Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

BM’nin “5’li Çete”si Esad’ı düşürmez, çünkü!

BM’nin “5’li Çete”si Esad’ı düşürmez, çünkü!

Bilirsiniz, atasözlerimiz arasında; “Köpek köpeği ısırmaz” diye bir söz vardır...
Gerçekten de, doğru bir tesbit; köpek, köpeği ısırmıyor!..
Tıpkı, “katiller”in, katili ısırmadığı gibi.

Malûm; “kırmızı çizgi”lerinin olduğunu söyleyen Amerika, Suriye’ye müdahale konusunda “yan çizmeye” başladı...
Bir “müdahale” olursa bile, bunun “sınırlı” olacağını, “Esad diktasına ve Baas rejimine dokunulmayacağını” açıkladı...

Sadece “tokat” atılacak, biraz da “kulağı çekilecek!”
“Müdahale” konusunda son derece hevesli olan ve hatta “öncülüğe” soyunan İngiltere Başbakanı David Cameron ise “İngiliz Parlamentosu”ndan istediği “vize”yi alamadı.
Fransa deseniz; “BM kararı olmadan zor” demeye başladı!..
Anlayacağınız;

Suriye’ye müdahale zora girdi...
Belki ABD tek başına saldırabilir ama o da, biraz önce dediğim gibi; “Esad’ı defedecek, rejimi değiştirecek” bir saldırı yapmayacak!..
Sadece “Esad’ın gücü kırılacak” o kadar!..
Atasözümüz, işte tam bu noktada devreye giriyor: “Köpek, köpeği ısırmaz!”
Bugüne uyarlarsak;
“Katiller, katili ısırmaz!”
5 BÜYÜKTÜR 200’DEN!
Akit’in dünkü manşetini biliyorsunuz; “5’i de katliamcı” şeklindeydi!..
“5’i de” derken, elbette “BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi”nden söz ediyoruz...
BM’de öyle bir “düzen” kurmuşlar ki; “5 daimi üye”nin, yani Amerika’nın, Rusya’nın, Çin’in, İngiltere’nin ve Fransa’nın onayı olmadan, BM’den hiçbir karar çıkmıyor!..
Bu beş üye; güya dünyadaki “mafya”larla, “çete”lerle ve “terörist”lerle mücadele ediyorlar ama farkında değiller ki, kendileri “5’li çete” olmuş, dünyada “terör” estiriyorlar!..

Şu hâle bakın; Suriye’ye “operasyon” yapılacak ama Rusya ve Çin’i ikna etmek mümkün değil!..

Meselâ, “İsrail’e kınama” kararı alınacak, o zaman da Amerika’yı ikna etmek zor!..
Sizin anlayacağınız;

“5’li çete”den bir teki bile “ı-ıhh” derse, BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkamıyor!..
Dünyada “200 civarında ülke” var, ama hepsini toplasanız “5’li çete kadar ağırlığı” yok...
Yani, 5 büyüktür 200’den!..

Bırakın 5’ini, 1’i bile, bütün dünya ülkelerine bedel!.. Bir tek ülke “veto” hakkını kullanırsa, o iş yattı demektir!..
Sevsinler böyle “adalet”i,
Sevsinler böyle “hukuk”u,
Sevsinler böyle “demokrasi”yi!..

ABD’NİN KATLİAMLARI!
Her neyse, biz yine dönelim; “Köpek, köpeği ısırmaz” meselesine!..
İşte gördünüz;
“Esad’ı ısırmaya” hiç niyetleri yok!..
Çünkü Esad, “aynı familyadan bir köpek”tir...
Çünkü Esad, “İsrail’in güvenliği” için Suriye’nin başında durmaya ve “Müslüman kanı dökmeye” devam etmelidir!..
Tıpkı, kendilerinin de, bir zamanlar “masumların kanını döktükleri” ve hatta “soykırım” uyguladıkları gibi!..

Ne dersiniz, Akit’in dünkü manşetinden esinlenerek, “5’li Çete’nin katliam tarihi”ne bir bakalım mı?..

Buyrun, “5’li Çete”nin katliam dolu tarihine bir yolculuk yapalım...
Önce ABD’den başlayalım:

1492’de Amerika’ya ayak basıp, 8 milyon Kızılderili nüfusunu 22 yılda 28 bine indiren ve milyonlarca Meksikalı’yı katleden, Stalin değil!..
Onları Hitler de katletmedi!..

Tabiî Türkiye de katletmedi bunca insanı!.. Bunca insan, başta Kristof Kolomb adlı katil ve onun veletleri tarafından katledildi!..

Sadece “Kızılderililer” ve “Meksikalılar” da değil!.. Kuzey-Güney Savaşları’nda “yüzbinlerce insan” katledildi!..

Nagazaki ve Hiroşima’ya atılan “atom bombaları”ndan ölen insan sayısı onbinlerce!..
Bir o kadarı da “sakat” kaldı!.. Japonya’da hâlâ “sakat doğumlar” oluyor!..
Birinci ve ikinci “Irak bombardımanları”nda ölen insan sayısı “yüz binlerle” ifade ediliyor!.. “Açlık ve ilâçsızlık”tan ölen “bebek” sayısı ise, ayrı bir facia!..
Yaşanan “işkence”ler, “tecavüz”ler ve “katliam”lar da cabası!..
Hele söyleyin; böyle bir Amerika, Esad gibi bir katili hiç ısırır ve onu koltuğundan eder mi?..

İNGİLTERE DE SABIKALI
Gelelim İngiltere’ye...
Irak’ta, yüzbinlerce insanın öldürülmesinde; ABD’nin yanı sıra, şüphesiz ki İngiltere’nin de büyük rolü vardır.

Türkler’le ırk bağı olduğu iddiasının da dile getirildiği Aborjin sayısı 750 bin iken, 15 yıl süren “İngiliz katliamı”nın sonunda bu sayı 31 bine düştü.
Tekstilde İngiltere ile rekabet ettikleri gerekçesiyle, 40 bin Hint çıkrık ustasının elleri, bileklerinden kesildi.

Yine İngilizler Bengal bölgesinde, pirinç ekimini durdurmak için 50 bin çiftçinin parmaklarını kestiler.

Amerikalılar ve İngilizler; Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdılar. Savunmasız insanların sığındığı Dresden kentine intikam amacıyla uygulanan bombardıman sırasında 3 bin 900 ton tahrip gücü yüksek bomba ve 200 bin napalm bombası atıldı. Bu yoketme harekatında çoğunluğu çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü!..

Hele bir düşünün;
“Geçmişi sabıkalı” bir İngiltere, hiç Esad gibi bir katili cezalandırmak, Baas Diktası’na son vermek ister mi?..

FRANSA’NIN CEZAYİR VAHŞETİ
Ya, Fransa’ya ne dersiniz?..
Fransızlar, Cezayir’de, 1830 ve 1962 yılları arasında geçen 132 yıl boyunca tam 1 milyon 500 bin Cezayirli Müslümanı işkence ile soykırıma tabi tuttular. Bazı infazların sayısı 3 bini buldu.

Cezayir’e gönderilen 10. Paraşüt İndirme Tümeni’nin komutanı General Jacques Massu, 1957’de, “Kayıp ilan ettiğimiz binlerce kişiyi, aslında biz idam etmiştik” itirafında bulundu. Ruanda’da 1994 yılında yaşanan soykırımda yüzbinlerce Tutsi, Hutular tarafından katledildi.

Ruanda’da görev yapmış emekli bir Fransız subay, Fransa askerlerinin, Hutu milislerine silah eğitimi verdiklerini itiraf etti.

Cezayir’in bağımsızlık mücadelesi verdiği dönemde nüfusu 8-10 milyon civarındaydı.
Bu rakamlar göz önüne alındığında yaklaşık her 6 Cezayirliden biri bu süre zarfında Fransızlar tarafından öldürüldü demektir!..
Bu “tarihî gerçekler” konusunda hiç kimse kıvıramaz!.. Bunun “tevil edilmesi” de mümkün değildir!..

Eğer tevil ve inkâr etmeye yeltenirlerse, işte o zaman; bir zamanlar “Cezayir katliamının mimarlığı”nı yapan, daha sonra da “Fransa Cumhurbaşkanlığı” koltuğunu işgal eden General Charles de Gaulle adlı “cellat başı”nın sözlerini çarpacaksın suratlarına!..
“Katliam”ın arkasından ilân edilen “ateşkes”ten sonra, bir İngiliz gazeteci şu soruyu yöneltmişti de Gaulle’e:

“Siz, Cezayir’de 1 MİLYON insanı katlettiniz!.. Bundan rahatsızlık duymadınız mı?”
İşte “katil”likten “Cumhurbaşkanlığı”na terfi ettirilen Charles de Gaulle denilen “barbar”ın cevabı:

“Sözünüzü düzeltiyorum!.. Biz Cezayir’de 1 MİLYON değil, 850 BİN kişiyi öldürdük!.. Fransa’nın güvenliği için; bu gerekliydi!!!”
Söyleyin Allah aşkına;

Böyle bir “itiraf” varken, başkaca bir “delil” aramaya hiç lüzum var mı?..
“Geçmişi ceset dolu” böyle bir Fransa’nın; son 2 yılda “100 bini aşkın insanı katleden” Esad’ı devireceğine ihtimal verir misiniz?..
Gelelim Rusya’ya...

Onun da “barbarlık tarihi” özetle şöyle:
Rusya, “1 milyon Kırım Tatarı”nı zorla yurdundan çıkardı. 1944’te bütün Çeçenler’i trenlere doldurup Sibirya ve Orta Asya’ya sürdü. Ermeni tehcirinden iki yıl önce 1912-1913’te 1 milyonun üstünde Müslüman Osmanlı vatandaşı; yani; (Boşnak, Arnavut, Makedon, Selanikli, Giritli, Kırım Tatarı, Çeçen, Çerkez ve Dağıstanlı) Rusya, Romanya Yugoslavya, Yunanistan, Sırbistan ve Bulgaristan tarafından zorla Türkiye’ye sürüldü.
Stalin’in, 1934-1939 arasında yüz binlerce insanı katledip; “200 bin” Çeçene de uyguladığı soykırımı” eklersek, Rusya da, “Batılı katiller”den aşağı kalmaz!..
“Sıcak denizlere inme” stratejisini Suriye üzerinden gerçekleştiren bir Rusya’nın “Esad’ı indirmeyi” isteyeceğini düşünebilir misiniz?..

ÇİN, HÂLÂ KATLEDİYOR!
Çin’in de, Rusya’dan geri kalır yanı yok... Hepsi bir yana da; “Çin işkencesi” tabirini dünyanın ağzına pelesenk eden bir Çin, hiç Esad’a dokunur mu?..
Çin’in 1949 yılından bu yana yürüttüğü politikalar Doğu Türkistanlıları asimilasyon ve etnik temizliğe maruz bırakmıştır...

Öyle ki; katledilen Türkistanlı sayısının 35 milyon gibi rakamlara ulaştığı belirtilmektedir.
1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin, 1952-1957 yılları arasında 3 milyon 509 bin, 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin, 1961-1965 yılları arasında da 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından öldürülmüş ya da rejimin politikaları doğrultusunda oluşan kıtlık sonucu hayatını kaybetmiştir.
1965’ten sonraki katliamlarla birlikte, öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaşmıştır.

Doğu Türkistan’da meydana gelen insan hakları ihlalleri, zaman zaman kimi insan hakları örgütleri tarafından dillendirilmiş olsa da bu girişimler, yaşanan zulmün engellenmesinde etkili olamamıştır.

Çin’in Doğu Türkistan’daki zulüm ve katliamları hâlâ devam etmektedir.

ÖLENLER, NASIL OLSA MÜSLÜMAN!
Gördüğünüz gibi; “5’li çete”nin geçmişi “katliam”larla doludur ve “elleri kanlı”dır!..
Hele söyleyin; “kendi elleri kanlı” olan bu çete üyeleri, “eli kanlı bir Esad”ı hiç ısırır mı?..
Elbette ısırmaz!..
Çünkü;
Döktüğü “Müslüman kanı”dır!..
Kendilerinin de döktüğü gibi!..

Kendileri aptal ya, milleti de öyle sanıyorlar!
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu; 28 Şubat sürecinde “Türkiye’nin İranlılaştırılmak istendiğini” iddia edenlere cevaben demişti ki; “Türkiye, İran olmaz!.. Ama Cezayir ve Suriye de olmaz!”

Rahmetli; bugünkü “Solcu ve Ulusalcılar”ın “Esad’ı aklama” çabalarını görseydi, acaba ne derdi?..

“Esad’ın kimyasal silahlarla 2 bin civarında insanı katlettiği” haberi gelince, dediler ki; “Bu katliamı Esad’ın yaptığı ne malûm?.. Belki Esad muhalifleri yapmıştır!”
İkinci gün dediler ki; “Kimyasal silahın atıldığı yer, Esad muhaliflerinin kontrolünde!.. Ölen çocuklar da, muhaliflerin elinde rehine idi!”

Üçüncü gün dediler ki; “Çetelerin tünellerinde kimyasal silahlar elegeçirildi!.. Katliamı onların yaptığı kesin gibi!”

Dördüncü gün dediler ki; “Biz Suriye’deki BM heyeti ile görüştük... Kimyasal silah kullanıldığına dair bulgu yok!”

Bu nasıl “kafa”dır, bu nasıl “zekâ”dır, anlamak mümkün değil!.. Ulan “aptal”lar, madem “kimyasal silah yok”tu, daha önce verdiğiniz haberler neyin nesi?..
Yanarım, yanarım da; “koca koca emekli generaller bu geri zekâlıların peşinden gidiyor” ya, ona yanarım!..

Tamam, bir “operasyon” yapıyorsunuz da; milleti de, kendiniz gibi “geri zekâlı” sanmayın!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi