İngiltere kraliyet ailesinin en küçük üyesi, 23 Temmuz günü, St. Mary Hastanesi'nin merdivenlerinde dünyaya gösterildi. İngilizlerin sevinç çığlıkları eşliğinde tabi...Bebeğin babası ise  bundan tam otuz bir yıl önce, oğlunun doğum gününden bir önceki gün doğdu.

Bebeği kucağında tutan annenin üzerinde, son derece sade bir elbise; babanın ise gömlek kolları kıvrılmış; sıradan bir İngiliz gibi. Karşıdan bakınca halkdan birileri zannedilebilirler. Gerçi, gelin, halkdan birisi.

Bebeğin dedesi ve babaannesi olan Charles-Diana ikilisinin, 1981'deki meşhur evlilik törenini,  bütün dünya naklen izlemişti. İngilizler için mühim olan bu evlilik, bizi neden bu kadar ilgilendiriyordu? Bunun net bir cevabı yok. Televizyon ve sinema sayesinde,  artık akraba gibi olduğumuz  insanların kraliyet düğünleri de  sanki bizimmiş gibi algılanıyordu.

Fakat, Charles ve Diana, kısa süren bir mutlulukdan sonra ayrılmış ve hepimizi üzmüştü. Üstelik her ikisi de gayr-i meşru ilişkiler yaşamıştı.

Gelinlerle ve bebeklerle imajını korumaya çalışan kraliyet ailesi, yakın dönemde çekilen ve oskar ödülü alan bir filmle de 1940'lardaki imajını düzeltmeye çalıştı. Filmin adı Zoraki Kral; diğer adıyla Kekeme Kral. Sanatsal açıdan başarılı olan filmi seyredince bu kadar oskar verilecek ne var diye düşünmemek mümkün değil.  Cevabı belli. Kraliyet ailesine, sadakat tazelemek için yapılmış bir film.

Film, 6. George'un kekemelik sorununu yenerek, 2. Dünya Savaşı'nda halka cesaret veren bir konuşma yapmasını konu almış. Görünen konu bu. Arka plana bakınca başrolde, 8. Edward var. Yani, şimdiki kraliçenin amcası, 6. George'un abisi. ABD'li  W. Simpson için tahtı bırakan ve bilahare, Naziler ile bazı münasebetlerde bulunan 8. Edward, saltanatı esnasında 1936'da, Türkiye'ye de gelmişti. Yeri gelmişken bir parantez açarak, İngiltere kraliçesi Türkiye'ye gelince  "Haçlı ruhu Atatürk'ün mekanına girdi" diye feryad eden ulusalcıların, 1936'daki  bu ziyaretten haberleri var mı diye sormak istiyorum.

Dikkatinizi  8. Edward'ın Nazilerle irtibata geçmesine çekmek istiyorum. İngiltere, Almanya ile savaştığına göre bu durum direk vatana ihanet sınıfına girer. Oysa filmde, böyle bir şey yok. Hatta 8. Edward, aşkına yenik düşen ve anlaşılması gereken, sadık bir hanedan üyesi gibi gösterilmeye çalışılmış. Netice  olarak film, dünyayı sömüren bir ülkenin sorumsuz, kuralsız yaşayan hanedanına sadakat tazeliyor. Ne diyelim, tebrik etmek lazım. Osmanlı hanedanı deyince suratını asanlar, bu filmi seyredince tebessüm ediyorsa elin oğlunu, gerçekten tebrik etmek lazım.

Her türlü rezilliklerine rağmen kendi hanedanlarına, adeta tapan İngilizler'in,  Müslüman Türk hanedanlarına olan düşmanlığını bir başka yazıda anlatmak niyetiyle, Zoraki Kral filmini, bir de bu gözle değerlendirmenizi tavsiye ediyorum.