AK Parti, Saadet, BBP… Akıl kullanmak için vardır!
Ankara’nın Sıhhiye Meydanı’ndaki muhteşem katılımlı “darbe ve katliamları tel’in” mitinginde “tanıdık” simalara göz gezdirdim.
Kimi AK Parti’de, kimi Saadet Partisi’nde ve BBP’de siyaset yapıyor.
Katılımcılar arasında bir anket gerçekleştirilse, yüzde 90’ı bu üç parti alır.
Memlekette “saf”lar iyice ayrışmış durumda.
Bir tarafta “Statükonun üç atlısı” var.
Bir tarafın “Türkçülüğü” diğer tarafın ise “Kürtçülüğü”, “Laikçiliği” kullanması durumu değiştirmez; bu üç parti de “statüko”yu temsil ediyor.
*
“Mini Anayasa Referandumu”nda gördük; 3’ü “ortak” hareket etti.
Darbecilerin yargılanmasına, yargının siyasallaşmaktan kurtarılmasına el ele, omuz omuza karşı çıktı.
Öte yandan…
Mini referandumda darbecilerin yargılanmasına, hak ve özgürlük alanının genişletilmesine, yargının siyasallaşmaktan kurtarılmasına destek veren üç “temel” parti vardı:
AK Parti, Saadet Partisi ve BBP.
Bunların “bir ölçüde” ortak hareket etmeleri, yüzde 58’i getirdi.
*
Saadet Partisi ve BBP yetkilileri, yeri geldiğinde AK Parti hükümetine ağır eleştirilerde bulunuyor.
Bununla birlikte, yeri geldiğinde bazı icraatlarına “destek” vermekten de geri durmuyor.
*
Birçok Saadet Partili ve BBP’li dostumun, AK Parti’nin önde gelenleri ile gayet samimi münasebetler içinde olduklarını biliyorum.
AK Parti yetkilileri, bu iki partideki kardeşlerimizin hukuka uygun taleplerini karşılamaktan imtina etmiyor.
Öte yandan, AK Parti de iktidarının kritik aşamalarında bu iki partiden destek gördüğünü atlamamak gerek..
SP ve BBP, 367 krizini üretenlere karşı çıktı, 27 Nisan muhtırasına cephe aldı, mini anayasa referandumunda tereddütsüz “evet” dedi, vesaire…
Mısır ve Suriye’deki Firavun katliamlarına tepkide de, bu üç partinin başı çektiğini görüyoruz.
Saadet ve BBP bir yandan hükümetin özellikle “Suriye” politikasında yanlışlar olduğunu öne sürerken, diğer yandan da darbelere, katliamlara net ifadelerle karşı çıkıyor.
“Diğer” partilerde bu netliği göremiyoruz; söylemlerinde hep “ama”lar var.
Mısır’daki sütü bozuk darbe gerçekleştiğinde, o taraflardan “Darbeye karşıyız ama Mursi’de de hatalar yok değil hani!” yollu laflar sadır oldu.
Darbecilerin yükünü azaltmak için sorumluluğun bir bölümünü de siyasilere yüklenmesi, Türkiye’deki darbeleri savunanların belirgin taktiklerindendir.
“Darbeyi desteklemiyoruz ama!..”
*
AK Parti, Saadet Partisi ve BBP’nin duruşları, temel politikaları arasında elbette önemli farklar varsa da, milletin hayrına olan bazı meselelerde “ortak” tavır alabilmeleri önemli.
Türkiye çok kritik bir sürece giriyor, ortalığı iyice karıştırmak için her türlü “tezgâh” kuruluyor.
*
Bu süreçte AK Parti’nin “Büyük olan benim, benim dediğim olur!” tavrına girmemesinde fayda var.
Saadet Partisi ve BBP’nin desteği önemli; yüzdeler başka, sinerji başka!..
Yerel seçimler pek uzakta değil; hesaplar “Önce Recep Tayyip Erdoğan’ı sonra da Türkiye’yi yemek” üstüne.
Recep Tayyip Erdoğan’ı yemek isteyenler, “Nizam”, “Selamet”, “Refah”, “Fazilet”, “Saadet”, “Birlik”, “Adalet”, “Kalkınma” gibi kavramlara karşı olanlardır.
*
Akıl kullanmak için vardır!..