Taksim eylemleri... Kimin eli kimin cebinde, anlayamadım!
Taksim’de “Gezi Parkı” dolayısıyla başlayan eylemler, aslında tam bir “turnusol kâğıdı” oldu... Kim “çevreci”dir, kim “yıkıcı”dır, ortaya çıktı... Bu eylemler, kimlerin “vatansever”, kimlerin “vatan haini” olduğunu da gözler önüne serdi.
Ve yine;
Kimler “yeşil”den yanadır,
Kimler “kızıl”dır, anlaşıldı!..
Öyle ya;
Eylemler önce “yeşil”di, aradan birkaç gün geçince “kızıl”a dönmeye, ortalığı “illegal örgütler”in “kızıl bayrak”ları doldurmaya başladı!..
Bunu, herkes gördü...
Ve yine herkes gördü ki;
Eylemcilerin arasına “Batılı ajanlar” sızmış ve “eylemcileri kışkırtma”da başrol oynamışlardır!..
“Yerli bir isyan başlattıklarını” sanan embesil eylemciler; ya bilerek ya da farkına varmadan, “Avrupa’nın sinsi emelleri”ne alet oldular, onlar tarafından “piyon” olarak, “figüran” olarak “kullanıldılar!”
Tabiî, “faiz lobisi”ni de unutmamak gerekir... “Son 10 yılda 642 milyar lira kaybeden” faiz lobisi de eylemler süresince “tahrik ve kışkırtma”larda bulundu, “faiz gelirlerinin düşmesi” yüzünden “Hükümet’ten intikam” almaya çalıştı!..
Uzun lâfın kısası;
Kimin “Türkiye” ile, kimin “Hükümet” ile ve kimin de “Tayyip Erdoğan” ile bir hesabı varsa, “eylemcilerin arkasına sığındı” ve “onların omuzundan ateş” etti!..
Tüm bunları gördük,
Birer birer “not” ettik...
TAYYİP BEY’E KÜFREDENE PARA!
Yalnız, hâlâ anlayamadığım, anlamakta zorlandığım bazı olaylar var ki, bugün; cevabını bulamadığım “soru”ları sizlerle paylaşmak istiyorum.
l Diyorlar ki; Tayyip Erdoğan’a Ankara’da “muhteşem bir karşılama” yapan Melih Gökçek, “iyi bir organizatör” olduğunu gösterdi... Gökçek; “Varoşlardan otobüs ve servislerle toplanan vatandaşlara 20 liradan 100 liraya varan katılım payları dağıttı!”
Doğru mudur, değil midir bilmiyorum... Ne var ki; “Gökçek’in para dağıttığını” iddia edenler, meselâ “Gezi eylemcileri”nin “hangi iş adamları” tarafından “finanse” edildiğini, onların “yiyecek ve içecek” ihtiyacı için “kaç milyar lira” gönderildiğini niye yazmazlar?..
Ve niye sormazlar;
“Bırakın ağaçları, ormanlar katledilerek inşa edilen villalarda oturan ensesi kalın, göbeği şişkin iş adamları, niye birden bire çevreci kesiliverdi?”
Melih Gökçek’in “para” dağıttığını iddia edenler; CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, geçtiğimiz günlerde “Tayyip Erdoğan’a küfreden” çocuklara “para” vermedi mi?..
l Başbakan Tayyip Erdoğan’ın; “Çapulcu!.. Ayyaş!” ifadelerine kafayı takıp, onu “sertlik”le ve “hakaret” etmekle suçlayanlar, CHP Milletvekili Levent Gök’ün, polislere “ana-avrat küfrettiğini”, yine CHP’li Süheyl Batum’un, “Ak itler” dediğini duymadılar mı acaba?..
Hadi, İnönü “sağır”dı!..
Peki, bunlar ne?..
Hem kör, hem sağır!..
AVCI İDİ, ÇAPULCU OLDU!
l Emin Pazarcı’nın dikkat çektiği gibi; geçmişte parti kurup halktan kırmızı kart gören, sonra kendini avutmak için yurtdışındaki av partilerinde yüz binler harcayan Cem Boyner gibi isimler de eylemcilerin arasında!.. Taşıdığı pankarta bakılırsa o bile “çapulcu” olmuş... Unutmadan hatırlatayım, eşi de düne kadar “TÜSİAD Başkanı” idi!..
Boyner gibi büyük sermayenin diğer temsilcileri de sermaye düşmanı komünistlerle kol kolaydı, iyi mi?..
Merak ediyorum;
Boyner gibi “hayvan katleden” bir adam, nasıl “çevreci” olur?.. Ve yine; “antikapitalist” olduklarını iddia eden eylemciler, Boyner gibi bir “kapitalist” ile, nasıl kol kola girebilir?!?..
l Söz “sermayedar”lardan ve “kapitalist”lerden açılmışken, kafama takılan bir konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
Koç Üniversitesi’nde, bir-iki gün önce bir “toplantı” yapıldı... Bu toplantıya, Koç Holding’te çalışan “müdür seviyesindeki” insanlar katıldı... O toplantıda neler konuşuldu?.. Müdürlere bir “brifing” mi verildi, yoksa “izlenecek strateji” mi anlatıldı?..
l Robert Kolej’deki bir gelişme de benim kafamı bulandırdı... Efendim, 31 Mayıs’a kadar Robert Kolej çatısı altında bulunan “öğretmen”lerin ve “öğrenci”lerin Twitter ve Facebook’a girmeleri “yasak”mış!..
Bu yasak, “Gezi eylemleri”nin başlamasıyla birlikte kaldırılmış!.. Yasak kaldırılınca da, öğrenciler Twitter ve Facebook üzerinden birbirlerini gaza getirmişler ve okulu terkedip, Taksim’e koşmuşlar!..
Robert Koleji’nin yöneticileri, bu durumu nasıl izah ederler acaba?..
Yoksa; “Hükümet’e karşı kalkışma”da, onlar da, “Çorbada bizim de tuzumuz bulunsun!” diye mi düşündüler?..
NEW YORK TİMES’A İLÂN!
l Hâlâ merak ediyorum; Taksim’de “yeşil”le başlayan, gittikçe “kızıl”laşan eylemler bir “halk isyanı” ise, “tabandan gelen bir halk hareketi” ise, bu “çulsuz” insanlar New York Times gazetesine nasıl ilân verebildiler?..
Düşünün... Elinde “tencere tava” eylem yapan “emekli öğretmen teyzeler”le, sağa sola “molotof kokteyli” yağdıran gençlerin aklına birden bire New York Times’a ilan vermek geliyor. Hemen aralarında 60-70 bin dolar toplayıp, bastırıyorlar ilânı!..
Bunlar hani “çulsuz”dular?..
Onlara bu parayı da;
“Faiz lobisi” mi verdi acaba?..
YABANCILARIN İLGİSİ
l Anlayamadığım bir husus da; “yerli eylem” olduğu iddia edilen eylemlere “yabancılar”ın ilgisi...
Mustafa Karaalioğlu’nun dediği gibi;
“Daha eylem yola çıkmadan ilanlar New York Times’da yayınlanıyor!.. İnternet, dünyanın en büyük 10 ajansı tarafından örgütleniyor!.. Dünyanın en büyük reklam dağıtım şirketlerinin temsilcileri, ilânları kesiyor!.. Ülkenin en büyük şirketleri hemen gardlarını alıyor!.. Dünya medyası, büyük bir tahmin kabiliyetiyle Taksim’de gösteriler olacağını tahmin ederek canlı yayın rezervasyonlarını önceden yaptırıyor, bütün muhabirleri İstanbul’a hücum ediyor.”
Hiç kimse, özellikle “Batılı”lar, “üzerine binmeyecekleri eşekler”in önüne ot atmazlar!..
Taksim Meydanı’nda eylem yapanlar “eşeklik”lerine doymasınlar!..
İnsan, birazcık merak eder de;
“Sırtımda kim var?” diye bakar!..
Bakar ve anlar;
Önlerine konulan “yiyecek-içecekler”in nereden ve niçin geldiğini!..
CNN’E OKKALI CEVAP!
l Madem “yabancı ilgisi”nden söz ettik o halde “önceki gece”ye gidelim ve birkaç not aktaralım...
Taksim Gezi Parkı’ndaki olaylar; aralarında CNN International ve BBC gibi ünlü televizyon kanalları ile Rauters gibi haber ajanslarının da bulunduğu “yabancı medya kuruluşları” tarafından “Türkiye’de iç savaş var” gibi yansıtılmış, iyi mi?.. CNN International’ın dışında ABD içine yayın yapan CNN kanalı da önceki gün öğleden sonra 7 saat kesintisiz Türkiye yayını yapmış!..
Acaba niye?..
Mehmet Ali Alabora gibi sorayım;
“Geri zekâlı; bu işin ağaçla ilgisi yok!.. Sen hâlâ anlamadın mı?..”
l CNN International’da, ünlü haberci Christiane Amanpour’un programında; “Taksim’de en gergin gecenin yaşandığı” ve “Bütün Türkiye’de bir çatışma ortamı bulunduğu” ileri sürülmüş...
Bunun üzerine; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı İbrahim Kalın, telefonla canlı yayına bağlanıp, demiş ki;
“DHKP-C Amerikan Büyükelçiliği’ne bomba attığında terörist, Taksim Meydanı’na çıkıp molotof atınca demokratik protestocu mu oluyor?”
Bu soru karşısında şaşıran Amanpour; Kalın’ı “Program bitti” anlamına gelen “The show is over” sözleriyle yayından almış, iyi mi?..
Peki, niye?..
İbrahim Kalın’ın verdiği DHKP-C örneği, herhalde biraz “kalın” geldi!..
Sözün özü, a dostlar;
Gördüğünüz gibi, “kim hangi tarafta”dır, anlatmaya çalıştım... “Kafama takılan soruları” da sizlerle paylaştım...
Ben cevap bulamadım...
Bulanlar bana da anlatsın!..
Türkiye’ye yabancıların bu ilgisi niye?
Taksim’deki eylemlere “yabancı ilgisi” sık sık dile getiriliyor...
Önceki gece; Amerikan Fox News ve İngiliz kuruluşu BBC’nin yanı sıra Skynews de Taksim Meydanı’nda uzun süre canlı yayın yaptı... Dünyanın en etkin haber ajanslarından Associated Press ve Reuters; gelişmeleri aktarabilmek için Taksim Meydanı’nda canlı yayın noktası kiraladı...
Ajanslar, 20 günlük kiralama ücretini peşin ödedi...
Yabancı basının olağanüstü ilgisi sebebiyle şu an Taksim Hill Oteli’nin meydana bakan kısmındaki odaların geceliği 350 avrodan, Ottoman Palace 159 avro, The Marmara Oteli ise 300 avrodan satılıyor.
Ottoman Palace ve The Marmara Oteli’nde gazetecilerin çekim yapmalarına izin verilmezken, Taksim Hill Oteli’nin üst katındaki bazı odaların camlarında kamera ve fotoğraf makineleri bulunduğu görülüyor.
Meydanda yabancı ülkelere ait 2 canlı yayın aracı bulunuyor. Bunlardan biri İspanya’dan bir televizyon kanalına, diğeri Avrupa Yayın Birliği’ne ait.
Taksim’de 12 gündür bekleyen Avrupa Yayın Birliği’ne ait araçtan birliğe bağlı ülkelerin televizyonları istifade edebiliyor. “Yabancı”ların bu ilgisi; “Türkiye’nin kara kaşı ve kara gözü” için mi, yoksa “Türkiye’yi AK Parti’den kurtarmak” için mi?.. “Az gelişmiş beyinler” bunu iyice düşünmeli!..