Bu çocuklar Erdoğan’ı tanısaydı keşke
Sadece yaşanan yerel terörizme bakarak bir haftadır çok sert analizler yaptım.. İşin o yönüyle ilgili olarak yapmaya da devam edeceğim. Ağaçla, çiçekle, böcekle meselenin alakası olmadığını bildiğimden bunu haykıracağım.. “Kandırılıyorsunuz, kullanılıyorsunuz” diyeceğim.. Mazur görün beni.. Ancak bir gerçeğin de altını çizmeme izin verin.. Gezi Parkı Protestolarıyla, 20 yaş altı bir kesim çok ciddi biçimde siyasal bilinç kazandı.
ROTSCHİLD BAŞKA AĞAÇ BAŞKA
Evet, bu çocukların kullanıldıkları, oyuna getirildikleri, küresel siyasal sistemlerin operasyonlarına alet oldukları tezimin arkasındayım. Reklam alanları daralan hakim medyanın, medyadaki gücü daralan alkol lobisinin ve uluslararası mali sisteme meydan okumamızı sindiremeyen Rothschild gibi küresel sermayeye hakim ailelerin tezgahı dümeni ortaya çıktı artık.. The Economist ve Financial Times gibi fitneci yayın organlarını elinde bulunduran Rothschild Ailesi, dünya Yahudi Lobisi’nin bir numaralı ismi. İsrail Devleti’nin kuruculuğunu yapmışlar. Bugün de himaye ediyorlar. Savaşlardan, bankacılıktan ve petrolden geçiniyorlar. Ve Türkiye’deki art arda yaşanan olumlu hamleler, sistemin ana sahibi olarak kendilerini gören bu güçlerin işine gelmiyor.
O YELDEĞİRMENLERİNE KARŞI SAVAŞTI
İşin “ağaç” ile ilgili kısmı ise yani bu güçlerin Türkiye’de bu organizasyonu tertiplemesine ana sebep olarak gösterilen tarafı ise bambaşka. Bakın bugün, bugün protestoların hedefi olan Başbakan Erdoğan, meydan okuya okuya, otoriteye baş kaldıra kaldıra geldi bugünkü noktaya.. Protestocuların “ağaç” dediği eylem gerekçesi için, Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde Don Kişot gibi yeldeğirmenlerine karşı savaşmış ve kaybetmişti. Bugün haklı bir dava uğruna yapılacak olan protestoyu en önde destekleyecek olan bizzat Başbakan’ın kendisidir.. Öyle de olacağını göreceksiniz.. “gelin bu Başbakanınız’la ittifak yapın” derken Erdoğan, nerede durduğunu da göstermiştir zaten..
2000 KUŞAĞI UYANIYOR
Şimdi Erdoğan’ı protesto eden 2000 kuşağı gençlik için siyasal figür, ne Özal, ne Demirel.. Onlar gözlerini Tayyip Erdoğan’a açtı. Ve Erdoğan’lı yıllar, bu ülkenin, Cumhuriyet kurulduğundan beri en istikrarlı ve sorunsuz dönemi.. Ne protesto edecek bir baskı var, ne darbe tehdidi ya da cuntacıların sindirme politikası, ne süresiz gözaltılar, ne işkence, ne de faili meçhuller.. Ne okul ne de işyerinde ayrımcılık.. Dolayısıyla bu çocukların protesto edeceği bir şey yoktu.. Sakin sakin akıllı telefonlarından birbirlerine komik kedi videosu falan gönderiyorlardı.. Arada bir alınan kararlara içerliyorlarsa da bunu tepkiye dönüştüremiyorlardı.. Alkol düzenlemesi ya da 4+4+4 gibi meselelerde eminim bir fikirleri vardı. Ancak internet sözlüklerine falan yazıyorlardı. Bugün ise artık söz söyleyebileceklerini fark ettiler. Söyledikleri sözlerin karşılığı olduğunu gördüler.. 90’lı çocuklar, yani 2000 kuşağı, siyasal bilinç kazandı.. Bu çok önemli bir kazanım.
SEVİNMELİYİZ BENCE
Çok kısa sürede pek çok şey öğrendi bu çocuklar. Daha “toplumsal olay nedir” öğrenmek üzerelerken “provokatör kimdir?” ile tanıştılar.. Bizden daha zeki oldukları için, çok daha erken fark ettiler.. Bizim provokatörle tanışmamız için bir dönemin kapanması gerekti.. Ama Gezi Parkı Çocukları, birinci haftada aralarına sızan ve işi mecrasından saptıran kişileri saptadılar ve dışladılar.. Bir haftalık protesto deneyimi, hem isyan ve hak arama bilinci oluşturması bakımından hem de provokasyon denilen alçaklığın deşifre olması bakımından çok çok önemli kazanımlardır..
HER ŞEYİ PROTESTO EDİN
Bu eylem nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın artık yeni bir dönemdeyiz.. Artık CHP’nin muhalefet yapmasını umutsuzca beklemeye gerek yok. Artık kime hizmet ettiği belli olmayan sendikaların çıkarcı gösterilerine destek vermeye gerek yok.. Bir şey protesto edilecekse, twitter, facebook ya da her hangi mecra ise oralarda örgütlenip gençler pek âlâ haklarını arayabilecekler. Demokratik yollardan ama!.. Kalın sağlıcakla..