Hoş Geldin Ey Ramazan!
Ah Ramazan ayı ah! Sen böyle gelmeyecektin! Daha doğrusu bizi böyle görmeyecek, böyle bulmayacaktın. Asırlık sorunlarımızın masada yeniden görüşüldüğü ve hakkımızda ferman kesildiği bu acı günlerde geldin. Ama ne yaparsın, sen de emir kulusun. Gelmemezlik edemezdin, öyleyse hoş geldin, safalar getirdin.
Bu ay oruç ayıdır. Ramazan orucu kitap, sünnet ve icma ile farz kılınmıştır. Kur'ân'dan delil şu ayet-i kerimelerdir: «Ey İman edenler! Daha öncekilere olduğu gibi oruç size de farz lalındı. Ola ki Allah'tan korkarsınız.» (Bakara 184)
Başka bir ayette: «Kendisinde Kur'ân inen Ramazan ayı, insanlar için bir hidayet ve Allah'tan bir belgedir. Her kim Ramazan ayına yetişirse oruç tutsun.» (Bakara 185)
Orucun sünnetten deliline gelince; bu konuda, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: «İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Şahadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, oruç tutmak ve hacca gitmek.»
Talha bin Ubeydullah (r.a.)'ın rivayet ettiği hadise göre; bir adam Rasûlüllah'a «Ya Rasûlüllah, Allah'ın farz kıldığı orucu bana haber ver,» dedi. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem «Ramazan orucudur,» buyurdu. Adam «Bundan başka var mı?» diye sorunca, Rasûlüllah sallalfahu aleyhi ve sellem «Hayır. Nafile tutarsan o hariç,» buyurdu.
Ümmet-i Muhammed, ramazan orucunun tanımı ve farz oluşu üzerine icmâ etmişlerdir. Alevilerin “o bizim orucumuz değildir. Bizim oruç ramazandan başka zamanda başka biçimde tutulur” demeleri çok tehlikelidir. Çünkü orucu inkar eden küfre girer. Bunu onlara iyi niyetle anlatmamız lazımdır. Onların da bunu dikkate almaları, “bizi sünnileştirmeye çalışıyorsunuz” beylik sitemine sığınmaları tabiri caizse “beynamaz özürü” gibi ve gerçeklerden kaçmaktır.
Ramazan orucu, dinin zarurî olarak ortaya koyduğu İslâm'ın rükünlerinden birisidir. O yüzden înkâr eden kâfir olup İslâm'dan çıkmış sayılır. Farziyeti, Hicret'in ikinci senesinde, Şaban ayının kalan son ikinci gecesi olan Pazartesi gecesinde vuku' bulmuştur.
Ramazan ayında oruç tutmanın ve sair ibadetleri yapmanın fazileti çok büyüktür. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan ayı gelince şöyle buyurdu:
«Size mübarek olan ay geldi. Allah size bu ayın orucunu farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır. Cehennem kapılan kapanır ve şeytanlar bağlanır. Ramazan ayında bir gece vardır ki, o bin aydan daha hayırlıdır. Rama-zan'm hayrından mahrum olan, büyük mahrumiyete uğramış demektir.»
«Beş vakit namaz, diğer cum'aya kadar cuma namazı, ikinci ramazana kadar ramazan, büyük günahlardan sakınıldığı takdirde, aradaki küçük günahlara kefarettir.»
«Her kim ramazan orucunu tutar, onun sınırım bilir ve Ramazanda korunması gereken şeylerden de korunursa, bu orucu, onun geçmiş günahlarına kefaret olur.»
«Her kim inanarak ve sevabım Allah'tan umarak ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.»
Müslüman olup da Ramazanda oruç tutmamak anlaşılır bir şey değildir. Sevgili Peygamberimiz (sav) hadislerinde bundan çok şiddetli bir şekilde sakındırmıştır.
«İslâm'ın esası ve dinin direği üçtür. İslâm bunlar üzerine kurulmuştur. Her kim bunlardan bîr tanesini terkederse kâfir olup kanı helâldir. Kelime-i şahadet, farz namazlar ve Ramazan orucu.»
«Her kim Ramazan'da, Allah'ın verdiği ruhsatlardan bir ruhsat olmadan orucunu yerse, kalan bütün seneyi oruçlu geçirse bile bir günün yerine geçmez.»
«Her kim ramazanda özür ve hastalık olmadan bir gün oruç yerse, bütün sene oruç tutsa bile, o bir günün yerini ödeyemez.»
İslam dünyasının büyük bir kargaşa ve karmaşa yaşadığı bir zamanda gelip evimize konuk olan ve bizim hayatımızı olumlu olarak değiştiren, onaran, olgunlaştıran mübarek oruç, inşallah kendisine bağrını açan ümmete de rahmet ve mağfiret sebebi olur.
İnşallah ahiretteki cehennemden önce dünyadaki cehennemden de bizim kurtuluşumuza vesile olur.