Hizmet ve hükümet; böl yönet
Müslümanların bugünkü siyasi ve ictimaî, kültürel ve iktisadi, teknik ve askerî zayıflığının önemli sebebi bölünmüşlüktür. Yani vahdet krizi. Yoksa Müslüman ülkelerin toplamda sahip olduğu maddi ve manevi potansiyel onları devletler muvazanesinde saygın bir yere konuşlandırmaya fazlasıyla yeterdi.
Müslümanların bölük pörçük olması başkaları tarafından nüfuz edilmeye müsait olması manasına gelir. Bu yüzden sömürgeciler tâ başından beri “Böl yönet” taktikleriyle bizi birbirimize düşürdüler.
Bunu söylerken iç zaafiyetlerimizi, kendi günah ve hatalarımızı görmezden geldiğim sanılmasın. İçte yaşanan güçlü bir zaafiyet olmasaydı bünyeye dıştan gelen hamleler bu kadar yıkıcı olamazdı.
Son zamanlarda yaşanan Cemaat ve Ak Parti arasındaki gerginliğe sözü getirmek istiyorum.
Bazı meselelerde diyalog eksikliğinden kaynaklanan karşılıklı yanlış anlamaların bunda etkili olduğunu söylemek mümkün. İki yapı arasında perspektif farklılığından kaynaklanan önemli bazı ihtilafların olduğu da vârittir. Bunları objekif olarak tahlil etmek elbette gerekir.
Ancak biz, iyi çalışılmış ve adım adım hayata geçirilen bir senaryonun bunda daha etkili olduğunu düşünüyoruz. Bu iki kesimi ağır ağır birbirinden uzaklaştırmak ve sonrasında aralarına öfke yerleştirmek şeklinde uygulanan bir proje bu.
Oysa içinden geçtiğimiz bu kritik aşamada iki yapı da birbirine muhtaç. Bölgemiz ateş çemberinden geçerken ve Türkiye’de Gezi türü kalkışmalar planlanmaktayken bu iki kesimin karşı karşıya gelmesi ancak karanlık güçlerin işine yarar.
Ak Parti’yi zayıflatmak sadece bu partiyi değil Türkiye’yi ve bölgeyi zayıflatmak manasına gelir. Eğer bunu başarırlarsa hizmet hareketi de bundan büyük zarar görecektir. Onların da bunu gördüğüne kuşku yok.
Ümmete kurulan küresel böl yönet oyunu dün de vardı, bugün de var ve yarın da olacak. Geçmişte her daim sonuç aldıkları bu yöntemi neden terk etsinler ki?
ABD’de faaliyet gösteren meşhur think-tank kurumu RAND’ın 90’lı yıllarda hazırlayıp karar alma mercilerine sunduğu raporu hatırlayan var mı? İslâm’ın Batı dünya görüşüyle çatışmayacak ve onların çıkarlarını teyit edecek tarzda yorumlanmasını tavsiye eden raporu. Müslüman coğrafyanın sömürülebilmesi için bölünmesi ve varolan bölünmelerin de derinleştirmesi tavsiye ediliyordu o meş’um raporda.
Bu rapor, özetle, ABD yöneticilerine; Müslümanların; 1-fundamentalistler, 2- gelenekçiler, 3-modernistler ve 4-laikler diye sınıflandırılmasını ve bunlar arasındaki gergin fay hatlarının derinleştirilmesini öğütlüyordu. Planın iyi işlediğine kuşku yok. Bizler bölündüğümüzden Efendimiz’in (sas) haber verdiği bugünkü azciyetimiz meydana gelmiştir. Bu acziyetin keyfiyetini anlamak için Suriye ve Mısır’a bakmak ziyadesiyle kafidir. Ne demişti Efendimiz (sas):
“Diğer milletler, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler”.
Bunun üzerine sahabiler şaşkınlıkla sorarlar: “Ya Rasûlallah, o gün sayımız çok mu az olacak?”
Efendimiz (sas): ‘Hayır’ der. “Bilakis, o gün sayınız çok olacak. Fakat siz -çokluğunuz- bir akıntıya taşınan çer çöp gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de ‘vehn’ verecek..”
Bunun üzerine sahabilerden biri sorar: “Vehn nedir ya Rasûlallah” O da buyurdu ki: “Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek, ondan nefret etmek.” (Ebu Davut: 4/111, hn. 4297; Müsnedi Ahmed: 5/278, hn. 22450)
Sonuç olarak şunu hatırlatmak isteriz; hem hükümet hem de cemaat bu konuda fazlasıyla hassas olmak durumundadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.