Kim Bunlar?
Çevremden insanlar soruyorlar: “Bunlar kim? Nasıl vicdanları sızlamadan yakıp yıkıyorlar sokakları. Çekirge sürüleri gibi gittikleri her yeri mahveden bu zavallılar kim?”
“Bizim evlatlarımız” diyorum onlara. “Bizim, ama elin olmuş zavallı evlatlarımız.”
Allah Teâlâ’nın birer lütfu iken, yanlış eğitimle kahrı olarak tecelli eden nimetlerimiz!..
Besle, büyüt, okut, sonra ecnebiler adına yurdunu yaksın, yıksın!
Sistem hala bunu sormayacak mı kendi kendine? Vicdanlar bunu yorumlamayacak mı?
Vicdan mı dediniz? O da ne? Ne işe yarar?
Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır,
Fazilet hissi insanlarda ALLAH korkusundandır.
Yüreklerden çekilmiş farzedin havfı yezdanın,
Ne irfanın tesiri kalır o zaman, ne vicdanın…
Evlatlarımızın bir kısmı şehirlerde yakıp yıkıyor vatanımızı, canından bezdiriyor insanımızı. Bir kısmı dağlarda silahlı eşkıya. Kendini “gerilla” zanneden zavallı terörist. Bir iş yaptıklarını sanıyorlar! Bir kısmı da plajlarda, barlarda, diskolarda babaların kirli paralarını fuhuşta, alkolde, uyuşturucuda tüketmekle meşgul…
İşte ülkemin evlatları. Dinsiz imansız yetişen zavallı evlatlarımız!
Bu ülke bu hale Kemalist sistemin din düşmanlığı ile geldi. Çaresi de, hakkı sahibine iade ederek geldiği gibi gitmesinde.
Çare İslam’da.
Sadece bizim değil, bütün dünyanın çaresi onda. İnsan onu bildiği kadar insandır. Bildiği ve yaşadığı kadar. Gerisi hikaye. Çok dinlediğimiz cinsinden masallar yani.
İslam nedir mi?
Allah (azze ve celle)’tan insana ulaşan hakkın ve hidayetin adı İslam’dır. Allah katında tek din olan İslam. Biricik dünya nizamı. Yegane yaşama biçimi.
İşte insan yeryüzünde bu amaç için var. Allah (azze ve celle) ilkin Cennette var ettikten sonra onu bu amaç için indirdi yeryüzüne.
Bu bir sınavdır. Yaman ve ciddi bir sınav. Şu iki ayeti bir de bu açıdan okuyalım isterseniz biraz da açarak.
“Şimdi benim tarafımdan size her ne zaman resûl veya kitap gibi herhangi bir delil, bir hidayet sebebi gelir de benim o hidayetime, o delilime, yani sizin için koyduğum kanunları içeren dinime, bereketli İslam’a her kim uyarsa, artık onlara gerçekten hiçbir korku, hiçbir azap yoktur ve onlar ilerde hiçbir şekilde üzüntülü olmayacaklar. Yani onlar için korku ve hüzün devam etmez, sonuçları katıksız sevinç ve neş'e olur. Allah sevgisi, Allah aşkı ve hakka uyma; onlara hiçbir korku, hiçbir hüzün tattırmaz. Gerçi Allah'ı bilen, Allah'ı seven, Allah'tan korkar, fakat Allah korkusu her saadetin garantisi ve bütün korkuların siperidir.
Buna karşılık küfre sapıp bizim hidayetimizi getiren âyetlerimizi, alâmetlerimizi, delillerimizi, hüccetlerimizi, gerek enfüsî (subjektif) ve gerek âfâkî (objektif) vahdaniyyet (birlik) ve ilâhî şahitlerimizi, gerek âlemde ve Âdem'in yaratılışında yerleştirilmiş olan fıtrî ve aklî delillerimizi ve gerek peygamberler ve kitaplarla tebliğ olunan kelâmî ve naklî delillerimizi yalanlayanlar da yukarda açıklanan ateşin, o dehşetli ateşin çırası ve kömürü olacak ve ondan ayrılmayacak olan arkadaşlarıdır. Bunlar o ateşte daimî olarak sürekli kalıcıdırlar. İşte yeryüzünde insanlığa ait hilafetin oluş şekli bu iniş, bu müjde ve bu azap ile beraber olmuştur.”(Bakara, 30-39. )
Evet, değer verilen bir varlık olarak insan, bu değerini Allah’ı (azze ve celle) bilmek, sevmek, saymak ve itaat etmekten almaktadır. Bu onun varoluş amacıdır.
İnsan, yalnız yemek, içmek, gezmek tozmak ve cinsel güdülerini tatmin etmek için yaratılsaydı onun herhangi bir hayvandan farkı olmazdı ve bu değeri kazanamazdı. İnsanın değeri buralarda değildir. Ama bunu bilmeyenler sokakları işgal etmişler şimdi. Yakıp yıkıyorlar. Biz de ellerimizi oğuşturarak hayretle manzarayı seyrediyoruz; bunlar kim? Nerden çıktılar?” diyerek.
Çekeceğiz cezamızı muhakkak. Bundan kaçış yok!
Belki bu ceza aklımızı başımıza getirir de gelecek nesilleri eğitip terbiye etmede vazifemizi ihmal etmeden yaparız, birey ve toplum olarak, sistem olarak.
Eğer böyle olursa, zarar kara dönüşür inşallah!
Elimizden geleni yapalım lütfen. Hiç bir şey yapamıyorsak, kalbimizi devreye sokalım, İslam’a taraf olalım, iyilik yapanları sevelim, onlara da, zavallılara da iyilikleri için bol bol dua edelim.
Bu dahi az şey değildir!