Fitne cephesi işbaşında
İktidar madem silah bırakın diyor, fitne cephesi de inadına durmuyor.
Beklemek yok, sabır yok…
Elbette ki kanında “ırkçılık” geni olanlar durmaz, onların görevi karıştırmaktır.
Gel gelelim diğerlerine ne oluyor?
Hele de Kılıçdaroğlu, “Recep Tayyip Erdoğan, topunla tüfeğinle gelmezsen namertsin.”
Sokak kültürü ağzı.
Bizim mahallenin ayak takımı bile bu tip cümleleri zor kurar.
Aynı şekilde Bahçeli.
Sütü sağıyor sonra dönüp döküyor.
MHP konuşmacılarının hepten yanlış söylediğini ima etmek istemiyorum, söylemek istediğim Bahçeli’ye sokak dili hiç yakışmıyor…
Muhalefetin hırçınlığından vatandaşın anladığı; Bahçeli ile Kılıçdaroğlu terörün silah bırakmasını istemiyor. Gerçekten muhalefetin havası bu anlayışa yatkın.
Telaş hırçınlık…
Zaten eski tüfek Marksistlerle yeni cephe dinci baronlar barışı bozma adına fitne fücur kaynıyor. Aynı noktaya nişan alıyorlar…
Barış olursa ne mi olacak?
Anlaşılıyor ki bizim bilmediğimiz bir takım kirli ilişkiler son bulacak.
Kirli ilişkiler çok amaçlı; para, kadın, uyuşturucu…
Sonuç hangi aşamada olursa olsun, gidin bakın Güneydoğu halkı “Barış” gelecek diye sevinçten ağzı kulaklarına varıyor. Yollar şenlendi, yaylalar çiçek açtı.
Aynı şekilde oğlunu vatan hizmetine yollayan ana babalar da memnun.
Tek memnun olamayan muhalefet ile ulusalcı cephe…
Ulusal Kanal ile Meltem TV’yi açın bakın, hem iktidar aleyhine hem de barış aleyhine veryansın ediyorlar. Sormadan edemeyeceğim, bu zıt kutbu kimler birleştirdi?
Sermaye mi siyaset mi?
Veya bir takım ülkücülerin ulusalcılarla iş tutmalarına ne dersin!
Tarihi bilmez değiliz.
Bu coğrafyaya fitne tohumlarını İngiliz ajanı Lavrens ekti, şu anda onun müritleri işbaşında. Etnik boyutu ile çatışmalar, vuruşmalar onun eseri.
“Arap Baharı” serinliğine başını sokan ajanlar, belki de yarınlarda karşımıza etnik bir devletçik olarak dikilecekler. PKK belki de üçüncü aşmadan yoluna devam edecek.
Bunların hepsi doğru.
Ama doğru olmayan şartlarımızı bilerek ve anlayarak adım atamayışımızdır.
Bu milletin hangi aşamalardan bu günlere geldiğini bilmek zorundayız.
Daha başımızda Lozan’ın laikçilik ile Kemalizm kılıcı sallanıyor.
Daha ittihatçı çetelerin attıkları imzaların mürekkepleri kurumadı.
İktidarın saplantılarını eleştirmek el hak, ama bol keseden atmak yanlış.
Allah’tan ki bu aşamada halk siyasetin arkasında istikrarlı durduğundan piyasalar eskisi gibi karışmıyor. Eski rantlar bardak olunca da avantası kesilenler vesayet ile terörün ipine yapışıyor. Ey vesayet geri gel!..
İktidar daha düzgün ve de sağlam ekipli işler yaparsa Allah’ın(cc) izni ile eski günler bir daha geri gelmeyecek. Tek şart, imkanları hakkı ile değerlendirmek.
Türkiye bir yola girdi. Bu yol şüphesiz Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesiyle alakalı.
Yani tarafların karakucak güreşi gibi.
Kim altta kalacak?
İşte Bizim Ortadoğu’da ki durumumuz budur.
Tarihi geçmişimiz gereği mecburi kapışma, emperyalistler mi altta kalacak, Türkiye mi?.. Dedim ya, sabredip bekleyelim, sabır iyi bir şeydir.
Bu arda fitne azıyor ama Allah(cc) bu Müslüman millete mutlaka bir çıkış yolu gösterecek. Bu da ümmetin kardeşlikte bileşmesine bağlı...
Bunun için namazlarımızda dua edelim.
Yıkmayalım, yapmaya onarmaya çalışalım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.