Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

R4bia’ya nusret ver yâ Rab!

R4bia’ya nusret ver yâ Rab!

2010 yılının 17 Aralık tarihinde Muhammed Buazizi isminde bir seyyar satıcının kendini ateşe vererek başlattığı ‘inkılâp ateşi’ büyüyerek yanmaya devam ediyor. Kürenin ve bölgenin güçleri bu ateşi kontrol altına almaya, mecrasını değiştirmeye hatta bölge insanının bilhassa Arapların on yıllardır biriken haklı öfkesini bu ateşin dumanında boğmaya çalıştılar, el an da bu şerli ve kirli faaliyetlerine devam ediyorlar.

Bir yazarın ‘tsunami’den mülhem ‘Tnusami’ dediği bu ‘uyanış dalgası’ Suriye’de büyük ve çetin bir duvarı aşmaya çalışırken 3 Temmuz’da bölgenin ve Arap dünyasının lider ülkesi Mısır’da çok ittifaklı kanlı bir darbe gerçekleşti. Bu darbe, tüm sonuçlarıyla, üç yıl önce başlayan ‘uyanış’ın derinleşmesine ve küreselleşmesine sebep oluyor. Suriye’deki rejime muhalif mücadele İslam Dünyasında boyutları çok büyük bir inkılâba sevk ettiği gibi, Mısırlıların ve İslam Dünyasının 3 Temmuz darbesine karşı aldığı tavır da ikinci fikri ve siyasi bir inkılâba zorluyor.

Tüm bu gelişmeler İslam Dünyasını parlak bir istikbal ve hakiki istiklal için düşünmeye ve harekete geçmeye davet ediyor. Başta ‘İslam Birliği’ olmak üzere tahakkuku için gayret edilen ideallerin korunması ve bu uğurda gerekli mekanizmaların kurulması, insan kaynağının yetiştirilmesi bugünün tabanda üzerinde durulması gereken önemli mevzuları.

UZUN SOLUKLU MÜCADELE
İslam Dünyası’nın yeni bir döneme girdiğine şüphe yok. Bu yeni dönemde Müslümanlara yönelik taarruzlara mukabil ani savunma ve cevaplar kadar uzun soluklu planlama ve faaliyetler de çok önemli. Bugün her zamankinden daha çok hem ümitvar olma hem de tedbirli ve müteyakkız davranma zarureti var.

Kimi zaman rahlede, kimiz zaman rıhlede; bazen meydanda her zaman mescidde ve medresede; gerektiğinde cephede, icap ettiğinde siperde ama sabır ve sebatla, feraset ve basiretle gidilecek bir sefer bu. Zaferle değil seferle mükellef olduğunu bilen, ücrete değil hizmete ve külfete talip olanlar için değişen bir şey yok aslında. Sadece dönemin hayatiyetinden kaynaklanan bir hassasiyet var.

DUA VAKTİ
Dua en tesirli silahımız, en geçer akçemiz. Her şeyin dizgini yanında, her şeyin anahtarı elinde olan Rabbimiz’e halimizi, ihtiyaçlarımızı arzetmek ve düşmanlarımıza karşı O’nun Kudret’ine dayanmak en birinci vazifemiz.

Bu hassas süreçte, ızdırar lisanıyla, ihtiyac-ı fıtri lisanıyla ve istidat lisanıyla nefsimize, neslimize, aslımıza, asrımıza ve bilhassa İslam Dünyasına duamızı artırmalıyız: Hem kavli hem fiili duamızı…
Bunu bir temenni gibi görürsek körüz demektir.

Bunu bir tercih zannedersek hayatımızın hatasını yapmışız demektir.
Bu ne bir temenni ne bir tercih, bu hepimizin üzerine muzaaf farz bir vazife.
‘Bu’ derken kastettiğim açık: Her türü ve şekliyle dua etmek.
Bazen bu sabahlara kadar zikretmek, secdede gözyaşı dökmektir.

Bazen bu hatimler yapmaktır.
Bazen bu ‘adam’ yetiştirmektir.
Bazen bu ‘ilim’ tahsil etmektir.
Bazen bu ‘hizmet’e talip olmaktır.
Bazen bu ‘infak’ etmektir.
Bazen bu zalime hakkı haykırmaktır.
Bazen bu koşmak, konuşmak; bazen de susmaktır.
Bazen candan, canandan geçebilmektir.
Ama her hal ve şartta devam eden ‘Allah Rızası’nı yegâne gaye bilen bir dua halidir bu.

VİTES BÜYÜTMEK, FABRİKANIN ÇARKLARI GİBİ ÇALIŞMAK
Yüksek ideallere ulaşmak için çok güçlü adamlar yetiştirmek, devasa müesseseler kurmak da yetmez her zaman.

İttifak, tesanüd ve hakiki meşveret güçlü adamların ve devasa kurumların muhtaç olduğu en devasa ve hayati unsurlardır.

Bilhassa bu zamanda; ihtisaslaşmanın, cemaatleşmenin, koordinasyonun her şeyin önünde ve üstünde olduğu bir devirde küçük hesaplarla, dünyevi ve kısır çekişmelerle hiçbir mevzi kazanılamaz, hiçbir başarı elde edilemez.

Son hadiselerin geliştirdiği ve beslediği en mühim netice de bu zaten: Ümmet şuuru.
Bu şuur olmadan ne ittihad-ı İslam tesis edilebilir, ne de İslam Dünyası’na faydalı kişi ve kurumlar yetiştirilebilir.

Âlemlerin Rabbi, elbette ne eylerse güzel eyler.
İslam Dünyası’ndaki hadiseleri hikmet nazarıyla okuyup Rabbimizin rızasına uygun adımlar atmak niyazıyla Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi