Tek Kelimeyle: “Sevgi”
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu ki;
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olamazsınız.”
•
Konya Büyükşehir Belediyesi, Hazret-i Mevlâna’nın Konya’ya gelişinin 785. yıl dönümü nedeniyle etkinlikler düzenliyor…
Biz de Kon TV ekranlarındaki Bir Fincan Kahve adlı programımızda bu etkinliğe ağırlık verelim, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tahir Akyürek’i misafir edelim dedik.
Canlı Yayını, Konya’da Kültür Park’taki binlerce kardeşimizin arasında gerçekleştirdik.
•
Sayın Başkan, programın bir yerinde “Sizin için Mevlâna nedir?” adlı sosyal medya organizasyonundan bahsetti.
“Benim için Mevlâna?” dedi Başkan:
“Aşkın ve inancın bestesidir.”
Ben, “Güzel gerçekten, müthiş Sayın Başkan…” derken…
Sayın Tahir Akyürek, hiç beklemediğim bir şey yaparak soruyu bana yöneltti:
“Peki Mevlâna sizce nedir Serdar Bey?..”
Canlı yayında, o anda, durumu kurtaracak, Sayın Başkan’ın o muhteşem ifadesinin altında fazla ezilmeyecek bir karşılık vermek gerekti…
İşin içine biraz da nefis mi girmişti ne!..
“Dur” dedim kendi kendime,
“Nefsini bırak kalbini dinle. Mevlâna senin için ne ifade ediyor?..”
•
Hemen geldi ilham.
Dedim ki:
“Sevgi!..”
Tek kelime!
Sayın Başkan, “Güzel” dedi,
“Tek kelime ile koca bir âlem!..”
•
Sevgi…
•
Bir Kul, Yüce Yaratıcı’ya hiçbirşey veremez...
Ne bileyim; saçma gibi gelecek ama, para veremez, pul veremez, dünya kendi mülkiyetinde olsa veremez…
Kul, Cenâb-ı Allah’ın sonsuz rahmetinden istifade eder, onun sonsuz şefkat, merhamet ve ihsanından hak ettiği ile kıyas edilemeyecek ölçüde faydalanır.
Allah kuluna hep merhamet eder, kul ise mütemadiyen nankörlük yapar.
Bu hep böyledir; Yüce Allah merhamet eden ve biz kulları kullukta hep eksik kalan.
Hep alırız Yüce Allah’tan…
Biz…
Biz, aciz kullar, Yüce Allah’a tek bir şey verebiliriz…
Yüce Allah bizden sadece O’nu kabul eder...
Biz, Yüce Allah’a sadece “sevgi”mizi verebiliriz.
Sevgi!..
•
Hızla bunları düşünürken, etrafımıza toplanan ve yoldan geçen Konyalı kardeşlerime göz gezdirdim.
Şükürler olsun, gözüm hâlâ çok keskin; epeyce uzaktaki kardeşlerime baktım…
Hepsinde mütebessim çehreler.
“Sevgi Şehri”nin o huzur dolu, tebessüm eder hâli, güzel havayı teneffüs eden kardeşlerimi de sarmış.
•
Sevgi üzerine tefekküre dalmışken böyle.
“Engelli arabalarıyla” bir grup geldi yanımıza…
Hani, “motosiklet grupları” vardır, onlar gibi bir grup engelli kardeşimiz…
Sarıldık, kucaklaştık.
Ve dedik ki:
“Böyle geziyorsunuz, in, çık, caddeden geç, kaldırım aş, hayli zor olmalı, Allah kolaylık versin.”
Dediler ki;
“Sağ olsun Sayın Başkan, Konya’da yaşayan bir engellinin önündeki bütün engelleri kaldırmak için ne gerekiyorsa yaptı.
Hiçbir vasıta iki sağlam bacağın yerini tutmaz ama…
Böyle kul yapısı vasıtalara muhtaç hayatların ulaşabileceği en büyük konfora sahip olabileceğiniz şehirdir Konya!..”
•
O an dedim ki kendi kendime:
-‘Sizce Mevlâna nedir?’ sorusuna verilebilecek en yalın ve en güzel cevabı verme ilhamı gönderilmiş kalbimize…
Tek kelimeyle…
“Sevgi!..”
•
Ve dedim ki:
“En büyük problemlerimizin ‘ÇÖZÜM’ü de burada.
‘ÇÖZÜM’ sevgide.
Zenginmiş, fakirmiş; güzelmiş, çirkinmiş; şu veya bu IRK’tanmış, ne ki…
Mevlâna ne müthiş demiş:
“Varlık olmazdı, olmasaydı sevgi!..”
MURAT ALAN’DAN YİNE ÇOK BÜYÜK BİR HABER!..
O sütü bozuk 28 Şubat darbecilerinin mağduru, İbda fikriyatı mimarı, büyük mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, hücresinde Yeni Akit’in müthiş muhabiri Murat Alan’la 4 saatten fazla konuştu.
Müthiş söyleşi!..
Müthiş yazı dizisi!..
Bu gazeteleri alın ve arşivinize katın..
Öyle sosyal medyadan bakmaca filan, o duyguyu asla vermez!..