Olaya dahil olmayıp, görüş bildirmeyen bir onlar kalmıştı…

Şimdiye kadar, bürokratından Başbakan’ına kadar herkes bir şeyler söyledi ama ortada sonuç yok.

Yapılan açıklamaları “müjdeli haber” şeklinde sunan medyamız sayesinde vatandaşın “gazı” alındı, eleştirilenlere ise vakit kazandırıldı.

“Lafla peynir gemisi yürütmeye” çalışılırken “atı alanlar çoktan Üsküdar’a geçti” faaliyet dışı gelir kalemleri, bir yıl içinde yüzde yüz arttı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dilekçe Komisyonu, vatandaşın bankalarla ilgili  şikayetlerini inceleyip rapor hazırlamış, “kanuni düzenleme şart” demiş, Milli Eğitim’den, BDDK ve Bankalar Birliği’nden talepte bulunmuş.

Hayretler içinde kaldınız değil mi?

Kalmayın ve umutlanmayın! Sonuç çıkmaz…

“Neden mi?” Sektör “beyaz yakalılarını”  “daha fazla nasıl kazanırız?” diye düşündürüp duruyor…

Ben, Cem Yılmaz’ın son İş Bankası reklamını çok beğendim.

Reklamdan çıkan mesajlara bakalım önce…

-“Karanlıktan” istifade edenler olabilir…

-Onlar (İş Bankası), başkalarının aksine vatandaşa güvenir…

-İş Bankalılar “dürüsttür.”

-Banka, “dürüst” mudisini ödüllendirir…

Şimdi de reklama vatandaşın şikayet ettiği konular ve güncel haberler ışığında bakalım.

-“Ayıpsın abi, biz gazeteciyiz” diyen, sonrasında da “ Biz de İş Bankalıyız” güzellemesi yapana verilen bahşiş bana Taraf Yazarı Oğuz  Karamuk’un yakın zamanda yayımlanan  yazılarını hatırlattı.

-Karanlıktan yararlananlar sadece, hatta hiçbir şekilde, vatandaş değil…

Şimdi işin püf noktasına geldik…

“Üstü kalsın” dan sonra,  reklam yıldızını umursamayan, “gitti 5 kuruş” diyen adama nispet olsun diye ısmarlanan çay…

Çayın parası ayrı mı ödeniyor, yoksa verilen 5 kuruşluk bahşişin içinden mi?

Çocuklar,  çayın parasını isteyemiyorlarsa inanın birçok vatandaş da hakkını isteyemiyor…

Türkiye’de, ödüllendirirken bile masraf yaptıran sistemin adı: Bankacılık.

Bankacılarla ilgili ne kadar konuşan kişi, kurum varsa bu reklamı izleyip izleyip düşünün, ona göre tedbirinizi alın.

Cem Yılmaz! Çok teşekkürler… Bize yepyeni bir ufuk açtın.