1 Mayıs Terörü’nün işaret ettikleri!..
Önce tespitlerim olacak…
Ve ardından hatırlatmalarım:
@sarseven twitter adresinden, sokaktaki masum vatandaşa, ekmek parası derdindeki esnafa, küçücük tablasıyla rızık çıkartmaya çalışan gariban simitçiye, türlü haksızlıklara muhatap olmasına rağmen canla başla ülke güvenliğini sağlamaya çalışan polise yönelik “taşlı, molotoflu teröre” yönelik tepkileri paylaştık..
Tepkiler safların keskin bir şekilde ayrıştığını gösteriyor.
Bir tarafta “memleketinin hızla yükselmesini isteyen” yüzde 90’lık bir kesim var.
Öbür tarafta ise gücü yitirmiş olmanın delirttiği “azgın” azınlık…
Biri irice diğeri tıfıl iki politik hareket etrafında toplanan bu azgın azınlık, terörün her türlüsünden medet umuyor!..
Seçimlerde başarı elde edebilecek durumları yok, bu asil milletin kendilerinden ne denli nefret ettiğini biliyorlar.
Yıllar yılı hakir gördükleri, mukaddesatına sövdükleri bu asil milletle bütün bağlarının kopuk olduğunu bilen bu takım için iktidarı yeniden yakalamanın tek yolu, Türkiye’yi altından kalkamayacağı kadar büyük badirelere sürüklemek…
Bunun için bin türlü yol denediler bugüne kadar…
Camileri cemaatleriyle birlikte havaya uçurma planları hazırlamaktan yüksek yargıda cinayet işletmeye kadar yapabilecekleri ne varsa yaptılar…
Olmadı!..
Bu aziz millet bunların ne mal olduklarını gayet iyi bildiğinden her seferinde tokadını çaktı.
İç ve dıştaki gelişmeler, yıllar yılı işbirliği halinde kullandıkları “PKK kartını”da ellerinden almaya başlayınca, azgınlıkları iyice arttı.
Bir ideolojik hareketin milletten destek alabilmek gibi bir ümidi varsa, sokak çatışmalarından, koca koca taşları yerlerinden söküp gelip geçen vatandaşlara fırlatmaktan medet ummaz.
“Önümüzde seçim süreçleri var, gidelim çalışalım, vatandaşın desteğini alalım ve iktidara gelelim!” diye düşünür.
O yöne kanalize olur.
Millet desteği ile iktidara gelebileceklerini düşünseler, koca parke taşlarını vatandaşa fırlatmak yerine, vatandaşın güncel problemlerini gündeme taşırlardı.
Seçimlere giden yoldaki bu “kritik” 1 Mayıs’ı, vatandaşın problemlerini dile getirebilmek için çok önemli bir imkân olarak değerlendirirlerdi.
Böyle yapmak yerine, bir elinde taş diğer elinde Iphone taşıyan çocukları öne sürerek “çatışma” üretmeyi denemeleri,
46 model megafonlarla, “Taşlılar öne gelsin, sapan için taş kırın!” çağrısında bulunmaları tükenişe işaret!..
•
Evet, tükenme noktasına geldiklerini gösterdi son eylem…
Daha önce “toplu taşıma” yöntemiyle Silivri’ye bir çıkartma yapmışlardı hatırlarsınız…
Mahkeme’nin kararı ertelemesinden sonra ikinci buluşmaya ilkinin “yüzde biri” kadar adam gelmemişti, onu da hatırlarsınız…
Bunlar defalarca sahnelenen “bindirilmiş kıta” gösterileri…
Vatandaştan “destek” bulabilmeleri mümkün değil, darbe ortamı da yok…
Tam manasıyla bunalım…
Bu bunalımın sonucu da…
Terör!..
•
Evet, tükenme noktasına gelmiş durumdalar… İktidarı hiçbir zaman ele geçiremeyecekler… Lâkin, pislik yapmaktan da geri duracak değiller!..
•
Ne yaparlarsa yapsınlar…
Türkiye, ayağındaki prangalardan birer birer kurtuluyor…
Bu süreçte, ülkesini seven her vatandaş gibi “çözüm” yolundaki bütün olumlu adımlara destek vermekle mükellefiz…
Yalnız…
HATIRLATI-YORUM
“Hatırlatmalarım” yazının sonuna kaldı böylece:
“Çözüm süreci”ne ilişkin tartışmaların kapladığı gündemin göstermediği kesimlere de dikkat etmek şart.
Mesela, ülkesini korumak için her türlü fedakarlıkta bulunan polis memurlarının özlük haklarına ilişkin radikal düzenlemeler hâlâ bekliyor.
İkisi de ‘silahlı’ olan güçlerin mensupları arasındaki adaletsizlik giderilmeli.
Eşit işe eşit ücret, eşit izin, eşit lojman vesaire…
Emeklilikte yaşa takılanlar milyonlarca mağduru olan büyük bir kesim.
Bunların büyük bölümü istikrara destek vermek istiyor…
Onlar da unutulmamalı.
Taşeron işçilere yönelik haksızlıklar had safhada, hükümet bunların kıdem tazminatlarını alabilmeleri için adımlar attı ama mağduriyetin boyutu o kadar büyük ki palyatif tedbirler sorunu çözemez.
Esnaf üzerindeki “kamu” yükü çok ağır, bu konuda rahatlatıcı adımlar şart. Ülkenin geleceğini belirleyecek çok kritik bir süreçten geçtiğimiz bugünlerde hatırlatayım dedim.