Recep Tayyip Erdoğan’ı “yemek”ten başka çare yok!..
İhanet açık…
Birileri, bilerek veya bilmeyerek, “tefecilerin” oyunlarına alet oldu.
Başbakan Erdoğan’ın dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmanın şu bölümü kulaklara küpe:
“Özellikle anti-kapitalist olduğunu iddia eden gençlerin dikkat etmelerini istiyorum: Biz 2002’de göreve geldiğimizde gösterge faiz yüzde 63’tü. Kapitalizmin en önemli sömürü aracı faiz. Benim vatandaşımın verdiği verginin her yüz lirasının 45 lirası faiz lobisine gidiyordu. Şimdi bütçe 404 milyar oldu. 10 yılda faizleri düşürmek suretiyle büyük tasarruf yaptık. Bu parayla da yatırımlar yaptık. Bu durumdan faiz lobisi acayip rahatsız çünkü tam 642 milyar kaybetti. Biz bu hortumu kestiğimiz için içeride ve dışarıdaki faiz lobileri çok rahatsız oldu. 46 milyar dolarlık havalimanı yatırımı, 2,5 milyar dolarlık köprü yatırımı, faizler dibe iniyor, borsa rekor kırıyor, IMF’ye borç sıfırlanıyor… Tabii bütün bu olanlara bunlar dayanamıyor. Bunun yanında çözüm süreci yürüyor. 6 aydır yürek dağlayan haberler gelmiyor. Türkiye adeta uçuşa geçerken bu olaylar patlak veriyor.”
¥
Evet…
Mesele, Recep Tayyip Erdoğan’ı sevip sevmemek meselesi değil…
Memleket meselesi!
Erdoğan’ın “diklenmeden dik durma” hassasiyeti olmasaydı, tam 642 milyar dolarlık kaynak millete hizmette kullanılmayacak, tefecilerin cebine gitmiş olacaktı.
Birilerinin böyle “Dik Bir Başbakan” değil de, eskiden olduğu gibi milletin kaynaklarını tefecilere hortumlatan “Eğik Bir Başbakan” istemeleri boşuna mı?
Yahudi tefecilerin İsrail’de “Erdoğan gitsin!” dua seansları tertiplemeleri, Türkiye’deki birtakım “şapşalları” sokağa dökmeleri boşuna mı?
PROF. DR. ÜNSAL BAN VEHAMETİ
ORTAYA KOYUYOR!..
Meselenin ekonomiye bakan tarafını uzmanına soralım dedik…
“İhanetin” ekonomik boyutu ne?..
Bu alanın en önemli uzmanlarından Prof.Dr. Ünsal Ban.
Dedi ki;
“Bir zamanlar IMF, başımızın üzerinde demoklesin kılıcını sallayıp dururdu. Komiserlerin birinin gidip diğerinin geldiği dönemlerde, ‘Aman, olumsuz bir laf etmesinler de piyasalar altüst olmasın!’ korkusunu yaşardık. Bugün, IMF’ye borcunu sıfırlamış bir ülkeyiz. Faizde rekor düşüşlere imza attık…”
Prof.Dr. Ünsal Ban, Türkiye’nin dünyada hızla yükselen değer olarak öne çıkmasının tabii olarak “düşmanlıkları” da tırmandırdığını düşünüyor…
“Gezi” kod adlı eylemlerin başlangıcından bu yana sürekli olarak bir “yabancı” elinin varlığına dikkat çekiyor…
“Küresel Faiz Lobisi”nin önemli aktörleri olan yabancı medya organları ile içteki uzantılarının, “gezi” eylemleri başlar başlamaz, “Arap Baharı” vurgusuyla öne çıkmalarının planın bir parçası olduğuna işaret ediyor…
Prof.Dr. Ünsal Ban’ın şu sözleri de önemli:
“Eylemlere katılanların hepsi kötü niyetli değildi elbette. İyi niyetliler olabilir ama bunca tecrübeden sonra bu vatandaşlarımızın da provokasyonlara gelmemeyi öğrenmeleri gerekiyordu.”
¥
Şu, bu…
Peki, “içimizdeki bazı safları” kullanmak suretiyle ellerine ne geçti?..
Prof.Dr. Ünsal Ban’ın verdiği rakamlar dikkat çekici:
¥ Önümüzdeki iki ay içinde 38.8 milyar lira ile tarihimizin en büyük iç borçlanmalarından birine gidiyoruz…
¥ Hazine’nin maliyetleri, iki hafta içinde yaklaşık 200 baz puan arttı.
¥ Borçlanma maliyetindeki yüzde 2’lik artışın Hazine’mize yükü tam 12 milyar 625 milyon liradır. (Eski para hesabıyla 12 katrilyon 625 trilyon lira)
¥ Borsadaki düşüşten kaynaklanan kaybımız 65 milyar liradır.
¥ Turizmdeki rezervasyon iptallerinden kaybımız ise 8.7 milyar liradır.
¥
Rakamlar çok büyük.
Borsadaki kayıpların bir bölümünü geri alıyoruz…
Faiz tarafındaki kayıplar ise kalıcı!..
¥
Evet… Meselenin ekonomik tarafında korkunç bir tablo var.
Buna “ihanet” deme de dur hadi!..
¥
Ya arkadaş, bu memleketi bunlar batırıyor, biz kurtarıyoruz, bunlar batırıyor biz kurtarıyoruz!..
Ben, bu adamların sebep olduğu zararlardan dolayı ağırlaşacak olan vergileri ödemek, zamlara katlanmak zorunda kalacağım…
“Hain” başkası, ödeyen ben!..