Haliliye Mesleği
Yurtdışından ve yurtiçinden, birbirleriyle ideolojik bağı bulunan ve ortak hedefleri; Türkiye düşmanlığı ile halk düşmanlığı üzerine kurulu olan şiddet ve şirret örgütlerini gördük.
Aylar önce tertip edilen ve sahneye konulan olaylarda, Bediüzzaman Said Nursi’nin iman davasına neden bu kadar önem verdiği ortaya çıktı.
Görüldü ve anlaşıldı ki, bu memlekete ancak “alnı secdeli” insanlar sahip çıkabilir.
Yedi yüz yıllık Osmanlı tarihinde ve seksen yıllık Cumhuriyet tarihinde (Lawrens) değilse, bir Müslümanın, bu ülkedeki canlı ve cansız varlıklara herhangi bir zarar verdiği görülmemiştir.
İşte Bediüzzaman Ankara’da TBMM’yi terk ederken, birinci hedefi iman davasıydı, ikinci hedefi de bu iman çerçevesinde, Müslüman ahalinin “iman kardeşliğiydi.”
Üstad Bediüzzaman biliyordu ki, bu memlekete ve bu millete ancak iman sahibi insanlar hizmet edebilir ve ancak iman sahibi insanlar, halkın refahı için çalışabilirdi.
……………………
İşte bu haftaki kitabımız “Haliliye Mesleği,” bu konuyu anlatmakta.
Bediüzzaman Hz.lerinin, yüz yıl önce bugünlere dair gördüğü ve o günden önlemeye çalıştığı tehlikeyi bu kitapta bulmak mümkün.
Abdülkadir Menek’in kaleme aldığı eser, Nesil Yayınları’ndan çıkmış. Yazar kitabın giriş kısmında şunları kaydediyor:
………………………
“Bediüzzaman Hz.leri, tek başına gönderildiği sürgün diyarlarında, etrafında hep kahraman ve civanmert insanları buldu.
Kâinatın Halık’ı, ahirzamanın dehşeti içinde, Kur’an hizmeti ile tavzif ettiği bu son müceddide, Anadolu’nun saf, temiz nesepli, kahraman ve fedakâr insanlarını muavin, talebe ve arkadaş olarak gönderdi.
Üstad Said Nursi’ye bu büyük ve zor hizmette, fedakârlığın şahikasına yükselmiş büyük kahramanlar yardım etti.
Cebir ve ceberut devrinde, ulemadan pek çoğu, dünyalarına bir zarar gelir korkusuyla kendi içlerine kapandılar. Sessiz kalmayı yeğlediler.
Bir kısmı ise daha da ileri giderek, devrin hata ve yanlışlarına fetvacı olmayı tercih ettiler.
Adeta geçici ve fani dünyayı, ebedi ahiret hayatına tercih eder gibi bir tutum takındılar.
……………………..
“Haliliye Mesleği” nedir? Yazar bu soruya Üstad Bediüzzaman’dan şu cevabı veriyor:
“İhlas risalesinde Bediüzzaman Hz.lerinin kullandığı; ‘Mesleğimiz Haliliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.”
İşte bu tarife, şirret mayalı kişilerin, inananlara karşı açtıkları mücadelede çok ihtiyacımız var.
Hz. İbrahim (a.s.) Halilullahtır. Allah’ın dostudur. Halillulah unvanı, “Allah İbrahim’i halil (dost) edindi.” Nisa, 125 ayetiyle belirtilir.
Haliliye mesleği, bütün ehli imanı samimiyetle kucaklamanın adıdır. Eğer bunu becerebilirsek, Allah bizimle bir ve beraber olacaktır. Beceremezsek…
Eser hakkında; Nesil Yayınları
0212- 551 32 25
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.