Peygamber (Asm) ve Evlilikleri
Evlilik, Allah sevgisi ve hoşnutluğu üzerine kurulmalı; insan samimi olarak takvayı aramalı. Aksinde Allah mutluluk vermez. İnsanların büyük çoğunluğu, beklentileri dünyevi ve nefsâni olduğundan mutsuzdur. Bizler, evliliğe bakış açımızın nasıl olması gerektiğini, Kur'an’dan ve Peygamberimiz(sav)'in hayatından öğreniriz.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (asm) şakacı, güzel ve hikmetli espriler yapan bir insandı. Çok yakışıklıydı; tertemizdi ve hep gül kokardı. Yüzü pembe-beyaz, gözleri simsiyah ve sürmeli, sakalı siyah, kirpikleri uzun ve kıvrıktı. Ortadan ayırdığı ve zaman zaman ördüğü simsiyah saçları omzuna kadar uzanırdı. Vefatı sırasında bile saçlarında çok nadir beyaz vardı. Boynu kalın, omuzları genişti. Acı bir güce sahipti; bölgenin en ünlü ve güçlü pehlivanını bir karşılaşmada birkaç kez yere vurduğu rivayet edilir.
"Bana 3 şey sevdirildi; gözümün nuru namaz, güzel koku ve kadınlar" buyurur Hz. Peygamber. O, gerçek aşk ve tutkuyu en güzel ve en derin yaşamış insandı. Eşlerine çok düşkün ve onlara karşı sevgi doluydu. Eşlerinde Allah’ın tecellisini görerek, onlara gereken değeri vermiş, Allah da O’na birçok eş nasip etmişti. Bazı kişiler onun çok evlenmiş olmasını kendilerince eleştirirler. Oysa Allah'ın, bunu sevgili Peygamberine nasip etmesinden daha doğal ne olabilir? Peygamberimiz (asm) ile evlilik, eşleri için çok büyük bir nimetti. Onun yanında çok güzel eğitilir, onun vesilesiyle kalpleri temizlenirdi. Bu yüzden onlar Ezvâc-ı Tâhirât’tır, ‘temiz zevceler’dir.
Peygamberimiz (asm)'ın eşleri, onu Allah’ın tecellisi olarak görür, ona büyük aşk ve sevgi duyarlardı. Peygamberimiz (asm) ile evlenmelerinin asıl amacı Allah'ın rızasını kazanmaktı. Bu halis ve tertemiz hanımlar -Allah'ın dilemesiyle-sonsuza kadar onunla beraber olacaklardır.
Peygamberimiz (sav), eşleri arasında en çok 25 yaşında iken evlendiği Hz. Hatice'yi severdi. Hz. Hatice’nin, evlendiğinde 40 yaşında olduğu iddia edilse de 27 yaşında olduğu rivayeti gerçeğe daha yakındır. Çünkü 40 yaşındaki bir kadının o sıcak iklimde ve o günün koşullarında 6 çocuk doğurması zordur. Allah Resûlü 25 yıl yalnızca Hz. Hatice ile mutlu bir hayat yaşamış, çok yaygın bir âdet olduğu halde, ikinci bir kadınla evlenmemişti. Sevgili eşinin ölümünden sonra da, onu hiçbir zaman unutmamıştı. En ufak bir hatıra, onu sevgi ve rahmetle anmasına vesile olurdu.
Hz. Hatice(ra) insanlara yakın, ötekileştirmeyen, ayırım yapmayan, köle vasıflı insanları dahi özel misafirleri gibi ağırlayan annemiz. Peygamberimiz (sav)’in ilk vahiy halinde duygusal davranmayıp, onun halini çözmeye çalışan kutlu kadın. Resûlullah (asm)’ı her görüşünde ilk kez görüyormuş gibi heyecanlanır, "Can Güneşim” gibi güzel sözlerle karşılardı. Onun hissettiklerini hisseder, onu korur ve onunla aynı mekânı ve yalnızca onu yaşardı. Kuşkusuz onun güzellikleri, Peygamber Efendimiz (sav)'de de aynı incelik, fedakârlık ve vefa ile karşılık bulurdu.
İslâm’ı kendince tartışma konusu yapanlar yapanlar Peygamber(asm)’ın Hz. Aişe(ra) ile evliliği konusunu-özellikle de Hz. Aişe’nin yaşını gündeme getirir ve art niyetle, taraflı olarak ve samimiyetsizce açıklamalar yaparlar. Çarpık yorumlarda bulunur, Peygamber(asm)’a iftiralar atmaya çalışırlar.
Hz. Peygamberin Hz. Aişe ile evlilik isteği, vahyin başlangıcından on yıl sonradır. Hz. Ayşe vahiy başlangıcından çok daha önce doğmuştur. Araştırmalar, Hz. Ayşe’nin Peygamberimizle evlendiği yaşın altı-yedi değil, on yedi-on sekiz olduğunu ortaya koyar.
Ayrıca “Hz. Aişe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştır; o halde, evlenecek çağda bir genç kızdır.” (Hatemü’l Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)
Dahası Cübeyr’in babası Mut’ım, Hz. Ebubekir(ra)’ın hemşehrisi olan bir putperesttir. Hz. Ebu Bekir’in, kızını putperest bir aileye gelin vermeyi kabul etmiş olması, onun İslam’la henüz şereflenmemiş olduğunu gösterir. O halde Hz. Aişe, Müslümanlığın ortaya çıkışından daha önceki yıllarda doğmuş olmalıdır.
Dr. Reşit Haylamaz`ın bu konudaki çalışması da oldukça tatmin edici sonuçlar verir. Haylamaz bu konuyu bir yazısında kaynaklarını da vererek şöyle anlatır: “Hz. Aişe annemizden rivayetle; “Hz. Muhammed henüz Mekke de iken ve bende oynayan bir çocuk iken,”onların vadeleri kıyamettir. Kıyamet ne dehşetli ve ne acıdır!” mealindeki (kamer s. 46) ayet inmişti. (Buhari 1.cilt Telifil Kur’an bahsi) Bu sure Mekke devrinin birinci döneminde(4. yıl) inmiştir. Hz. Aişe annemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre yukarıdaki iddiaların doğru olması mümkün değildir. Olayları ayrıntılarıyla hatırlayabilmek ve sokakta oynayan bir çocuk olması için en az beş veya altı yaşında(veya daha büyük) olması gerekir. Kamer suresi Mekke devrinin dördüncü yılında indiğine göre dördüncü yılda beş-altı yaşında olması gerekmektedir. Buhari de Hz. Aişe’nin kendi hadisindeki ifadeye uygun düşmektedir. Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl beraber yaşamıştır. Onun Kur’an, hadis ve fıkıh ilimlerindeki yerini bütün İslam alimleri teslim etmektedir. O, devrinin en büyük âlimlerini tenkit etmiş, çeşitli konularda fetvalar vermiş, Kur’an ve sünnetin doğru anlaşılması konusunda insanlara önderlik etmiştir. Sünneti Kur’an’la test etmenin ilk örneklerini vermiştir. Bu birikimi henüz çocuk denecek yaşta bir insanın elde etmiş olmasını kabullenmek oldukça zordur.”
Peygamberimiz (sav)'in evliliklerini suç gibi görerek eleştirme nedeni; akledememek, cehalet, aşağılık kompleksi ve ille de o sevgisizliktir. İçi coşku ve aşkla dolu bir insan Peygamberimiz (sav) ve baktığı her şeye o aşkla bakıyor. Gül yetiştiriyor, güle o aşkla bakıyor, o aşkla onları kokluyor, gözleri doluyor. Torunlarını o aşkla kucaklıyor, o aşkla seviyor. Allah, kalbine gerçek aşkı ve insan sevgisini yerleştirmiş.
Peygamberimiz, ikindi namazından sonra eşlerini tek tek ziyaret eder, hatırlarını sorar, geceyi ise -genellikle- sırayla birinin yanında geçirirdi. Geceyi geçireceği eve diğer eşleri de gelir, Peygamberimiz (asm) yatsı namazından dönünceye kadar aralarında konuşur, sohbet ederlerdi.
Peygamberimiz (asm, eşleri arasında son derece adaletliydi. Bu konuda Hz. Aişe (ra) şöyle söyler:
"Resulullah adalete riayet eder ve derdi ki: "Ey Allah'ım. Bu taksim benim iktidarımda olanda yaptığım bir taksimdir. Senin muktedir olup benim muktedir olmadığım şeyden dolayı beni levmetme (kınama)." (Ebu Davud., nikah 39, (21347); Tirmizi. Nikah 42, (11407); Kütüb-i Sitte)
Peygamberimiz(asm), Allah’ın en güzel tecellilerinden. Onunla evlenmek annelerimiz için hem dünyada hem ahirette çok büyük bir şereftir, nimettir. O kutlu kadınlar, Allah’ın dilemesiyle en güzel seçimi yaptılar. O dönemde yaşayan bir kadın için Allah’ın sevgilisi ile Allah'ın rızasını kazanmak için yapılan evlilik ibadettir, iftihar vesilesidir.
Peygamberimiz (asm) gerçek aşk ve muhabbeti doruğunda yaşamış insan. O mübarek insanla evlenerek, büyük bir nimeti, muhteşem bir güzelliği tercih etti annelerimiz ve sonsuza kadar Peygamberimiz (asm)’la yaşayacaklar. Dünyanın nimetleri binlerce kat fazla da olsa, Allah’ın sevgilisine ve onunla sonsuz mutluluğa tercih edilir mi?
Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir...(Ahzab Suresi, 6)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.