Ayıptır Günahtır Zulümdür Yapmayın Lütfen
Bana bir mail geldi. Hemşerim diyor ki: “Sayın hocam, aşağıdaki mesajı Belediye’ye de gönderdim, lütfen bu konuya değinir misiniz? Saygılarımla.”
Gönderdiğini okudum. Şöyle diyordu: “Sayın yetkililer, Belediyemizin birçok hizmetinden büyük memnuniyet duyuyor ve belediyemizi takdir ediyoruz. Lakin, mübarek Ramazan ayının başladığı günden beri Maraş kalesinden evimizin içine kadar giren çalgı sesinden dolayı büyük rahatsızlık içindeyiz. Belediyemiz iyi niyetle, bir hizmet olarak bu Ramazan eğlencelerini düzenliyor, katılımcıları eğlendiriyor fakat evi kaleye yakın olan bizler, gece 12’ye kadar süren yüksek çalgı sesinden dolayı doğru düzgün namazımızı kılamıyor, uyumak istesek uyuyamıyoruz, hastası ve ölüsü olanlar muzdarip oluyor, bu etkinlikler bizim için işkenceye dönüşüyor.
Açık havada yapılan ve gürültüsü her yere yayılarak bizleri rahatsız eden bu Ramazan etkinlikleri boyunca, huzur içinde bir Ramazan geçirmek için, hoparlörlerin sesinin çok açılmayıp diğer insanların da düşünülerek rahatsız edilmemesini kıymetli belediyemizden istirham ediyorum. Lütfen bizi bu işkenceden kurtarın. Saygılarımla.”
Okudum ve haklı buldum vatandaşı. Zaten biz de bunu kendi aramızda konuşuyor ve tepkimizi gösterelim diyorduk. Ama yoğun gündem bu konuda bir yazı yazmamızı bize unutturmuştu. Zira biz bu gürültüyü ancak basından duyuyor, bizzat rahatsız olmuyorduk. Fakat dinimizde “iyiliği emretme, kötülükten sakındırma” diye temel bir ilkemiz vardır. Bize dokunmasa da yılan yaşamamalıdır. Müslümanların sıkıntısı bizim de sıkıntımız olmalıdır. Kaldı ki, vergilerimiz ile bu türlü çirkinliklerin, münkeratın yapılması, bizi doğrudan ilgilendirir.
Tam da bu sırada sanırım aynı mesajdır, http://www.cemalnar.com sitemizin soru cevap kısmına gelmiştir. Artık erteleyemezdik. Tavrımızı yazmalı, bu suçun, ayıbın, vebalin, azabın, işkencenin ve huzur ve ibadete kasteden cinayetin reddini talep etmeliydik.
Belediye çok büyük yanlış yapmakta, din açısından günah işlemekte, gürültü ve ses kirliliği bakımından çevre cinayeti işlemekte, bu arada açıkça ifade ediyorum, yasalara göre de suç işlemektedir. Bir düğün salonu çalıştıran aynı işlemi yapsa, hemen gider adamın iş yerini "açık havada yüksek sesle halkı rahatsız etmekten" mühürlerler. Doğrusu emniyet başta olmak üzere resmi yetkililerin buna müdahale etmemesini de şaşkınlıkla karşılıyor, bunu bir “görev ihmali” olarak değerlendiriyoruz.
Daha önceki yıllarda da bu işler olurdu ama şehrin dışında Atatürk parkında yapılır, gürültü patırtıdan şahrin haberi olmazdı. İsteyen gider, aziz mübarek günde eğlenir, kurtlarını dökerdi. Ama şimdi bu şehrin göbeğinde, kalede yapılıyor güçlü hopölerle. Hem de saat 22. 00 de. Maraş’ta bugünlerde yatsı ezanları 21.30 civarında okunuyor. Yani bu gürültülü müzik sesleri tam da millet teravih namazını kılıyorken oluyor. Kale etrafında başta ulu cami olmak üzere bir sürü cami var. Müzikle teravih komünist ülkelerde olsa Müslümanlar “ne oluyor? Kimler bu ibadet katilleri?” diye ayağa kalkar, protesto eder. Biz ise ancak şikayet ediyor, yada cevap bile verilmeyen dilekçeler yazıyoruz. Ne hale gelmişiz?
Bu işi kim düşünür, kim planlar ve yapar, bundan ne çıkarı vardır, bilemiyorum. Belediyenin bu işlerle yetkilileri de Müslüman evladıdırlar. Müslümanlara bu işkenceyi niye yaparlar anlamıyorum. Bu aziz mübarek günlerde Allah Teala’nın bu şarkı türküden memnun olup kendilerine sevap vereceğini mi zannediyorlar acaba? Bu kadar yüksek sesle Kur'an okutsalar, ilahi söyletseler, biz bu “gürültü ve eziyete” yine karşı çıkarız.
Kaldı ki Muhafazakar bir partinin iktidarında bu çirkin işler ne felaket ve fecaattir? Millet camide, evinde, caddede rahatsız oluyor. Kardeşim, çok meraklısı ve isteyeni varsa, ver kapalı bir salonunu onlara, sabaha kadar çalsın oynasınlar, amel defterlerinize ve babalarınızın mezarlarına sevap yollasınlar.
Sonra bu şarkıcı türkücüler az paraya gelmezler. Bunun masrafı nerden çıkıyor? Benim vergim, delik deşik yollar varken, fakir fukara varken, mazlum muhacirler varken, gazino faaliyetlerine mi gitmeli? Haram olsun!
Bu işi planlayan, organize eden, onaylayan ve icrasını sağlayan herkesi Allah'tan korkarak vaz geçmeye davet ediyorum. Şu aziz mübarek Ramazana ihanet etmesinler. Kendileri de müslüman evlatlarıdır. Yazıktır, günahtır, vebaldir, zulümdür, cinayettir. Müslüman Müslümana yapmaz bunu şu aziz mübarek günlerde!
Ben hayret ediyorum, bunların arasında aklı başında, doğruya irşat edecek birisi yok mudur Allah aşkına? Var da dinlenmiyorlar mı? Bu nasıl halka değer vermektir? Bu nasıl halk iradesine saygı göstermektir? Bu nasıl muhafazakarlıktır? Bu nasıl çevreciliktir? Seçimler yaklaşırken seçmenleri inciten, iten, uzaklaştıran, belediyeden ve partisinden soğutan bu yanlışı kim niçin yaptırmaktadır?
Ancak şunu da söylemesem, kendime saygımı yitiririm: Bu işlerin sorumlusu, benim de sevgili arkadaşım olan belediye başkanıdır. Bana hiç kızmasın, gücenmesin. Çünkü “Tüm halkımız davetlidir” diyerek program listesine adını koymuş, yükü yüklenmiştir. İşte o davetiyenin internet adresi: http://www.kahramanmaras.bel.tr/images/stories/2013ramazan/856703_492641974147392_480553296_o.jpg
Yeri gelmişken bir şikayetimi daha arz ediyorum; kardeşim Ramazanda davul çaldırmak ne farz, ne vacip, ne sünnettir. Eskiden sahura kalkmak için yapıldığından mübah olurmuş. Şimdi herkesin saati var, cep telefonunda alarmı var, dileyen kalkar. Be ne felakettir yahu, saat 01. 30 da bizim mahallenin davulu ortalığı velveleye veriyor. Daha sahura iki saat var. Zaten geceler kısa, uykumuzu alamıyoruz. Dehşetle uyanıyoruz, sinirden bir daha da uyuyamıyoruz. Ey belediyeler, bu gürültüye, bu çevre felaketine bir son verin artık! Nedir bu davul adeti her sene ibadet gibi icra ettirirsiniz?! Hangi çağda yaşıyoruz kardeşim! İnsanları dinden, oruçtan niye soğutuyoruz?
Velhasıl Belediyeler bu münker işlere, bu çirkin zulme, yasalara aykırı açık alandaki bu kaba gürültüye derhal bir son vermeli ve ibadetlerini ifsat ettiği, istirahatlerini bozduğu, uykularını kaçırttığı halktan özür dilemelidir.
Biz kendilerini seviyor ve iyiliklerini istiyoruz. Dost olduğumuz için doğruyu söylüyoruz. Bir hoca olarak da dünya ve ahiret menfaatlerini korumaya çalışıyoruz. Bizim kıymetimizi bilsin, teşekkür etsinler. Ama sakın, doğru söyledik diye köyümüzden kovmaya kalkmasınlar!
Bu soruna tüy dikmek olur!