Şehid Hasan El- Benna
“Sizin için korktuğum iki şeydir: Korkarım ki Allah’ı unutursunuz, ve o da sizi kendi halinize baş başa bırakır.”
1928’lerde Ortadoğu’da Lavrensler cirit atarken Mısır’da Müslüman Kardeşler adındaki cemiyetin temelleri tevhit bayrağı altında atılıyordu.
Kurucusu; Muvahhid, mücahit Hasan El- Benna.
Müslümanların laik batı yönetim tarzı ile değil, İslamiyet’le idare edilmesi gerektiğini haykıran bu şanlı mücahit Mısır’da yeni bir heyecanın doğmasına vesile oldu.
İlk aşamada 800.000 kişi kayıtlı üye.
8 Aralık 1948 Çarşamba, Müslüman Kardeşler için sıkıntılı günler...
İngilizlerin kuklası Mısır Başbakanı En-Nakraşt, Müslüman Kardeşler Cemiyeti’nin ani bir kararla kapatıldığını, mallarına el konulduğunu, üyelerinin büyük bir çoğunluğunun tutuklandığını duyuruyordu. Tutuklama öylesi insani değildi tabi, yaka paça, el ense, sürükleyerek, kırarak, dökerek… Ne var ki El- Benna serbest.
Arkadaşlarından ayrı kalmamaya ne kadar direndiyse de olmadı.
Benna, susacak mıydı?
Parlamentonun önünde, tam dört saat, dili damağına yapışırcasına, kapatma kararının kraliyet köşkü ile emperyalist Batı temsilcilerinin hazır bulundukları bir ortamda alındığını anlatmaya çalıştı. Zulme karşı esti savurdu, çırpındı durdu…
O gece gördüğü rüya:
“Efendimiz Hz. Ömer(R.A) bana gelip en yüksek sesiyle ‘Ey Hasan öldürüleceksin!’ haberini verdi. Sonra kalktım fecre kadar namaz kıldım.”
Neden tutuklanmadığını bu rüyadan anlamıştı...
Anlamıştı, emperyalistlerin kurduğu tuzağı, çizdiği yolu, ihaneti, kalleşliği…
Kukla kraliyet önce Benna’nın arabasına el koydu, silahını aldı, şoförü ile iki kardeşini sorusuz sualsiz tutukladı. Bu demektir ki cinayet saatleri yaklaşıyor.
Katliam planını hazırlayan Cinayetleri Soruşturma Müdürü Albay Mahmud Abdülmecid. El Benna, JİTEM örneği faili meçhul kalacak şekilde katledilecekti.
Dava arkadaşı Abdülkerim Mansur ile bir taksi içerisinde savunmasız bir ortamda kıstırılarak kurşun yağmuruna tutuldu. Zor bir an, “Allah’ım sen bana yardım et…”
Mansur, bu çatışmada ağır yaralı sonra da şehid. Kendisi ise vücuduna isabet eden katil kurşunlara aldırmadan saldırganı kovalamayı başardı.
Hatta aracının plakasını bile aldı.
Koltuk altından aldığı yara hariç, diğerleri sıyrıklar. Doktorun ifadesine göre hayati tehlikesi yoktu. Hastaneye yürüyerek gitmiş, elbiselerini kendisi çıkartmış…
Kanı durdurmaya yönelik basit bir operasyon, ama Kral Faruk’un adamlarından olan Binbaşı Vasfı doktora silahını dayamış ölümle tehdit ediyordu.
“Doktor, Benna’nın işini bitir.”
Bu katilin gözetiminde ameliyata alınan Benna bir daha çıkmadı.
Asıl ilginç olanı bundan sonrası… Şehidin naaşını yakınlarına vermiyorlardı. Cenaze defnedilinceye kadar taziye yok, merasim yok.
Yaklaşanı tutukladılar.
Tek şehidin babası… O da “oğlumu siz katlettiniz, cesedini taşıyın” diyerekten yanaşmadı. Sırf aşağılamak için cenazeyi kadınlara taşıtarak defnettirdiler...
Zulmün böylesi… Şimdi de o topraklarda Sisi adında bir başka Firavun iş başında.
Yine hedefte Müslüman Kardeşler, Allah (cc) dostları…
Şehid El- Benna’dan geride kalan, İslam alemine yönelik hoş bir seda:
“Kardeşler! Bütün dünya bir olup karşınıza dikilse, sizin için bundan korkmam. Allah’ın izniyle siz onlardan daha güçlüsünüz.
Sizin için korktuğum iki şeydir:
Korkarım ki Allah’ı unutursunuz, ve o da sizi kendi halinize baş başa bırakır. Yahut da kardeşlerinizi unutursunuz da aranızda şiddetli çatışmalar olur.”
(Kaynak, Said Havva- Müslüman Kardeşler hareketi).
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.