Ayran ekmek baklava Radoviç
Dünkü yazımı okuyanlar, bugün yazının başlığına bakınca tenakuza düştüğümü akıllarına getirebilirler.
Dünkü yazımda; “Balkanlar’a sadece, yemek içmek ve eğlenmek için gidilmez, bilgilenmek de lazım; ‘nasıl, neden ve neleri’ kaybettiğimizi bilelim” demiştim. Geçelim.
Deniz Feneri’nin faaliyetlerinden birisi de Üsküp’ün İştip vilayetine bağlı, Radoviç şehrinde toplu sünnet merasimiydi.
Karadağ’dan Üsküp’e geçip, Radoviç’teki Müslüman ahalinin çocuklarının toplu sünnet törenine katıldık.
Türkiye’nin eli oradaydı, Radoviçliler kendilerini yalnız hissetmediler. Çocuklar şendi, aileleri mutluydu. Türkiye’den Deniz Feneri yanlarındaydı.
*
Radoviç’i anlatmadan önce yazının başlığındaki Baklavanın hikâyesi oldukça ilginç, isterseniz önce onu paylaşayım.
Geçtiğimiz Kurban Bayramı’ydı. Deniz Feneri oradaki muhtaç ailelere kurban kesmişti. Biz de derneğin yönetim kurulu üyesi Coşkun Yıldız ile gözlemledik.
Kurban işi bittikten sonra İştip’de yine yıllar önce Deniz Feneri’nin yaptırdığı İmam Hatip Lisesi’ni görmeye gittik.
Ziyaretimiz bittikten sonra biraz nefeslenmek için bir pastaneye girdik. Biz kendi aramızda konuşurken, yan masaya iki üniversiteli kızcağız gelip oturdu.
Onlar da kendi aralarında konuşuyorlardı ama bize bakarak gülüyorlardı. Haliyle rahatsız olduk ve “Neden bize bakarak hem konuşup hem güldüklerini” sorduk.
Kendilerinin Müslüman olmadıklarını açıklayarak şöyle dediler:
-“Biz bu sabah evimizden çıkarken ailemize dedik ki; ‘Bugün Türklerin bayramı. Biz çarşıya gidiyoruz, belki bize baklava ikram eden olur.
Çünkü Türkler bayramlarında baklava yapar ve hiç ayrım gözetmeden komşularına baklava dağıtırlarmış, bizim de komşularımız varmış ve her bayram baklava ikram ederlermiş.
Ama bugün çarşıyı dolaştık ve hiçbir yerde baklava yiyemedik, baklava da görmedik. Sizler de şimdi Türkçe konuşunca, sabah evden çıkışımız aklımıza geldi, ona gülüyoruz,”
¥
Tabii bu açıklama üzerine pastanede kalan son iki porsiyon baklavayı kız çocuklarına ısmarladık.
Çok mutlu oldular ve dileklerinin duaya dönüştüğünü, dualarının da kabul edildiğini ifade ettiler.
Ben de bir hata yaparak arkadaşlara; “Dualarının kabul edildiğini söylüyorlar ama Müslüman değiller ki,” dedim.
Bize rehberlik yapan arkadaşımızın cevabı “kapak olsun” cinsindendi ve şöyle dedi:
-“Ağabey bizim Allah’ımız onların da Allah’ı.” Geçelim.
¥
Gelelim sünnet merasimine. Salona girdiğimizde Radoviçliler son derece mutluydular. Oturmak için uygun yer bulamadık.
Hal böyle olunca yol arkadaşımla, Üsküp’e dönüş saatimize kadar şehri dolaşalım dedik ve dolaştık. Karnımız da acıkmıştı. Yemek yenilecek yer bulamamıştık.
Yukarıda anlattığım üniversiteli kızlar aklıma geldi ama onlar kadar şanslı değildik. Bir bakkala girip, ekmek ve ayran aldık. Bir banka oturarak afiyetle yedik.
Çocukluğumdan beri ekmek ayrana bayılırım. “Böyle de doyuluyor işte” diyerek Üsküp’e ve Türkiye’ye doğru yola çıktık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.