Protesto etmek, tepki göstermek, demokratik rejimlerde temel haklardan biridir. Her bir vatandaş bu hakkı sonuna kadar kullanım hakkına da sahiptir. Bu hakkın ne şekilde ve nasıl kullanılacağı her ülkenin yasalarıyla belirlenmiştir.

Bu hakkı kullanmak isteyen kişi veya kişiler başkalarının haklarını yok sayamaz. Bu hak, bir isyan veya bir başkaldırıya asla dönüştürülemez.
Eğer bu hak, istismar edilerek vatandaşın malına mülküne ve kamu mallarına zarar noktasında kullanılırsa buna anarşizm denir. “Kaos” ve “düzensizlik” anlamına gelen anarşi olaylarına karşı, hem vatandaşın hak ve hukukunu korumak, hem de kamu düzenini sağlamak adına hükümetler ellerindeki gücü kullanır.
Eğer birileri demokratik haklarını kullanarak seslerini duyurmak veya kendileri açısından yanlış olduğuna inandıkları bir konuyu protesto etmek için bir araya gelmişlerse; onların demokratik hakkını istismar ederek hukuk dışı davranışlarda bulunarak vatandaşın mal ve mülküne, kamuya ait bina ve araçlara zarar veriyorsa kısacası bir kesim bu hakkı anarşizme dönüştürüyorsa o zaman o topluluk güvenlik güçlerine yardımcı olmalı ve içlerindeki anarşistlere açık tavır almalıdır.
Son bir hafta içinde ülkemizde yaşanan olayların hiçbiri bu çerçeve içinde gelişmemiştir.  Gerçekten demokratik hakkını kullanmak isteyenler, bu olaylar üzerinden siyasi rant elde etmek isteyenler ve gösterileri anarşiye dönüştürmeye çalışan terör örgütleri olmak üzere bu gösterilere katılanları üçe ayırmalı. Taksim’den tüm ülkeye yayılmaya çalışılan ve anarşizme dönüştürülen olaylar gösteriyor ki; demokratik hakkını kullanmak isteyenler istismar edilmiş hem de kullanılmışlardır.
Bizim de tepkimiz asla demokratik hakkını kullanmak isteyenlere değildir ve de olamaz. Ancak, bizim öfkemiz ve tepkimiz; onları istismar eden anarşist gruplar ile bu olaylardan kendine oy devşirmeye çalışan siyasileredir.
Üzülerek ifade etmek zorundayım ki; bu olaylar devlet kurumları içindeki hukuk dışı yapılanmaların adı olan Ergenekon’un bir isyan provasıdır. CHP ise bu olayların destekçisi, DHKP-C, TİKKO, PKK, İP, Atatürkçü Düşünce Dernekleri, Devrimci Gençler Birliği, TKP ve ÖDP gibi marjinal örgütler ise isyanı başlatma adına anarşi çıkaranlardır.  Mağdur olan ise; bu ihanet  planlarından habersiz en az bizim kadar bu anarşistlere kızan ve kinlenen kandırılmış ve istismar edilmiş vatandaşlarımızdırlar.

KİMLER NEYİ NEDEN İSTİYOR

Taksim’den başlayan ve ülke geneline yayılmak istenen isyan ve başkaldırının şifreleri deşifre olmaya başladı. Bu anarşizmin nedeni asla birkaç ağaç değildir. Hatırlatmak isterim ki; bugün yaşanan üzücü olayların tohumları yıllar önce atılmıştır. Demokrasiyi içine sindiremeyen kesimler, devlet kurumları içindeki güçlerini kaybetmeleriyle bir isyan ve başkaldırı kampanyasını yıllar öncesinden başlattılar. Bu ülkede kim iktidar olursa olsun, o iktidarı yöneten ve yönlendirenler olarak AK Parti iktidarıyla kaybettikleri mevzilerine yeniden geri dönme adına emirlerindeki uydularını harekete geçirdiler.
Bu şer cephenin borazanı olan Ulusal tv, Halk tv, Sözcü, Aydınlık ile Halk adlı gazeteler ve onların temsilcisi durumundaki örgütler, başlatılan karalama kampanyası çerçevesinde halkı isyana davet ederek sürekli kışkırtmışlardır. Yıllar öncesinden başlayan bu kampanya CHP’nin de desteğiyle kitleleştirilmiş ve ülke geneline yayılmaya başlamıştır.  

HEDEFLERİ DARBEYE ZEMİN HAZIRLAMAKTI

Daha dün “BİZ HEPİMİZ ERMENİYİZ” diyenler bugün yine sahnedeydiler ve bu anarşinin başını çekenlerdir... Ağaç bahanesiyle sokakları savaş alanına çevirenler ve vatandaşın demokratik hakkını istismar eden ayrıca yağmacılık yapanlar yine onlardır.  
Hedefleri “Güçlü Türkiye”, “Terörsüz Türkiye” girişimlerini engellemektir. Diğer bir hedefleri ise Tayyip Erdoğan Başbakanlığındaki iktidarı aşağılamak, itibarsızlaştırmak ve “ordu darbe yapar” hayaliyle kaos oluşturmaktır.

Bu olaylar yüzünden, itibarımız zedelenmeye başladığı gibi bir günde borsa düştü ve sadece bir günde 1 milyar kaybımız oldu.   
Gelinen noktada dikkatli ve itidalli olunmalı. Farklı siyasi görüşlere sahip olabiliriz ancak; anarşi çıkaranlara ve onları kışkırtan dış mihraklara inat, ülkemize ve  milli birliğimize sahip çıkmalıyız.