“Canlar” Omuz Omuza!..
“Halt TV”nin dip tarafında, PKK’lılarla Ulusalcı Kemalistlerin, bir de abdestsiz namaz kılan PKK bağlantılı üç beş çapulcunun el ele olduğu; bu tablonun da Başbakan Erdoğan’ı fena halde korkuttuğu filan yazılıydı…
Tam da o tablo:
“Canlar” Omuz Omuza,
Sağlar Omuz Omuza!...
•
Bugünkü mevzumuz:
Derin sol, baktım ki küçücük bir polis memurunu hedef almış durumda…
“Mağdur” edilen adamcağızın tutuksuz yargılanmasına bile tahammül edememe hali!..
•
Ahmet Ş. adlı polis memuru, bir sürü saldırganın ortasında kalmış…
Taş yağıyor üzerine, kalabalık iyice yaklaşıyor…
Bir şeyler yapmaktan başka çare yok, aksi takdirde linç kaçınılmaz.
Can havliyle silahına sarılıyor, havaya ateş açmaya çalışırken kurşun kendisini linç etmek üzere olanlardan birine değiyor…
O biri de ölüyor.
•
Olayın özeti böyle…
Bundan sonrası yargının işi…
Lâkin yargıya öyle bir baskı var ki…
Millet iradesini darbeyle hükümsüz kılmaya çalıştıkları milyon belgeyle sabit “iyi çocukların” tutuklu yargılanmalarına ölesiye karşı çıkan bu herifler, şimdilerde bir gariban polis memurunun tutuksuz yargılanmasına ateş püskürmekte.
Garibanı hedef gösteriyor, alabildiğine saldırıyorlar…
Şimdiii…
Gariban Ahmet Ş.’nin hukukuna kim sahip çıkar?!..
“Demokrat Parti” çizgisinden hâlâ kurtulamamış Muhafazakar takımından iş bekleme…
İş yine bize düştü, her zamanki vaziyet!..
•
Sarısülük vak’asının mağduru polis memuru…
Bir bilirkişi raporu hazırlanmış olay hakkında…
Vandal takımına ve mevkutelerine göre bu bilirkişi raporu, polis memurunun aslında mağdur olmadığını gösteriyor…
Adeta “keyfi bir öldürmeymiş” onunkisi…
“İsteseymiş kaçabilirmiş!..”
Yuh yani…
Sanki bilirkişi raporu böyle diyor.
Şu bilirkişi ifadelerine bir bakın lütfen ve nasıl bir sonuç çıktığına hükmedin:
“Eylemciler metro girişi ile havuz arasındaki polislere taş atmaya başladı. O sırada Ethem Sarısülük taş toplarken görüldü. Eylemciler metro girişi - havuz arasında kaldı. Arkalarında banklar ve telefon kulübeleri olduğu için arkaya gidemediler. Eylemciler taş atarak polislerin üzerine ilerledi. Bankların arasına sıkışarak yere düşen polise eylemciler yakın mesafeden taş attı. Eylemciler daha da kalabalıklaşarak yere düşen ve sıkıştıkları yerden çıkmaya çalışan polislere taş atmaya devam etti. (Aralarında) Sarısülük’ün de bulunduğu eylemciler, çekilen polislerin üzerine doğru ellerinde taşlarla ilerledi. (…)”
•
Olay açık.
Polis memurları, kendilerini köşeye sıkıştıranlara karşı son çare olarak gördüklerine sığınıyorlar.
Efendim, ateş etmeseydilerdi de ‘pırrr’ diye kaçıp kurtulsalardı…
Kolaysa bunu söyleyen yapsın!..
Otuz kırk vandalın koca koca taşlarla köşeye sıkıştırdıkları bir polis memuru olduğunu düşünsün!..
Soğukkanlılıkmış, yattığın yerden ohhhh ne rahat!..
•
Ya ne biçim mevzu;
Derin Sol, köşeye sıkıştırıp ölümle burun buruna getirdiği polisin can havliyle ateş etmiş olmasını bir insanlık suçu olarak göstermeye devam ederken, eylemcilerin katlettiği polis kimsenin umurunda değil.
Adana’daki alçak eylemleri sırasında alt geçit inşaatından “düşerek” şehit olan Mustafa Sarı’ya bir tören…
Yallah!..
•
Lâfa bak;
Şehit Komiser kendiliğinden düşmüş, dolayısıyla kimsenin sorumluluğu yokmuş!..
Hadi ya; sanki bir sürünün vatandaşa zarar vermesine engel olmaya çalışırken değil de, gece kulübüne eğlenmeye giderken inşaattan düştü komiser!..
•
“Ne olmuş ki, kendisi düşmüş. Kendi düşen ağlamaz!” havası bir hâkim ki...
•
Adana’daki kirli ve dış güdümlü eylemi organize edenlerin bu cinayetin müsebbipleri oldukları gerçeğini dile getiren yok bizden gayri!..
•
Vatandaşı koruyan suçlu, katleden mağdur!..
•
Hep derim ya;
Kavanoz dipli dünya!..