Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Can Dündar'dan "Ağustos'ta Rapsodi"

Can Dündar'dan "Ağustos'ta Rapsodi"

Yok yok,  Akira Kurosawa'nın filmini anlatmayacağım. Fakat bu kadar mı denk gelir?   Filme konu olan atom bombası, 8 Ağustos'ta atılmıştı. Anlatacağım  bomba da 8 Ağustos'ta patladığı için  çağrışım yaptı.

Birgün gazetesini bilmem. Nasıl bir okuyucu kitlesi olduğuna dair bir fikrim yok. Fakat bildiğim bir şey varsa o da bir gazetenin okurları, bu kadar aptal ya da balık hafızalı yerine konamaz. Bu iddiamın sebebi, Can Dündar'ın adı geçen gazetede yazmaya başlaması.

Bu delikanlı(!) ya ruh hastası ya  çok kötü bir oyuncu ya da iflahsız bir santimantal. Hık demiş servet-i fünuncuların burnundan düşmüş. Gezi Parkı macerasını "Bir Delikanlının Gezi Parkı Sergüzeşti" yazımda anlatmıştım.

Bahar yalancı, delikanlı çakma olunca park macerası tam bir rezaletle sonuçlandı.

Dündar, derhal tatile çıktı. Ne de olsa devrim yorgunuydu. Ancak, hevesi kursağında kalmış olmalı ki birkaç hafta sonra, 5 Haziran'da Tahrir Meydanı'nda ortaya çıktı. Darbe taraftarları ile gayet mutlu bir fotoğraf eşliğinde, darbe güzellemesi yaptı.

Ertesi gün, yanlış(!) meydanda olduğunu anlayınca diğer meydana geçti. Fotoğraftaki Can Dündar gülmüyordu. Belli ki bir hayal kırıklığı vardı. Sonrasında ise İhvan taraftarlığına soyundu. Hatta, Tayyib Erdoğan'a yalakalık bile yaptı.

Eh bu kadar çuvallamayı hangi gazete kaldırır ki. "Buraya kadar delikanlı. Bu kadar gezizekalılık olmaz" dediler. Kendi ifadesi ile okuyucular ile vedalaşamadı bile.
Malum reklam dünyasındayız. İyisi kötüsü olmaz. Birgün gazetesinin izne çıkan bir yazarı, yerini delikanlıya bıraktı. Sanki, köşe değil devremülk. Yahut temizlik şirketi gibi. İzne çıkanın yerine joker elemanı çağır.  

Darbe hususunda, sicili bu kadar yıpranan bir gazeteciye, direk bir köşe vermek yerine, salya sümük bir senaryo daha iyi şüphesiz. Gazeteci çöplüğü eleştirisine karşı da iyi bir tedbir üstelik. Okuyucuya, bunu, "basın tarihinde bir ilk" şeklinde duygu sömürüsü ile sundular. Ne de olsa  çöpü patlayıp halkı üzerine yağan ilk devlet olma özelliğimiz  bile var.

Gezi mağduru(!) gazetecinin ilk yazısı, tam bir "Ağustos'ta Rapsodi". Hatta, rapsodi ötesi.

Sömüre sömüre tükettiği 68 nostaljisinin, artık kimseyi kesmediğini kendisi de anlamış olmalı ki Polonya'nın devrimcilerinden rol tırtıklama cüreti gösterdi.  

Sayılardan, kelimelerden, aptal bir romantizm çıkarma ustası olan Can Dündar,  Gdansk işçilerinin 1980'deki "dayanışma"sını kopyeleyip, 68'liler masalı ile büyümüş 78'lilere yapıştırdı. Üstüne bir de "Hanginiz Kara Murat?" sosu. Az biraz da Gezi Parkı'ndaki ağaçların tozundan/tuzundan serpti.  

Göstere göstere "Ben ortada kalmam." demek olmaz. "Arkadaş böyle bir dayanışma örneği gösterdi. Yazmazsam ayıp olur." nezaketi(!) ile  "merhaba" dedi. Bakalım köşenin sahibi izinden dönünce ne olacak? Bence ya izinden dönmeyecek ya da gazete yönetimi, böyle bir dayanışma karşısında insani(!) bir çözüm üretecek.

Peki bu dayanışma kandırmacasını yutan okuyucu var mıdır? Buna bir hatıram ile açıklık getireyim. 15 Haziran sonrası, bir toplantıda, "Bu nasıl alçakça bir provokasyon?" diye Can Dündar'ın, o gece Halk-tv'ye bağlanıp söylediklerini anlattım.  Ulusalcı bir hanım, "Ben seyrettim, öyle bir şey olmadı." dedi. Videonun internette olduğunu söyleyince bir arkadaş derhal buldu. Benim anlattığımın aynısı. İtiraz eden kişi özür diledi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Benim gibi satılmış(!) bir ak partiliye öfkesi biraz daha arttı,  o kadar.

Yani, yalanı satan da alan da memnun.  

Can Dündar, kendisine saygısını yitirmiş bir gazeteci. Böyle birisi, okuyucuya zaten saygı duymaz.  Bu "köşe kapmaca" oyunu ile Asiye'nin kurtulması mümkün mü değil mi zamanla göreceğiz.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Malum medyanın, ne olursa olsun, "deli bizim deli" diyerek büyüklük göstermesi, takdir edilecek bir durum. Allah razı olsun, adamlar, zaman zaman  bizim mahallenin deli dolu  GENÇ'lerine bile sahip çıkıyor. Kendilerininkini, elbette mağdur etmeyecekler.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi