Hasta yakını çilesi
Çoğu kez hastaneye gittiğinizde; “lütfen size ilaç temini için yardımcı olmak isteyen kişilere itibar etmeyiniz” türü yazılar görürsünüz.. Hiç; “10 liralık ilacı 750 liraya satıyorlar” analizi değil yapacağım.. İşin o tarafı başka… Tamamen hastanede dolaşan eczacı kalfaları, medikal ürünler satan dükkanların çıraklarından falan söz ediyorum.. Hastaneler “bu tür kişilere itibar etmeyiniz” benzeri yazıları neden yazıyorlar ve bu kişiler neden hastanede dolanıyorlar?.. Benim cevabını aradığım soru bu..
HASTA YAKINLARI OFİSBOY MU?
Üniversite hastanelerinde ya da devlet hastanelerinde yatarak tedavi görenler bilirler. “Özel hastane konforunda” dense de, çok öyle değildir o işler hâlâ.. Çok basit bir karşılaştırma işte size.. Hastanelerin “simsar” diye tabir edip, “güvenliğe bildirilmesi” gerektiğini hastalardan istediği yani hastaları “işbirlikçi ispiyoncu” olarak kullandığı eczacı kalfaları, özel hastanelerde dolaşıyor mu? Hangi özel hastanenin koridorlarında, elinde çantayla ameliyat malzemeleri, ilaçlar, sargı bezleri falan satan adamlar gördünüz bugüne kadar? Devlet ya da üniversite hastanelerinde neden var peki? Çünkü böyle bir açık var… Kamu hastanelerinde yatan hastanın yakını, hâlâ, evet üzülerek söylüyorum ki bu kadar reformist politikalardan sonra hâlâ, eline tutuşturulan küçük kare kağıtlarla eczanelerde, medikal ürünler satan dükkanlarda malzeme peşinde koşuyor. Onlar koşmasın diye de, eczacının çırağı falan geliyor hastaneye.. Sistem tamamen bundan ibaret..
YAKINI OLMAYAN HASTALAR?
Burada iki sorun çıkıyor karşımıza sosyal güvenlikle ilgili.. SGK’nın karşılamadığı ama ameliyat için ya da yatan hastanın tedavisi için elzem ilaçlar var demektir.. Bu sorunun en önemli ayağı.. İkinci önemli ayağı ise, SGK karşılasın karşılamasın, temini için, hastanın ofisboy gibi ya da eskilerin tabiri ile odacı gibi oradan oraya sürüklenmesi gibi bir yönteme başvuruluyor.. Diyelim ki, bazı gerekli ama sistemin karşılamadığı ilaç ya da ürünler var.. Alınması lazım.. En azından hastane kendi içinde bunu halledip, hastaya ekstra faturalandıramaz mı? Hiç değilse, hastanede, bu işi yapabilecek, yani dışarıdan alışverişi yapabilecek bir kurye görevlendirilemez mi? Çok hasta yakını görüyorum eczanelerde, hep şunu söylüyorlar; “hadi biz geldik koşturuyoruz sokaklarda, peki yakını olmayan hastalar ne yapacak?”.. Ben bu soruyu da sağlıksız bulurum.. Yakını olan hasta ile olmayan hasta arasında sokak sokak dolaşıp ilaç ya da ürün arama konusunda bir adaletsizlik varsa bu da acilen giderilmeli.. Çok basit bir tahlil için, Haydarpaşa Numune’den alınan bir örneği, Çapa’ya götürmek, hasta refakatçisinin işi olmamalı..
TEMİZLİK PERSONELİ ASİSTANLAR
Kamu hastanelerinde üzerlerinde çeşitli temizlik firmalarının forması olan birtakım insanlar çalışıyor.. Derin derin taşeronlaşma tartışması yapmak değil niyetim.. Ama hekim, bu taşeron idari personeli yardımcı eleman gibi kullanmaya başladığı andan itibaren ortada garip bir durum oluşuyor.. Bu sütunlardan hekimlerin vatandaşa davranış biçimini çok eleştirdik bilirsiniz.. Yani konuşurken hastanın yüzüne bakmama, “bey, hanım” yerine “amca, teyze” diye hitap etme, “gel oraya, git buraya, bekle orada” gibi sert emir kipi içeren çıkışlarla vatandaşı ikinci sınıf görmelerini en sert eleştirenlerden biriyim.. Fakat bizim insanımız tahsile çok önem verdiği için, bu emir kipli konuşmalar ve aşağılayıcı tavır “doktor”dan geldiğinde çok gücüne gitmez.. Hatta benim kadar fark etmez bile bunun yanlış olduğunu.. Fakat aynı buyurgan edayla, temizlik işleri personeli davranmaya başlarsa orada gerginlik çıkar.. Bakın doktor şiddeti olaylarına, birçoğunda, hasta yakınının idari personelle tartıştığını, sonradan duruma müdahale eden doktorun mağduriyet yaşadığını görürsünüz.. Hastaneler için bir personel reformu şart. Bu böyle gitmez. Kalın sağlıcakla.