Gıda Terörüne “Güvenlik Dersi”
Reyhanlı’daki saldırının ve benzerlerinin ortak yanı sonuçlarının ölçülebilir olması. Lanet olası saldırılardan sonra yaralananlar, ölenler ve ortaya çıkan maddi zararlar tespit edilebiliyor. Peki, gıda ve ilaç terörünün sonuçlarını tam anlamıyla ortaya koymak mümkün mü?
Bu soruya gönül rahatlığı ile “evet” diyebilmek deveyi hendekten atlatmak kadar zor. İlaçların yan etkilerinden doğan zararların bir istatistiğinin olduğuna bile inanmıyorum, ben. Elin “gavuru”nun canı can iken bizim insanımızın canına “patlıcan” muamelesi yapıyor.
Hem Türkiye’de hem diğer ülkelerde satılan aynı ilacın yan etkileri için firmalar tazminat öderken şimdiye kadar ülkemde ödendiğini duymadım, görmedim, okumadım.
Son yıllarda gıdaya el atılmasa buradaki terör de alıp başını gidecekti. Sonuçları itibariyle gıda terörü hepsinden daha sinsi ve hepsinden daha tehlikeli.
Vatandaşın, özellikle yeni nesilin bilinçlenmesi önem kazanıyor. Tam burada İstanbul’da kurulan Gıda Mühendisleri Derneği’nin projesi devreye giriyor. Onlar ilköğretimden itibaren “Gıda Güvenliği Dersi” konmasından yana, bu projelerini kamuoyuna da açıkladılar.
Üretici için en iyi yaptırım tüketici boykotu olduğuna göre derneğin bu projesi bence iyi fikir. Bilinçli tüketici, piyasayı düzenler, rekabeti arttırır. Milli Eğitim Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı Gıda Mühendisleri Derneği’nin “Gıda Güvenliği Dersi”ne ilgi duyup, destek verse yeridir.
BALIK KRAKER REKLAMIYLA GÜNDEMİ OKUMAK
Eti’nin yeni reklamını çok ama çok tuttum. “Balık hafıza” olayını balık kraker reklamına çok ince yerleştirince ortaya mizahi ve unutulmayacak bir reklam çıkmış.
Haberleri okuyunca bankacılık konusunda yetkili olan bakanlarımız ile basınımızı o reklama adapte ettim. Anlık konuşmalar, projeler, vaatler havada uçuşurken basınımız not alıyor ama kısa sürede hem siyasiler hem de basınımız unutuveriyor. Allah’tan tuttukları notlar duruyor.
Bütün bunları niye yazdım? Basınımızdaki “Müjdeli haber” verme hastalığından dolayı.
Bakan Hayati Yazıcı, kredi kartı ücretlerine çare olacak proje geliştirmiş. Bankalar, sadece alışverişte kullanılacak, anladığım kadarıyla taksit yapmayacak, puan vermeyecek, bir kart hizmeti sunacak. Vatandaş ücret ödemek istemiyorsa bu kartı alacak.
Bu proje de vatana, millete hayırlı olsun.
Bol bol proje sun ama yapma. Aynı reklamlardaki gibi söylediklerini hemen unut.
Bakan Çağlayan da bankalardan şikayetçiymiş. Vatandaşı umutlandırıp sonra… Sonrasını yapamadıysan niye şikayetçisin ki?
2008’den beri yasa çıkacak…Proje bolluğuna ve söylemlere bir bakalım isterseniz…
*Çağlayan “kart ücreti bir kereye mahsus alınacak.”
*Çağlayan “kart ücreti 3 yılda bir alınacak.”
*Çağlayan “kart ücreti yurtdışında da alınıyor.”
*Yazıcı “ bankalarla masaya otururuz.”
*Yazıcı “Bankaları da bir tacir olarak nitelersek yaptıkları hizmetin karşılığını almaları haklarıdır.”
*Yazıcı “Tüketiciler bilinçli, bankalar basiretli davranmalı.”
Bakan Yazıcı’nın “bankalarla pazarlık masasına oturacağız” açıklamalarını yaptığı dönemde; bankaların faiz dışı gelir kalemlerinin sayısı 31 idi. Şimdi bu sayı 60’a çıkmış. 2012 yılı enflasyon oranı bile yüzde 6,16.
Biz balık hafızlayız ya unutuyoruz işte… Bazılarına göre yeni proje yeni umut, ümit vs.’dir. Ama bana göre…. İstediğinizi siz doldurun benim yerime.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.