Sağduyunun çağrıştırdığı düzlemdeyiz
Son olayların arka planını okumak gibi bir maharetimiz olmamış olsa da, görülen o dur ki bu saatten sonra “ordu göreve” sloganları para pul etmeyeceğinden yollar doğruca köşk ile başkanlık sistemine uzanıyor. Bu yüzden, önümüzdeki günler oldukça kritik...
Önce mahalli seçimler, arkasından cumhurbaşkanlığı seçimleri.
Hazırlıklar erken gibi görünse de...
Sokak hareketleri aslında başbakana geri adım attırmanın altyapısıdır.
Söker mi bilemem.
Bu gidişat yine de AK Parti’nin sağlıklı yürüyen merdivenlerini aksatma yerine, %50’lerden %60’lara çıkmasına vesile oluyor.
Düşüş değil yükseliş...
O değil de, hesabı yapanlar yanlış yaptı.
Bana göre bugünkü olaylar iki genel başkanın koltuğu ile alakalı.
Bilmiyorlar ki Gezi Parkını bahane ederek sokağa dökülenlerin zarar verecekleri asıl yer doğrudan CHP’nin tâ kendisidir. Sokak hareketleri ile darbeler CHP’yi sürekli yıpratıyor.
27 Mayıs sonrasında CHP 50 yıl iktidar yüzü göremedi.
50 sonrasını da hesaba katarsak eder 63 yıl...
CHP seçmeni biliyor ki Kılıçdaroğlu gibi bir liderden iş çıkmaz.
Hele de bu seçimler de tutmazsa Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı tartışma konusu.
Korkarım kamera şakası ile gelen, seçim hezimetiyle çekip gidecek.
Orası kesin de asıl konu Erdoğan köşke çıkmasın.
Başkan olmasın...
O yüzden bir odak şimdiden düğmeye bastı.
Aynı anda zuhur eden olayların başka ne maksadı olabilir?
Seçim mi alacaklar?
Yok...
Darbe mi?
O da yok...
O halde, Erdoğan’ı sandıkta yenemeyeceklerini anlayanlar köşkten delmeyi deniyorlar.
Köşk delinirse cepheler kendiliğinden açılacak.
Ölme eşeğim ölme yonca biter de yersin!
Cumhurbaşkanı Gül’ün “demokrasi sadece seçim demek değildir” şeklindeki açıklaması üzerine Kılıçdaroğlu’nun anında köşke koşması başka ne anlama gelebilir.
O söyledi o da koştu...
Hem bu cümleyi kullanmanın sırası mıydı?
Tablo açıktan okunuyor.
Simgeledikleri diktatör(!), başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına çıkmasın diye Refah Yol iktidarını deviren beşli çete işbaşında.
Ekonomi sağlam temellere oturtulmamış olsaydı şu anda piyasalar eski günlerine dönmüştü.
Bir gecede repo zenginleri türeyecekti...
Bir şişe gazoz veya bir porsiyon kebap karşılığı sokağa döktükleri de bunların marabaları.
Sade onlar mı?
On yıldır iktidar nimetlerinden faydalandıkları için dilsizleşenler şu anda kayış atmaya başladı.
Günün adamları sabahtan akşama yön değiştiriyor.
Sen her ne kadar “din devleti değiliz”, “dinci milliyetçi değiliz” desen de elin oğlu ne yaptığını pekala bildiğinden cepheyi oradan açıyor.
Eski günlerde olduğu gibi şimdiden kuyruklu yalanlar uydurulmaya başlandı.
Şu anda tüm muhalif güçler bir arada.
İçlerinde tağutlara kıyam eden beyinsizler de var...
Sözde hacı, sözde hoca...
Gördüğüm o dur ki Kasımpaşalı kolayına geri adım atmaz.
Taksim’e Gezi Parkını da yapar, camiyi de diker...
Yeter ki aklıselim bu sahada adam gibi arkasında duralım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.