Yalçınkaya, AK Parti’ye ‘uyarı’ göndermeye mi hazırlan
Başsavcı’nın “yakın çevresine dahil” bir tanıdıktan, “oralardaki” hazırlıklara dair bilgi aktarmasını rica ettim...
Sağolsun;
Acayip bir malzeme getirdi!..
Sayın Başsavcı;
“Laikliğe aykırı faaliyetleri dolayısıyla partinin hazine yardımından kısmi mahrumiyet cezası almasına sebep olanların” ihraçlarını isteyecekmiş, AK Parti’den...
Başsavcı’nın hareket noktası da Mahkeme’nin kararı...
“İki dize kurşun yemek, ölümden beterdir” demiştik ya!..
Karar, -teşbihte hata olmaz- “iki dize kurşun” mahiyetinde...
Malum; 1’e karşı 10 üye AK Parti’nin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu”na hükmetti!..
İşte Başsavcı, bu ‘hükme’ dayanarak “Partinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmesine sebebiyet verenler, partiden kesin olarak ihraç edilmelidir” demeye hazırlanıyor... Muş!..
Siyasi Partiler Kanunu, “partilerin Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı olarak çalışacaklarını ve Anayasa’da belirtilen esaslara ve bilhassa da laikliğe aykırı faaliyetlerde bulunamayacaklarını” (Md.4, Md. 84 vesaire) hükme bağlamış...
AK Parti tüzüğünün 117’nci maddesine göre de “Cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı eylemler kesin ihracı gerektiriyor”... Muş!..
Başsavcı, buradan hareketle, AK Parti’den “Bu tür eylemlerin faili oldukları mahkeme kararıyla belgelenen mensuplarını ihraç etmesini” isteyecek!..
Ve...
Bu talep bir ay içinde karşılanmadığı takdirde, dava açacak... Mış!..
Böyle bir bilgi geldi...
Ve ne yazık ki;
Farklı kaynaklardan aldığımız bilgiler de bunu teyit etti!..
Başsavcı böyle bir girişimde bulunacak olursa, AK Parti ne yapar?..
Dün, partinin bu konudaki en yetkin hukukçularından biriyle konuştum...
İsmini talebinden dolayı mahfuz tuttuğum hukukçu yetkili aynen şunları söyledi:
“Bize de o yönde duyumlar geliyor!.. Sayın Başsavcı, böyle bir girişimde bulunmaya hazırlanıyormuş!.. Kendisi başından beri, husumet saikiyle hareket etti. Tekzip edilmiş haberleri delil olarak iddianamesine koydu. Tekzip metinlerini gösterdik, ‘Kendilerini kurtarmak için tekzip etmişler’ dedi! Kalıplaşmış bir kanaati değiştiremiyorsun. Sayın Başsavcı’nın yetkisi dahilindedir. Bize ihraç uyarısında bulunacak olursa, yetkili kurullarımızda değerlendirir, bir karara varırız!..”
Bunları söyleyen parti yöneticisine;
“Sayın Başbakan da listede. Böyle bir kararı nasıl verirsiniz?.. çok zor bir durum değil mi?” diye sorduğumuzda...
Şöyle bir karşılık geldi:
“Türkiye, bu konuları kesin çözümlere kavuşturmadığı müddetçe kolay durumlara şahit olamayacak!.. Bir Başsavcı, istediği an, istediği parti hakkında dava açabiliyor. Oysa, buna bir izin mekanizmasının getirilmesi lazım. Sayın Başsavcı istediği gibi dava açabilirdi, açtı. Anayasa Mahkemesi üyesi istediği gibi karar verebilirdi, verdi!.. Herkes istediği gibi hareket edebiliyor ama bir tek Meclis, yani milletin temsilcisi olan yüce kurum istediği gibi hareket edemiyor!.. Sayın Başsavcı’nın elinde böyle bir imkan var. İsterse, uyarıda bulunur. Bunu engelleme imkanına sahip değiliz. Oturur, Siyasi Partiler Kanunu ve parti tüzüğümüz neyi gösteriyorsa, onu yaparız.”
Evet, değerlendirmeler böyle...,
Siyasi Partiler Kanunu ve iç tüzüğün neyi gösterdiğini de yukarıda vermiştik!..
Dün, Ceza Hukuku Profesörü Sayın Vahit Bıçak’la da görüştüm...
O da, Başsavcının böyle bir adım atmasının “kuvvetle muhtemel” olduğunu belirttikten sonra,
AK Parti’nin böyle bir hareketi beklemeksizin “ihraç” kararı verebileceğini ve yine tüzüğün tanıdığı imkandan faydalanarak “ihraç”ları söz konusu olan isimleri derhal “af” edebileceğini söylüyor!..
Bu, Türkiye’yi gereksiz yere meşgul edecek ve hayli gerecek bir girişime engel olabilecek stratejik bir hamle, Prof. Bıçak’a göre...
Siyasi Partiler Kanunu’nun 58. maddesi; “Disiplin kurullarınca verilen cezaların partinin hangi organı tarafından ve ne şekilde affedileceği, siyasî partilerin tüzüklerinde gösterilir” diyor.
AK Parti tüzüğünün 121. maddesi ise, af yetkisinin Genel Başkan’ın oluruna bağlı olarak Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nda olduğunu söylüyor.
Partinin önce “ihraç” etme ve hemen ardından “af” etme yetkisi var... Mış yani.
Demokrasilerde çare tükenmez.. Değil mi?
Sayın Bıçak’ın gösterdiği yolun “sağlam” olup olmadığını bilemem...
Lâkin; en sağlam yol, AK Parti hukukçu kurmayının ifade ettiği gibi, bürokrasinin hareket alanını çağdaş normlara göre yeniden tayin etmek!..
Ve tabii, adam akıllı daraltmak!..
Aksi takdirde,
Gemi yürümez böyle!..