MHP ne yapar?
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, iyi bir insandır.
“Kişisel tecrübelerimiz” bunun böyle olduğunu göstermiştir.
•
Başbakan Erdoğan’ın Yeni Anayasa çalışmaları sırasında anlaşılan 48 maddeyi Meclis’ten derhal geçirme teklifine, “MHP’nin şartı şurtu yoktur. Hodri meydan” diyerek destek veren Sayın Mehmet Şandır, Genel Başkanı’nın “nedense vazgeçmesinden” dolayı hayli sıkıntılı bir duruma düştü.
•
Grup Başkanvekili Mehmet Şandır o açıklamayı elbette Genel Başkanı Bahçeli’den habersiz yapmadı.
Genel Başkanı temsil noktasındaki birinin, böylesine önemli bir konuda başına buyruk hareket etmesi elbette beklenemez.
Sayın Şandır, Genel Başkanı’na dayanarak bir açıklama yaptı.
Genel Başkanı çark edince, “Sayın Genel Başkan’ın görüşü tüm MHP’nin ve benim görüşümdür.” demek zorunda kaldı.
“Töre” bunu gerektirdi.
•
Geçtiğimiz günlerde Gezi Ayaklanması’nı değerlendirirken, bütün sıkıntının Meclis içi muhalefetin içler açısı halinden kaynaklandığını söylemiştim.
CHP’nin durumu berbat; her yaptıkları eğreti duruyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun iftar şovu yaparken, ezanı beklemeden “oruç” açması ve etrafındakilerin “Efendim ezan henüz okunmadı!” demesine rağmen “Ossun bişey olmaz!” tavrıyla yemeye devam etmesi bu eğretiliğe işaret.
Dikkatinizi çekmiştir; Kemal Kılıçdaroğlu ikide bir “Din’e saygılı olduklarını” söyler.
Ne kadar eğreti bir söylem; bir “yabancı”nın mensubu olmadığı inanca “saygı duyduğunu” ifade etmesi gibi!..
CHP’nin hangi konuda ne gibi bir politika izlediğini anlamak mümkün değil.
Kırk kafadan kırk ses çıkıyor, kimin eli kimin cebinde belirsiz.
CHP’nin “ontolojik sorunları” var.
İflah olmaz.
•
MHP de sıkıntılı.
O da kendisini, yönetimini arayan bir parti gibi.
Memleketin dört bir yanındaki MHP’lilerle konuştuğumda, genel merkez yönetiminden memnuniyetsizliği açıkça görüyorum.
Partinin “töre”si genel başkanın emirlerine boyun eğmeyi gerektiriyor.
Partililerin “aklı” ise başka şeyler yapmanın, yeni bir ruh ve heyecan yakalamanın kaçınılmaz olduğuna işaret ediyor.
•
MHP Genel Merkez yönetiminin “kasetlerin ortaya çıkartılmasından” dolayı darmadağın olmasının ardından kurulan “yeni” kadronun etkisiyle birşeyler yapılabileceğini düşünmüştük.
Yok!..
İş, “hain”, “satılık”, “işbirlikçi”…
Tekrarlana tekrarlana anlamlarını kaybetmeye yüz tutmuş birkaç kelime.
Türkçe’ye vukufiyette öncülük yapması gereken MHP gibi bir partiyi yönetenlerin kelime hazneleri bu kadar dar olmamalı.
MHP bir zamanlar “derin sol”u köşeye sıkıştıran bir aksiyonlar zincirini organize ederdi.
Bu temponun yeni bir anlayışla ama aynı etkinlikle devam etmesi beklenirdi.
Ne yazık ki Sayın Devlet Bahçeli’nin yönetiminde “çalışan” bir parti göremiyoruz.
İşte, zaman zaman dile getiriyoruz;
MHP’nin resmi internet sitesindeki “en son” Ar-ge raporlarının çoğu bayat.
Yenileri olsa elbette koyacaklar ama yenilerini kim hazırlayacak, “tarım”, “enerji”, “dış politika” vs…
Böyle işlerle kim uğraşacak?..
•
Bunları yazarken, aklıma Refah- Fazilet’in muhalefet dönemleri geldi.
O günlerde, iktidarı adım adım takip edip her büyük hatasında yerden yere vuran, elde ettikleri malzemeleri gönül birliği içinde oldukları gazetelerle paylaşan, iktidar partisine memleketi dar eden milletvekilleri vardı.
Mesela, bir Cevat Ayhan, bir Zeki Ergezen, Mustafa Kamalak, Lütfü Yalman, Şeref Malkoç, Veysel Candan, Aslan Polat, Azmi Ateş, Musa Uzunkaya, Ergün Dağcıoğlu, Zeki Ünal, Ramazan Toprak, Mustafa Ünaldı...
İsmini sayamadıklarımız mazur görsünler; Rahmetli Erbakan Hoca (Ve Muhterem Recai Kutan) öncülüğünde müthiş kadrolardı onlar.
Muhalefetin hasını yaparlardı…
Hakaret, küfür etmeden; belgeleri ortaya koyarak, kurşun gibi sorular sorarak…
•
Onlar böyleydi.
Ya MHP?..
“Vuvuzelalı Laf ebeliği” bir yere kadar, ortaya iktidarı gerçekten zorlayacak bir takım dosyalar koymak lazım da…
Kim çalışacak?..
•
MHP Genel Merkezi sıkı bir çalışma temposu içine girse; öyle kırk çatlaklı seslerle bağırıp, çağırmak, hakaret etmek yerine, iktidara çok farklı alanlardan yüklense…
Dosya dosya, belge belge…
Bugünkü yönetim bunu ya yapamıyor ya da…
Yapmıyor!..