M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Dinsizler Densizler Donsuzlar

Dinsizler Densizler Donsuzlar

DİNSİZLİKLER densizlikler donsuzluklar çoğaldı. Memlekette iç barış, huzur, rahat, güvenlik kalmadı.

Gezi Parkında bir vatandaş İstanbul valisine sormuş: Park açıldığına göre karımla burada herkesin arasında öpüşebilecek miyim?

Böyle bir soru densizlik değil de nedir?

Türkiyenin bir millî ahlakı, edebi, terbiyesi vardır; sokaklarda, meydanlarda, parklarda, toplu taşıma vasıtalarında öpüşmek, birbirini mıncıklamak ayıptır.

Son zamanlarda başta İstanbul olmak üzere bazı büyük şehirlerde açıkta ayıp ve çirkin işler yapılıyor.

Hürriyet sonsuz değildir, sınırlıdır.

Bazı şeyler açıkta değil, dört duvar arasında yapılmalıdır.

Azınlıkların, çoğunluğu rahatsız etmeye, üzmeye, sinirlendirmeye hakkı yoktur.

Eskiden, çok iyi hatırlıyorum, gayr-i Müslim vatandaşlarımız Müslüman komşularının Ramazanlarına, oruçlarına saygı gösterir, onların yanında yiyip içmezlerdi.

Bu ülkenin dominant ve meşru kültürü İslam kültürüdür.

Kemalist resmî ideoloji tarihî bir ârızadır.

İslam ile Kemalizm çatıştığı vakit üstünlük İslamdadır.

Sokakta öpüşenlerin bir kısmının bunu provokatif niyetlerle kasıtlı olarak yaptığını sanıyorum.

Ramazan ayındayız… Erzurum gibi muhafazakar şehirlerimizde açıkta yenilip içilmediğini sanıyorum. İstanbulda Ramazana ve oruca saygı pek yok.

Bendeniz Hindistanda yaşasam, Hinduların kutsal inek ve öküzlerine, Hinduları üzecek muameleler yapmam. Koyu Hıristiyanlar arasında yaşasam onları üzmem. Dindar Yahudilerin arasında yaşasam onları kızdıracak, kıracak işler etmem.

Türkiyede dinsizler vardır, onların bir kısmı kendi halindedir, bir kısmı ise agresiftir. Bu agresifler sosyal barışı ve mutabakatı dinamitleyen kötü işler yapıyor.

Terbiyeli, görgülü bir ateist otobüste, tramvayda, parkta öpüşmez; Ezan okunurken inanmasa bile saygılı davranır, mesela çalgı çalıyorsa ara verir.

Bazı saldırgan ve aşırı dinsizler Müslüman çoğunluğu sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, zenci olarak görüyor ve hakaret ediyor.

Birkaç senedir SAYgısız bir çalgıcı Müslümanları provoke edip duruyor. Öyle bir şey olmasını istemem ama günün birinde cahilin biri ona dokunursa üzücü şeyler olacaktır.

Saylan isminde saygısız bir kadın vardı, o da agresif sözler ve işler edip dururdu.

Okullarımızda maalesef çoğulculuk eğitimi verilmiyor.

Sivas hadiselerinin baş kışkırtıcısı agresif dinsiz Aziz Nesini unutmadık.

Bu memlekette iç barış olması için çoğunluktaki Sünniler azınlıklara, çeşitliliğe, ötekilere saygılı olacaklar; azınlıklar da Müslümanların haklarını tanıyacak.

Provokasyonlardan kaçınılacak.

Birtakım Selanikliler, Ramazandan şikayet ederler, Ramazan geldi, açıkta yemekten, içmekten korkuyoruz derler. Be adamlar, be kadınlar, oruç tutan Müslümanlara saygı gösterseniz ne kaybedersiniz?

Gizli Yahudiler, çoğunluktaki Müslümanları eşit görmüyor. Anayasada teorik bir eşitlik var ama onlar daha eşittir.

Vesayet rejimi İslamı öcü, Müslümanları düşman gösterdi.

28 Şubattan sonra omzu kalabalık biri ne demişti:

Onlar yüzde doksan oy alsalar bile iktidar olamayacaklardır!

Bu kafayla bu ülkede ne demokrasi olur, ne hürriyet, ne adalet.

İngiltere’de Müslümanlar azınlıkta ama oradaki Müslümanlar Türkiye’dekilerden daha hür.

Türkiye Müslümanlarının kabahati ve kusuru yok mu? Olmaz olur mu?

Müslümanlar şifahî kültürlü, karşıtları ise daha fazla okumuş…

Müslümanlar paramparça, ötekiler ise İslam ve Müslümanlarla savaşma konusunda tam bir birlik içinde.

Gezi isyanına İslamcı bir grup katıldı ama ötekilerden Müslümanlara destek vereni yok.

 

(İkinci yazı)

On Bin Çivinin Hepsi de…

BU yapıda, on bin çivi varsa, on bini de yerinden oynamıştır. Bir teki bile sağlam, düzgün, yerinde değildir.

Alfabe ve yazı çivileri yerlerinden çıkmıştır.

Edebî ve yazılı lisan çivileri oynamıştır.

Tarih kültürü… Eğitim… Görgü ve terbiye… İç barış ve toplumsal mutabakat… Mimarlık ve şehircilik… Yapılaşma… Komşuluk münasebetleri… Her şey her şey…

Çoğunluğu oluşturan şu Müslümanları haline bakalım:

Başında ehliyetli bir İmam bulunan teşkilatlı bir Ümmet yapısına sahip değiller. Bin parçaya ayrılmışlar. Tartışmanın, çekişmenin, ihtilaf ve tefrikanın haddi hesabı yok.

İslam kültürü ve medeniyeti yitirilmiş yerine şifahî kültür (veya kültürsüzlük) almış.

Müslümanlar çoğunlukta ama nice güçlü ve etkili temel sivil kuruluş onların kontrolünde değil.

Müslümanlar çocuklarını İslam mekteplerinde okutmuyor, tağut eğitimiyle okutuyor.

Müslümanların paraları imkanları var ama kültürleri, bütün öğrencilerinin okul camiinde cemaatle beş vakit namaz kılacağı İslam mektepleri açamıyorlar.

Müslümanlar emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmıyor, yapamıyor.

Memlekete hürriyet gelmiş ama Müslümanlar İslam medreselerinin, tasavvuf tarikatlarının açılmasını bile isteyemiyor.

Yerinden oynamış çivilerin hangi birini sayayım?

***

Biraz da Atatürkçülerden bahsedelim:

Onların da bütün akıl, iz’an, mantık, adalet, insaf, sağduyu, itidal çivileri yerlerinden oynamış. M. Kemal’in ölümünden sonra uydurulmuş Kemalizm ideolojisinin tutar tarafı yok.

Bütün çivileri yerinden oynamış bu bina nasıl sağlamlaştırılacaktır?

Bugünkü düzene ve sisteme iyi diyenlerin zaten herhangi bir sıkıntıları yok.

Kötü diyenlerin ise reçeteleri, çareleri, çözümleri yok.

Çivisi çıkmış eğitim sistemi nasıl düzelir?

Hukuk sistemi nasıl düzelir?

Bu işler günlük gazete yazılarıyla düzeltilemez.

Efrâdını câmi ağyârını mâni dört başı mamur planlar programlar yapılmalı; ipe sapa gelir çok ciddî, çok şümullü, çok etkili çareler ve çözümler üretilmelidir.

Memlekette hürriyet var ya, bir festival ve karnaval havası içinde yaşıyoruz.

Mehmed Âkif’in Safahatında, 1908’de İstanbul’a gemiyle gelen Müslüman bir seyyahın ağzından yazılmış bir şiir vardır:

*

Bir de İstanbul’a geldim ki, bütün çarşı pazar

Nâ’radan çalkanıyor, öyle ya hürriyet var

*

Sanki zincirdekiler hep boşanıp zincirden,

Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!

*

Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.

Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!

*

Türlü adlarla çıkan nâmütenâhi gazete,

Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.

*

İt yetiştirmek için toprağı gayet münbit

Bularak fuhş ekiyor salma gezen bir sürü it

*

Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor,

Nesl-i hâzır bunu hürriyet-i vicdan sanıyor.

*

İslamcıların bir kısmı öyle şaşırmış ve savrulmuşlar ki, din düşmanlarının saflarına katılıp açık havada beratsız icazetsiz cuma namazı kılanları bile var.

Ehl-i Sünnete inat, imsak vaktinden bir saat sonraya kadar yiyip içenleri var.

Ya camilerdeki kadın bölümlerinin kafes ve perdelerine saldıran Don Kişot’lara ne demeli? Atatürk’ün bile yapmadığı bir devrim yapıyorlar. Cür’et mi, cinnet mi dersiniz, böylesine…

Müslüman kesimde lüks, israflı, tantanalı, debdebeli, şaşaalı, gösterişli, ilanlı reklamlı, duyduk duymadık demeyin ben umreye uçuyorum’lu, Mekke’de korkunç fiyatlara tutulan Zam Zam Tower süitli, bir eli yağda, bir eli balda, ben son umremdeyken hikayeli umre seyahatleri…

Türkiye Müslümanları birbirinden kopuk bin parçaya bölünmüş.

Benim cemaatim senin cemaatin…

Benim baronum çok büyüktür.

(Günde laakal=en az bin kere çekilecektir:) Benim cemaatim benim cemaatim benim cemaatim…

Ümmet yok.

Ümmet teşkilatı ve hiyerarşisi yok.

Başta, bütün Sünnî Müslümanların biat ve itaat edeceği bir İmam-ı Kebir yok.

Zina serbest.

(Ruh ve akıl hastalıkları uzmanı bir dostuma yirmi küsur yaşlarında bir genç tedavi için gelmiş, doktor bey şu ana kadar en az yüz karıyla yattım demiş!..)

İslama aykırı korkunç nemrudî yüksek binalar, gökdelenler yapılıyor.

Düşük (aslında düşük değil) faizli kredilere reformcular fetva verdi. Yetmiş çeşidi olan, en hafifi anasıyla zina etmek kadar günah olan riba toplumu kanser gibi sarmış.

Tv’lerdeki İslam aleyhtarı programları bir kısım Müslümanlar heyecanla seyr ediyor.

Din, iman, Şeriat, ahlak elden gitmiş, lüks iftarlar gırla gidiyor. Yiyin sevgili kardeşler yiyin.

Mısırda İslamî İhvan iktidar partisine karşı yapılan askerî küfür darbesine karşı yine İslamî Selefî partisi destek vermiş. Oh ne güzel İslam kardeşliği!

Türkiyede dinî bir cemaat İslamcı iktidara karşıymış… Din kardeşliği!

Ülkede bunca fitne fesat, nifak şikak, isyan tuğyan, fısk ve fücur, kaos ve anarşi, rezalet ve şekavet içinde birtakım dini bütün Müslümanlar mışıl mışıl uyuyor. Aman gürültü yapmayın uyanmasınlar.

Yatakta uyuyan Müslümanları anladık da, bazılarımız ayakta uyumayı nasıl beceriyor?

Ah yerinden oynamış çiviler…

Kim çakacak bu çivileri yerlerine?

(İlave: Geçen gün İstanbul metroda şu mübarek Ramazanda bir karı ile bir adam herkesin arasında soyunmuşlar. Bunlar gezici deliler mi öğrenemedim. Tahtası çatlak, çivileri sökük oldukları muhakkak…)

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi