Memleket “Recep Tayyip” diyor!..
Hafta sonunda Karabük, Bartın, Kastamonu derken epeyce yol yaptık.
Buralarda çoğu yerde olduğu gibi AK Parti hayli güçlü.
Ve çoğu yerde olmadığı gibi muhalefet de “biraz” güçlü.
Nabzı tutmak için iyi bir hat yani.
*
Memleket yaklaşık bir aydır Gezi ayaklanmasıyla yatıp Gezi ayaklanmasıyla kalkıyor…
Buralarda da mesele bu…
Sıkça ziyaret ettiğimiz bu bölgenin mesela altı ay evvelki hâli Ak Parti açısından pek de parlak değildi.
AK Parti yönetimindeki bazı ilçelerden ziyaretler vâki olduğunda ya da biz ziyaret ettiğimizde sık sık “rehâvet”, “çözülme”, “kaynama” gibi haller çıkardı karşımıza…
İlçe başkanları belediye başkanlarından şikâyetçi olurlardı, belediye başkanlarına sorduğumuzda da partiden yeterince destek alamadıklarını söylerlerdi.
Hemen ifade edelim;
Gezi ayaklanması, CHP’lilerin yerel medyayı da etki altına alan ağır baskıları, bar karılarına örtü taktırtıp dindarlara saldırttıracak kadar ileri gitmiş olmaları, bu havayı dağıtmış gibi.
Erdoğan’ın Ankara, İstanbul, Mersin, Kayseri çıkartmaları, buraları da etki altına almış.
Varsa yoksa “yerel seçim zaferi.”
Ak Partililer, yerel seçimi “Gördün mü, gördün mü sandığın mesajını gördün mü?” çekmek için büyük bir fırsat olarak görüyor.
*
Konakladığımız mekânın civarında MHP’lilerin ağırlığı vardı.
Sohbet imkânı bulduk.
Onlar da “Bu iş Tayyip’e yaradı!” havasında.
AK Parti’nin çözüm sürecinde büyük yara aldığına ve Gezi ayaklanmasının bu yarayı önemli ölçüde “tedavi ettiğine” inanıyorlar.
Kendilerine, “Sayın Bahçeli’nin ayaklanmayı bastıran polisi hedef almasını” nasıl karşıladıklarını sordum.
“Polisi hedef almadı da…” diyenler oldu.
Açtık, konuşma metnini birlikte okuduk…
Polis çok açık bir şekilde hedef alınmış!..
Biri, “Çözüm sürecindeki yanlışlara dikkat çekmekten imtina ettiniz ama şimdi bir açıklamayı ele alarak yükleniyorsunuz…” dedi.
Bildik muhabbetler, “PKK terörünün böylesine hız kesmesi sizi sevindirmiyor mu?” sorusuna “laf olsun” diye verilen ve sonuçta “memnuniyetsizliği” ortaya koyan cevaplar.
Buradaki kardeşlerimizle bazı konularda anlaşamadık…
Lâkin, iki mesele vardı ki neredeyse ittifakla kabul ettik.
Birincisi: MHP, başında bu ekip değil de, farklı politikalar, projeler üretebilen güçlü bir ekip olsaydı muhalefet eksikliğinin iyice hissedildiği bu dönemde iyi puan toplardı.
İkincisi: Gezi olayları, sağ oylardaki AK Parti ağırlığını arttırdı. Gezi’yi tezgâhlayanlar hiç de hesaplamadıkları bir tablo ile karşı karşıya kaldı.
*
Bu parti meselelerine biraz uzaktan bakan vatandaşlarımızla da konuştuk…
“Kararsızlar” çerçevesinde değerlendirebileceğimiz bu vatandaşlarımızın önemli bir bölümünün “karar aşamasına” gelmesi dikkat çekici.
Bunlardan biri, “Ben onu bunu bilmem; çarkın dönmesi için işlerin düzgün gitmesine ihtiyaç var. Tayyip’ten başkasına çok baktım, daha bulamadım” dedi.
AK Parti’nin “yerel”de halktan koptuğunu bazılarının da “lüksleri”yle göze batar hale geldiğini söyledi dostumuz…
Bunları düşünerek arayışa girdiği esnada bu Gezi olayları patlak vermiş…
Diyor ki;
“Bunlar giderse başa kimlerin geleceğini görünce ‘aman ha!’ dedim. Milletin anasından emdiği sütü burnundan getirirler maazallah!..”
*
Etrafımızda daha çok AK Partililer, MHP’liler vardı, yer yer Saadet Partisi ve BBP’den de dostlarla kucaklaştık…
Her biri birçok noktada farklı düşünüyor…
Ortak düşünceleri ise:
CHP, Gezi olaylarından dolayı büyük yara aldı!..
*
Pazar günü kısmetse CHP’lilere de gideceğim…
Bakalım “bar karılarına” örtü taktırıp dindarlara saldırttıracak kadar gözü dönmüş yapının “tabanı”nda durumlar nasıl!..