M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Ezana Saygı ve İcabet

Ezana Saygı ve İcabet

Kadim dostum Hüsnü Çeşmeci anlatıyor. İnternet sitesi “kültür penceresi” sayfasında da paylaştığı olayı kendinden dinleyelim:
 
“Evimin bahçesinde büyük bir çukur açtırmam gerekmişti. Bahçeye iş makinası giremediğinden taşeronun işçileri kazma-kürek kullanarak kazıya başladılar.
 
Öğle ezanı okunurken işçiler çalışmayı bırakıp oturdular. Sandım ki yemek molası verdiler. Ezan bitince çalışmaya devam ettiler… İkindi ezanı okunmaya başlayınca da işi bıraktılar. Kimi yere oturup sigara yaktı, kimi de cep telefonuyla oynamaya başladı.
 
Sordum:
 
-Dikkat ettim, ezan okunurken işi bırakıyorsunuz, niçin?
 
Taşeronun konuşkan yeğeni hemen cevap verdi:
 
-Abi, ezana saygı olsun diye işi bırakıyoruz.
 
-Ezana saygı göstermeniz iyi de, bu davranışınız ezana mı saygı, yoksa işten kaytarmak mı? Madem işi bıraktınız, haydi birer abdest alıp namaz kılın ki saygınız tam olsun.
 
Yeğen biraz da mahcup bir sesle:
 
-İyi de abi, biz namaz kılmayız ki!..
Demez mi?...”
 
Hüsnü hoca bu olaydan şu ders ve tespiti çıkarıyor:
 
“Bir inancın mantığı doğru kurulmayınca, böyle garip sonuçlar doğar!”
 
***
Kutsal değerlere, dini sembollere, Allah’ın şiarlarına saygı göstermek, elbette çok güzel ve gerekli bir hassasiyettir. Bu hassasiyet, beraberinde sorumluluğu da getiriyor. O sorumluluk, saygının gereğini yapmaktır.
 
Ezana saygının gereği nedir? Onu sadece dinlemek mi?
 
Gelin, basit bir mantık yolculuğu yapalım:
 
Ezan bir “çağrı”, bir “davet”, bir “sesleniş”, bir “nida”dır. Hangi manayı alırsanız alınız, hepsinin söyleniş amacı; önce işitip anlamak, ardından da söylenenlere icabet edip gereğini yapmaktır. 
 
***
Diyelim ki, anne-babamız,  âmir veya patronumuz bize bir çağrıda bulundu. Önce onu dinler, ne dediğini anlar, sonra da gereğini yaparız, değil mi?.. Çağrı, ancak bu takdirde anlamlı olur. Çağrıya saygı budur.  Aksi halde, çağrı karşılığını bulmamış, amacına ulaşmamış olur.
 
Bu sebepledir ki, İslam fakihleri,  ezan okunurken icabet etmeyi müezzini tekrar etmek değil, ezanın çağrısına koşup namaz kılmak olduğunu söylerler.  
 
Ezan başladığında “Azizallah” deyip (aslında Allahüekber demek lazım) müezzinin sözlerini tekrarlayan, ardından da ezan duasını okuyan kişi ezana icabet etmiş olmaz, ne zaman ki çağrıya uyarak namaz kılarsa o zaman ezana icabet etmiş olur.
 
***
Ramazan vesilesiyle okuduğumuz mukabeleler, cüzler, hatimler de böyle değil mi?
 
Kur’an’a icabet, ayetleri okuyup dinlemek ve tekrar etmekle yetinmek değil, ayetleri anlayıp hayatımıza yansıtmak yani gereğini yapmakla olur, olmalıdır.
 
Çağrıya icabetimiz, eylemle taçlansın!..
 
NOT: 42Konya TV’de bugün ve yarınki sahur konuklarım, Yrd.Doç.Dr.İsmail Bilgili ve Eğitimci Abdullah Gencer olacak.
 

facebook.com/vaktulemin  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi