CHP’nin darbeyle imtihanı
CHP’nin darbeler söz konusu olduğunda, Mısır ya da Türkiye diye bir ayrımı olmadığını, “Sisi Darbesi” bize çok açık gösterdi.. CHP’den gelen yuvarlak açıklamalara tepki gösteren İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, darbeye açıkça destek verilmesi gerektiğini savundu. Toplantının basına açık bölümünde, Kılıçdaroğlu; “Darbe kimden ve nereden gelirse gelsin, demokrasinin önündeki en ciddi engeldir” dediği halde, toplantı basına kapatıldığında başka bazı PM üyeleri, bu görüşün aksi bir beyanda bulunuyorsa ve bu yaptırımsız kalıyorsa CHP, bildiğimiz gibi demektir.. Zira, darbeci zihin CHP’nin gen kodlarını oluşturan en önemli değişkendir. Kimse demesin ki, “biz işte böyle bir partiyiz. Herkes fikrini söylemekte özgürdür”.. Bu yeraltı yapılanmaları bakımından olabilir. Şiddet temelli örgütlerde falan olabilir.. Ama meşru bir siyasi partinin en yetkili organında darbeye destek verelim mi, vermeyelim mi tartışması yapılıyorsa, o parti artık parti işlevini kaybetmiş demektir.. Açıkça darbeyi destekleyen Birgül Ayman Güler hakkında disiplin işlemi yapılmazsa, CHP bu suçlamayı üzerine almış demektir.. Daha evvel çocukların kıtır kıtır kesilip çöp kutularına atıldığı Suriye’ye gidip, “her şey güllik gülistanlık” diye açıklama yapan, “Türk ulusu ile Kürt milliyeti eşit olamaz” diyen, Cumhuriyet mitinglerinde açıkça darbe çağrısı yapan Prof. Dr. Birgül Ayman Güler bu partide görevine devam ediyorsa, başka bir şey anlamamızı beklemesin Kılıçdaroğlu.. İşte CHP budur..
AK PARTİLİ ÇIKMADI, TÜH!
CHP’nin önemli isimlerinden biri, “yargıya hukukçu değil militan lazım” sözüyle hatırladığımız Emine Ülker Tarhan, bir yazı yazdı dün. “....polisin, ellerinde palalarla ‘Tayyip’in askerleriyik’ diye bağırıp saldıranlara nasıl davrandığını gördük...” diyor yazısında.. Kendini liberal diye tanımlayan statükocu darbeci bazı kalemler de bu “pala” meselesinde duvara tosladı.. Başka bir partinin hem üyesi hem de sempatizanı çıkan, hemen tutuklanan, dün de mahkemeye sevk edilen bu kişi üzerinden “senin eylemcin - benim eylemcim” kavgası çıkartmaya çalıştılar. Tuttu mu? Tutmaz ki.. Bir dönem Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na diyordu ya; “bu da karavana” diye.. Aynen.. Bu da karavana.. Biliyorum bazı arkadaşlar çok isterdi palalı arkadaş AK Partili çıksın, ama olmuyor işte..
NOBEL’Lİ DİKTATÖR
Gelelim palalı eylemin yaşandığı Taksim’e.. Ne işi vardı CHP’nin yeniden Taksim’de? Gürsel Tekin.. Ne işin vardı senin orada? Mısır’daki darbe üzerine İstanbul’dan yükselen ses birilerini fena halde korkutmuş olmalı ki, ortada fol yok, yumurta yokken yeniden Taksim’de eylem yaptılar. Çünkü İstanbul merkezli darbe girişiminin berhava olmasını sağlayan irade, Mısır’a da el attı. Orada da bu darbenin başarılamayacağı görüldü.. Adeviyye’nin Kazlıçeşme’den farklı olmadığını gördü dizayn yapan güçler. Kim mi bu güçler? İşte darbenin Nobel ödüllü diktatörü, gizli darbe lideri Baradei ifşa ediyor. Diyor ki; “Kerry ve Ashton başta olmak üzere batılılarla oturup konuştuk, en az acılı seçenekte karar kıldık..” Alçaklığın geldiği son nokta. Bir de biliyorsunuz az kalsın bu Baradei denen Nobel ödüllü alçak, 2011’dekj devrimin lideri olacaktı.. Demek ki o zaman da aynı güçler, devrimi ele geçirmek için düğmeye basmış ve Baradei’i işgal kuvvetleri komiseri gibi Mısır’a yollamışlar.. Şimdi o tezgâh bozuldu ya, yeniden İstanbul’u karıştırmak için düğmeye bastılar.. Ama bu halk uyandı bir kere.. Oyun bozuldu.. “Başbakan” olarak atadıkları Baradei’nin isminin arkasında durmayı bile başaramadılar. Çünkü biliyorlar ki devrim olacak ve hepsi darbe suçundan (tıpkı Mübarek gibi) demir kafeste yargılanacaklar. Çok yakın. Kalın sağlıcakla..