Şort üzerine yalanlar
Bazen bazı yazarlar, yazacakları konuya karar verdikten sonra gerçek hayattan bir referansla süsleme-soslama ihtiyacı hissederler.. Kendilerince gerçeğe uygun bir sos katarlarsa yazılarının daha inandırıcı olduğunu zannederler.. Oysa ne gerek var ki?.. Teorik yazılar da eğer hakikaten yaşamsal gerçeğe işaret ediyorsa amacına ulaşır.. Misal Meral Tamer’in şort yazısı.. Yazı uydurma bir hikayeyle başlıyor..
“…Karşıdan gelen ve sabah koşusuna çıktığı her halinden belli olan kır saçlı şortlu bir bey, bizi görünce yavaşlayıp, ‘Levent Camii ne tarafta?’ diye sordu. Biz yolu gösterince de bayramımızı kutlayıp cami yönünde koşmaya devam etti… Anlaşılan bayram namazına yetişmek istiyordu. Nitekim 10 dakika sonra ezan okundu...” Meral Tamer, bu hikayenin uydurma olduğunu nasıl anladığımı asla bilemeyecek.. Çünkü o bunu uydururken, bayram namazı öncesinde de, tıpkı vakit namazlarında olduğu gibi ezan okunduğunu sanıyordu.. Özür dilerim Meral Hanım ama, öyle değil..
ŞORT MESELESİ NİYE YAZILDI?
Gelelim artık yazının “şort” kısmına.. Yani kendince önemli yerine.. Böyle bir yazı, Akit’te çıksaydı önünde durup ayakta alkışlardım.. Mesela Hasan Karakaya yazsaydı; “her gittiğim yerde şortlu kadın görüyorum, ne bu kardeşim?” diye sorsaydı, okur geçerdim.. Fazla üzerinde bile durmazdım. Ama Milliyet’te, ama Meral Tamer yazdığına göre var bu işin içinde bir şey deme gereği duyuyorum.. İşin içinde ne olabilir peki?
1) Gezi sırasında gördüğümüz çeşitli organizasyonlara yenisini eklemek için medyadan çıkış startı olabilir..
2) Yeni bir şortlu kızlar - başörtülü kızlar karşılaştırmasıyla hedeflenen kavga çıkarılıp, kenardan izleme keyfi olabilir
3) Her yerin bir kıyafeti var lafını bir kez daha söyletip, “biz nasıl camiye şortla giremiyorsak, siz de devlet dairesine başörtüsüyle girmeyin” kampanyasının propaganda ayağı olabilir..
İşin içinde ne olamaz peki?
1) iyi niyet
2) samimiyet
3) kadın hak ve hürriyetini önceleme
Neden bu kadar emin olduğumu soracak olursanız onu da arz edeyim.. Zira Meral Tamer benim baktığım yerden gördüğüm kadarıyla sabıkalıdır.. Siz nasıl değerlendirirsiniz bilemem.. Hatırlayın, kadınlar meclise girsin diye bıyıklı bir fotoğraf çektirmişti. Geniş katılımlı garip, abuk-subuk bir kampanya.. Neyse bu bıyıklı fotoğrafı ve TBMM’de kadın olması gerektiğini savunan yazıları, akla asıl mağduriyeti getirince, Meral Hanım şöyle bir reaksiyon vermişti; “... Bıyık takan bir kadın olarak türbanlı hemcinslerimin TBMM’ye girmelerine destek için neden başörtüsüyle fotoğraf çektirmeyi reddettiğimi ille de öğrenmek istiyorlar. İnatçı da değilimdir, ama bu konuda ısrarla görüş belirtmiyorum ve belirtmemekte de kararlıyım... Türban konusunun her fırsatta temcit pilavı gibi önümüze konmasından artık bıktım...” (Milliyet - 4 Nisan 2007).. Yani bir mağduriyetin, çözülene kadar gündemde tutulması doğru değil Meral Hanım’a göre.. “Bir kere söyledin geç” değil mi? Ne ayıp, her fırsatta bu meseleyi gündeme taşıyorsun.. Neyse hayata genel bakış açısı böyle olan birinin, şort konusundaki sözlerini masum görmemi kimse beklemesin benden.. Kalın sağlıcakla
Not: Anneciğimi hastaneye kaldırdığımda “kan lazım” demişlerdi. Ben de dostlarımla bunu paylaştım.. Allah razı olsun kan ihtiyacını karşılamak için yanımda oldunuz.. Ameliyat ne yazık ki kötü geçti. Annem yoğun bakımda. Şimdi sizden bir de dua istiyorum.