Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Âcilen Perhiz Yapın Hocam!

Âcilen Perhiz Yapın Hocam!

Bir deli, kuyuya bir taş attı; kırk akıllı çıkaramıyor. Aslında deli biziz; akıllı o. Tıpkı, Aysun Kayacı gibi. Vaktiyle bir manken, 23 Nisan’ın ne olduğunu bilemedi. Daha sonra, “Bilirsem haber olamam.” dedi. Aysun Kayacı da çoban ve oy meselesi ile bir hayli reyting yaptı.

Celâl Şengör, tutsa jeoloji ile ilgili röportaj verse kaç kişi okur? Adam “Dışkı yedirme işkence değil.” dedi. Türkiye onu konuşuyor. Maalesef, bir mankenle bir bilim adamı arasında keyfiyet farkı yok. 

İstediğin kadar bilim adamı ol. Demek ki medyatik olmanın, dayanılmaz bir hafifliği var. 

Ben, röportajın, “Dışkı işkence değildir.” kısmına takılmadım. Şengör, bunun işkence olduğunu bal gibi biliyor. Ama, bilirse reklam olmazdı.  

Röportajda, ilgimi çeken yerler başka. 

Celâl Şengör, kendisini elitlerin tepesinde görüyor. Türkiye’de elitlerin yok edildiğinden çok endişeli. Esas anlatmak istediği, inlediği, ofladığı mesele, bu işte. Elitlerin, yer değiştirmesi. Kaymak yiyenlerin hükmü bitiyor. Onların bahtı, doğuştandı. Babalarının soyadı, bahtlarını da tahtlarını da yapıyordu. Şengör, İngiltere’de sırf elitlerin çocuklarının gittiği okullar olduğunu söylüyor. Bizde de öyle değil miydi eskiden? Anadolu çocukları, bazı okulların adını duymazdı bile. 

Şengör, elitlerin yok olmasından o kadar paniklemiş ki daha bilim hayatının başında olan 25 yaşındaki oğlunu, Târihin Arka Odası’na Orta Asya genetik uzmanı olarak çıkartma telâşına bile kapıldı. Memlekette târihçiler, dilciler bitmiş; Celâl Şengör’ün oğlunun gezi hâtırâları kalmış, Orhun Yazıtları’nı anlatacak. Zavallı çocuk! Vaktin erken olduğunun farkında. Ağzından çok, elleri oynadı. Lüzûmlu lüzûmsuz gülüp durdu. Ama, sorun değil. O, bir elitin oğlu. Dükkân onun.

Oğlunun elinden tutup ekrana çıkaran Şengör, jeologların ekran merakından ise bir hayli şikâyetçi.

Röportajında, Kenan Evren’e güzelleme yaparken, ”Çünkü ben, 12 Eylül sürecini yaşadım.” diyor. Nerde? Ne zaman? Robert Kolej’den sonra, Avrupa ve Amerika’da tahsile devam etmiş. Türkiye’ye 1981’de gelmiş. 12 Eylül sürecini yurt dışında geçirip “yaşadım” demek, ayıptır ayıp. Gel de bu adamın bilim adamlığına güven. Deprem tahminleri de böyleyse yandık.

En fenâsı, târihle ilgili uydurduğu şeyler. Buyurun okuyun: 

“Birincisi; Fâtih’in çok radikal fikirleri var. Yâni “Ben Roma İmparatoru’yum” diyor. “Roma İmparatoru’yum” demek, Roma’nın mîrâsına sâhip çıkmak demek. Öyle bir niyeti de var. Elâlemin ortasında, fetihten sonraki ilk toplantıda, Akşemseddin diyor ki ‘Fetih günü beyaz çarşaflı evliyâlar yardım etti askerimize.’ Fâtih dönüyor; ‘Öyle bir şey olmadı.’ diyor. ‘Bu şehri benim kılıcım aldı.’ diyor. Dine ilk tokattır bu. Ondan sonra kendi oğluna “Ben bu Muhammed’in dediklerine inanmıyorum” diyor. Bayezid’de şafak atıyor.”

Bunları okuyunca, aklıma, Keçecizâde İzzet Molla geldi. Kendisine şiir gönderen birisi için sürekli “Perhiz yapsın.” tavsiyesinde bulunmuş. Şiirleri getiren hizmetçi, “Efendim, söylediğinizden beri perhiz yapıyor.” deyince, “O zaman, bu b…kları nereden çıkarıyor?” diye kızmış. Şengör, âcilen perhize başlamalı.  

Bu muhabbeti, ömründe bakkaldan ekmek almayan, otobüse binmeyen, halkın arasına karışmayan hocanın “Elitizm, elden gidiyor.” paniğine uyan bir fıkra ile bitireyim.

Bir işçi, ağanın yanına gidip rüyâsını anlatmış. “Ağam! İkimiz uçakta gidiyorduk.” Ağa şöyle bir bakmış: “Senin uçakta ne işin var?”

Rüyâ işte ağam. Sonra uçak düştü. Ben, pislik çukuruna düştüm. Sen, bal çukuruna ağam.

Ağa, “Herhalde” demiş. “Herkes, kendi çukuruna.”

“Yalnız ağam, rüyâ, böyle bitmedi. Sonra, birbirimizi yalayarak temizledik.”

“Fıkra” deyip geçmeyin. Ballı kaymaklı yerler, el değiştiriyor. Kimi bal yalıyor kimi pislik.

Celâl Şengör için mesele yok. “Bal gibi yerim.” demiş, zâten.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerime Yıldız Arşivi