Serdar Demirel

Serdar Demirel

Vicdanî çizgi de kayıp

Vicdanî çizgi de kayıp

Suriye’nin başkenti Şam’ın banliyölerinden Doğu Guta’da gerçekleştirilen kimyasal silah saldırısının korkunç sonuçlarını gördük. Kimyasal katliamın ne boyutlara ulaşabileceğine böylece tanıklık etmiş olduk.

Kimyasal silahın acımasızlığını, bebek, çocuk, yaşlı, kadın ayırt etmemesini, kalleşliğini gördük. En dehşetlisi de insanın karanlık yüzünü. Kimyasal silahların kullanımı sözde uygar dünyanın kırmızı çizgisiydi, öyle söylemişlerdi. Maalesef ortada kırmızı çizgi olmadığı gibi vicdan çizgisi de kalmamış, bunu da gördük.

Bu vahşeti ancak insan insana yapabilir. Çıkarlarına tapan, sosyal Darwinizm’e gönül vermiş ve dünyanın yine sessiz kalacağına inanan fıtrat kaçkını insan...
Bu vahşeti gerçekleştirenler kim olursa olsun, mel’undur. Bu vahşete gerekçe bulmaya çalışanlar, gördükleri hâlde görmezden gelenler mel’undur...

Mel’un, yani Allah’ın gazabını üzerlerine çekenler, yani Allah’ın merhametinden mahrum kalanlar..

4 aylık bebeği zehirleyenler başka ne olabilir ki? Çocukları, kadın ve yaşlıları uykudayken kimyasal zehir bombalarıyla katledenler mel’un değil de nedir?

Bari insanlık bu vahşet karşısında harekete geçsin; amasız, lâkinsiz ve dürüst bir tavır sergilesin temennisindeydik. Çünkü insan tahammülünün de bir sınırı var diyorduk. Ama ne gezer.. Bunların sınırının sınırı yokmuş! Kimin nerede durduğunu bir daha gördük.
İran çizgisinde ve onun propagandasını yapan internet siteleri var. Kimisi kimyasal katliamı hiç görmedi. Kimisi Esed karşıtları bunu yaptı diye yayımlar yaptı. Bunların vazifesi İran’ın duruşunu meşru göstermek. Bu son olayda da Esed’i temize çıkarmaya, muhalifleri suçlu göstermeye çalıştılar.

Türkçe yayım yapan bir İrancı site telaş içinde; Rusların yayınladığı uydu görüntülerinde Şam kırsalındaki kimyasal saldırının muhalifler tarafından yapıldığı ortaya çıktı, diye haber yapabildi.

Aynı site, Suriye hükümetinin kimyasal “kullanma imkansızlığı”nın 5 sebebini izaha yeltendi. Esed rejiminin yapamadığnı yapıyor. Dehşet bir şey bu. Ya hayrı söyle, ya da sus prensibi yok bunlarda. Mustazaf edebiyatı altında müstekbirlik, Hüseyin sloganı altında Yezidlik yapmaktalar.

Yine aynı site, Berlin İmam Rıza İslam Merkezi İmamı Sabahattin Türkyılmaz’ın, Cuma hutbesinde Suriye’deki son gelişmeler üzerine yaptığı konuşmayı yayımlamış.

İmam Efendi, “Eğer müslümansanız müslümanca savaşın, cihad ediyorsanız şerefinizle cihad edin. Onursuzca savaşmayın. Yaptığınız cinayetleri başkasınız üzerine atmayın. Yaptığınız katliamları Suriye devleti yapıyormuş gibi göstermeyin. Siyonist ve emperyalist güçlerin hediye ettiği silahlarla başaramadığınızı, patronlarınızın size sağladıkları kimyasal silahlarla yapmaya çalışıyorsunuz ve bir de utanmadan rejim yaptı süsü verip emperyalistlerin Suriye’ye müdahale etmesine ortam hazırlamak istiyorsunuz..”
Pes doğrusu!..

Malum, Suriye rejimi BM’nin bu olayı soruşturmasına izin vermiyor. Rusya bile BM uzmanlarının bölgeye girişine izir verilmesini ve kimyasal saldırının soruşturulmasını istiyor. Bunlar nasıl oluyor da Esed’in asla böyle şeyler yapmayacağını kat’î olarak biliyorlar!
Hazret hızını alamamış, hutbesinde bir de Türkiye hükümetini tehdit etmiş: “Yetkililer konuşmalarında İran, Hizbullah, Hamas, direniş ve Şii-Sünni ilişkileri hakkında sözlerine dikkat etmelidirler, aksi takdirde ortaya çıkacak fitnenin sorumluluğunu kabul etmek zorunda kalacaklardır.”

Bunun yorumunu da siz okurlara bırakıyorum...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Serdar Demirel Arşivi