Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Otuz yıldır kullanılmayan yemek tabaklar

Otuz yıldır kullanılmayan yemek tabaklar

İstanbul gibi büyük şehirlerin şafak işçileri, varlıklı ailelerin; “evde pislik yapmasın” diye çöpe attığı kâğıtları, “ekmek parası” için toplayan yurttaşlarımızdır.

Onların mesaiye başladığı saatlerde iki tür insan sokaklardadır. Birincisi sabah namazı için camiye gidenler, ikincisi meyhaneden dönenler.
Sokakların sessizliğine ve kuşların mahmurluğuna, bu kâğıt ve diğer geri dönüşüme gidebilecek malzemeleri toplayanlar katkı sağlar.
İnsanların hareketlendiği ve trafiğin yoğunlaşmaya başladığı saatlerde, şafak işçileri kâğıt depolarına malzemelerini boşaltarak nerede yaşıyor ve kalıyorlarsa oraya dönerler.
İşte bu görünmez emekçilerden birisi de Faik ustadır. Faik usta üç çocuğu bir karısıyla, 15 milyonluk İstanbul’da sessiz, sedasız hayatını idame etmektedir.
…………………..
Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan kâğıdını toplamakta ve eline geçen üç kuruşla da ekmeğini almakta iken hastalanır ve bir daha şafak işçiliği yapamaz.
Böbrekleri iflas etmiştir, eşinin çalışacak durumu yoktur, çocuklar küçüktür ve en büyük oğlu okumak istemektedir.
Okumak isteyen büyük oğlu ortaokula kadar eğitimini yarım yamalak sürdürür ve sonunda takati tükendiği için okulu bırakır ama babasının işini de yapamaz.
Evleri kiradır. Bir müddet komşular yardımcı olur ama bu yardım daha fazla sürmez komşular da yardımı bırakır. Fakat Faik ustanın bir inancı vardır.
“Müslüman umutsuz olamaz” der durur. Oysa umutlar tükenmiştir. Ne gelen ne giden ne de “burada kim yaşıyor” diyen bir ses ve soluk yoktur.
………………
Bir gün yarısı kırık kapıları gıcırtıyla açılır. Faik usta haklıdır. Umutsuz olmamak lazımdır, kapıdan üç delikanlı girer içeri, selam verir ve otururlar.
Bu yiğitler, Genç Tebessüm Derneği’nin yöneticileridir. Faik ustanın halinden haberdar olmuşlar ve yardım götürmüşlerdir.
İlk etapta yiyecek ve giyecek yardımında bulunurlar. Fakat ev kiralarını ödemek için derneğin mali gücü yoktur.
İmdada Deniz Feneri yetişir. Deniz Feneri, ev kirasını üstlenir, Faik ustanın aylık yiyecek ihtiyacını da Genç Tebessüm Derneği karşılar.
…………………
Geçtiğimiz gün Genç Tebessüm Derneği yöneticileri yemeklerini ellerine alarak Faik ustanın kaldığı viraneye iftara giderler.
Adamcağız şaşırır. Ellerinde yemeklerle birkaç genç adam kapılarını çalmıştır. Yıllardan beri bu kapıdan böyle kimse girmemiştir. Gözyaşlarını içine akıtır.
Faik ustanın eşi ise daha şaşkındır. 30 yıl önce evlenirken düğün hediyesi olarak gelen yemek tabaklarını çıkarıp yere koyar ve ardından şöyle der:
-“Bu tabaklar 30 yıldır bir köşede duruyordu ve hiç kullanmadım, çünkü hiç ihtiyaç olmadı. Bugün ihtiyaç oldu.”
Faik usta ise iftardan sonra gençlerin kulağına eğilip şunu söyler:
-“Yıllardır evimize ilk defa misafir geldi, Allah sizden razı olsun.”
Bende de söz bitti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüseyin Öztürk Arşivi