12 Eylül’de “Aşkı Cehenneme Attılar”
Geçtiğimiz Perşembe günü 12 Eylül idi. 12 Eylül 1980 darbesini ve darbeci çeteleri, nefret ve lânetle andık!... Allah onlara bu dünyada da öbür dünyada da huzur yüzü göstermesin!...
Bu ülke 80 yıl cehennem yaşadı... Allah’ın, öbür dünyada olduğunu söylediği cehennemi, bu mazlum millet bu dünyada 80 yıl yaşadı.
Asıldılar, katledildiler, sürgün edildiler, okuma hakları verilmedi, kamudan uzaklaştırıldılar; bürokraside yok sayıldılar.... Aç kaldılar... Cehennem ıztırabı çektiler... Allah’ın insanlara bir hediyesi olan bu dünya onlar için cehenneme çevrildi.
Darbelerle millî iradesi yok edildi...
Basında susturulmaya çalışıldı...
Üniversitelere ne öğrenci, ne de akademisyen olarak sokuldu!...
Sadece vergi vermesi, savaşta ölmesi ve efendilere kölelik yapılması istendi yıllarca...
Son cehennem, 12 Eylül günlerinde Mamak’ta yaşatıldı. 11 Eylül günü terörü durduramayanlar, ne hikmetse 12 Eylül’de bıçakla keser gibi terörü durdurdular ve güya halk katında kahraman oldular.
Suçlu-suçsuz gözetilmeden, “Bir ordan, bir burdan” diyerek gencecik çocukları astılar. Mamak’ta yüzlerce masum insanı yıllarca idamdan yargıladılar ve işkence yaptılar. Sevgili kardeşim İsmail Şimşek’in Mamak’tan cenazesi çıktı. Allah katında şahitlik ederim; İsmail’in eli hiç silaha değmemişti.
Mamak unutulmaz ve unutturulmamalı!... Bütün kuşaklara anlatılmalı!... Çünkü, Allah aşkını, vatan aşkını, millet aşkını Mamak cehennemine attılar.
“Gözyaşı Geceleri”nin organizatörü değerli dostum Haşim Akten, Mamak cehennemini yazdı... Güzel bir hatıra-roman ama geç kalmış bir eser.
Aşkı Cehenneme Attılar romanı, Kerim’in hikâyesi. Hani şu Mustafa Kutlu’nun “dava delisi Kerim” var ya; ona benzer idealistlikte bir başka Kerim’in hikâyesi. Daha doğrusu, genelde Kerim’in adıyla bütün idealistlerin, özelde de bizzat Haşim Akten’in kendi hikâyesi.
Akten, romanını 12 Eylül’de yaşadıklarından oluşturmuş ama ağırlık Mamak cehennemindeki işkencelerde. Vatan savunması için canını veren gençlerden, can veremeyenlerin Mamak’ta ömürlerini vermesinin ve uğradıkları zulmün hikâyesi Aşkı Cehenneme Attılar.
Kurgulama, gerçeğe paralel olarak yapılmış romanda ve büyük bir kısmı yazarın kendi başından geçmiş; bazıları da ya şahit oldukları veya aynı zulmü çeken arkadaşlarından dinledikleri. Gençlerin fedakârlıkları, zulme direnişleri, zindanı Yusufiye’ye çevirmeleri yalın ve berrak bir dille anlatılmış romanda. Her hitabın sonunda “lan!...” diyerek fidan gibi gençlere yapılan eziyetler, zulümler, işkenceler!...
Roman olarak daha çok belgesel özellik taşıyan romanda, darbe öncesi dönemim genel panoraması verilmek üzere, Ülkü Ocakları Genel merkezi ve yan kuruluşlarında faaliyet gösteren Kerim, 12 Eylül darbesinden sonra tutuklanır ve Mamak zindanlarına atılır.
Mamak’ta yaşanan “karıştır-barıştır” politikası, İstiklal Marşı’nın sopa gibi kullanma işkencesi ve gencecik bedenlere uygulanan insanlık dışı işkenceler...
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, Mamak zindanında Hz. Mevlana’nın Mesnevi’sini keşf eden Kerim, yıllarını mahbusta kaybetmektedir ama başta Kur’an-ı Kerim ve meâli olmak üzere Mesnevi ile ruh dünyasını zenginleştirmektedir.
Kerim ve arkadaşları, zindanları Yusufiye Medreseleri olarak gören ve bunu hayata geçiren bir kuşağın temsilcileridir. Darbecilerin hayattan silmek istedikleri bu gençler, orada yeni bir dirilişin ilk müjdesini vermişlerdir.
Yaşanmış gerçek hayat kesitleri verilen romanda, zaman zaman bir öz eleştiri ve hesaplaşma da vardır ama yazar bunu dervişâne bir hilm ile yapıyor.
Keşke Haşim Akten, bu romandan bir de senaryo çıkarıp film de yapsa.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.