Evlad-ü Iyal Kaygısı 1
Kur’an sık sık mü’minleri uyarır:
“Ey inananlar! Eşlerinizden ve çocuklarımızdan bazıları size düşmandır. Onlardan sakının. Eğer affeder, hoş görür, bağışlarsanız muhakkak ki Allah da çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Mallarınız ve evlatlarınız bir sınav konusudur. Büyük mükafat ise Allah katındadır.”( Teğabun, 64/14-15.)
Bu iki ayete ilişkin olarak İbn Abbas şöyle bir açıklama yapar:
"Burada söz konusu edilenler Mekke'de Müslüman olmuş bazı kimselerdi. Bunlar Peygamber Efendimizin yanına gelmek istiyorlardı. Fakat eşleri ve evlatları onlara müsaade etmiyorlardı. Daha sonra onlar Peygamberimizin yanına geldiklerinde insanların dini anlayışlarının derinleştiğini, bilgilerinin arttığını, kendilerinin çok gerilerde kaldığını gördüler. Bundan dolayı eşlerini ve evlatlarını cezalandırmak istediler. Bunun üzerine yüce Allah şu ayeti indirdi:
"Eğer affeder, hoş görür, bağışlarsanız muhakkak ki Allah da çok bağışlayan, çok esirgeyendir."
Şu kadarı var ki Kur'an ayeti küçük bir olaydan daha kapsamlı, daha geniş boyutlu ve daha kuşatıcıdır. Çünkü ayette yer alan "mallarınız ve evlatlarınız bir sınav konusudur" şeklindeki mal ve evlatlara yönelik uyarı ile eş ve evlatlara yönelik bu uyarı, üstelik eşlerden ve evlatlardan insana düşman olanların da bulunabileceğine ilişkin uyarı insan hayatında derin etkisi bulunan bir gerçeğe işaret ediyor. İnsanın duygusal yapısı ile hayat sahnesinde birbirine girmiş çok ince ve duyarlı ilişkilere dokunuyor.
Seyyit Kutup’un güzel ifadesiyle kuşkusuz eşler ve evlatlar insanı oyalayıp O'nu Allah'ı anmaktan alıkoyabilirler. Yine görevini yapıp Allah yolunda cihad eden bir mücahidin başına gelen musibetlere katlanması kolay olabilir. Fakat “ya eşlerime ve evlatlarıma benim mücadelem yüzünden bir zarar gelirse?” endişesiyle imanın gerektirdiği yükümlülüğü yerine getirme konusunda isteksiz davranabilir, bu endişe mü'mini görevlerini eksik yapmaya itebilir.
Allah yolunda cihada çıkmış bir mücahit birçok zararlara uğrar, birçok fedakârlıklarda bulunur. Hem kendisi hem de ailesi büyük zorluklarla karşılaşır. İnsan kendi başına gelen zorluklara katlanabilir ama eşinin ve çocuğunun uğradığı zorluklara kolay kolay katlanamaz. Bu yüzden onları güvencede tutmak, yer yurt temin etmek, mal mülk toplamak ve geçimlerini sağlamak için cimrileşebilir, korkaklaşabilir.
İşte bu “yıkılası hanede evlad-ü ıyal var” kaygısının getirdiği tutum ve davranışı sebebiyle eş ve çocuklar onun bir nevi düşmanı niteliğini kazanırlar. Çünkü onu iyilik yapmaktan ve mücadeleden alıkoymuş olurlar. İnsan olarak varoluşunun en üstün amacını gerçekleştirmesine engel olmuş olurlar.
Bu mücahidin tarafından bakıldığında görülmesi muhtemel manzara. Bunun bir de muhatapları bakımından görülmesi muhtemel vaziyeti vardır. Gelecek yazıda onu gündeme alalım inşallah.