Bugün çok önemli bir gün.. Adnan Menderes’in idam edildiği, Türk Milleti’nin iradesinin darağacında sallandığı günün sene-i devriyesi.. 52 yıl önce bugün, gücün ellerinden gittiğini gören jakoben elitist darbeci kadrolar, kurdukları tiyatro mahkemesinde, mesnetsiz iddialar ve iftiralarla, haksız suçlamalar ve onur kırıcı ithamlarla sözüm ona yargıladıkları Menderes’i, idam ettiler.. Milyonlarca yurttaşın iradesini hiçe sayarak, çoğunluğu tahakküm altında tutmak adına kanlı ve faşist 27 Mayıs Darbesi’ni gerçekleştiren cunta ve yargıdaki işbirlikçileri ile CHP, kendi güçlerini muhafaza etmek adına ülkeyi karanlığa sürüklediler.. 

HALK DÜŞMANLARI

Türkiye’de 1950’de başlayan demokrasi, 1960’da dondurulmuş, 1961’deki idamların infazı ile de tamamen durdurulmuş oldu.. Bundan sonra geçen 40 yıl boyunca, gücü elinde bulunduran kadrolar, gerek sivil asker bürokraside, gerek konvansiyonel siyasi hayatta, yargıda, okullarda hatta mahalle bakkalında bile kafa gösterenin kafasına balyozla vurmaya devam etti.. Şu Faşist Gezi Kalkışması sürecinde çokça söylenen bir “yedirmeyeceğiz” sözü vardı biliyorsunuz.. “Adnan Menderes’i astınız, Turgut Özal’ı zehirlediniz, Tayyip Erdoğan’ı yedirmeyeceğiz” diye.. İşte Kanlı Faşist 27 Mayıs Darbesi sonrası oluşan atmosfer tamamen de buydu.. Önce, ortada hiçbir şey yokken 12 Mart’ı yaptılar.. Sonra zaten hiç durmadılar.. Periyodik olarak her 10 yılda bir direksiyonun kendilerinde olduğunu gösterdiler.. 12 Mart 1971’den sonra 12 Eylül 1980.. Ardından Özal’ın öldürüldüğü yılın da aralarında olduğu 1993 gizli darbesi..
Ve nihayet 28 Şubat 1997’deki 28 Şubat… 

e-MUHTIRA İLE PERDE KAPANDI

Son deneme ise 27 Nisan 2007’de kalkıştıkları e-muhtıra denemesiydi.. Bu defa baltayı taşa vurmuştu güç odakları.. Bugün artık bunların da kimler olduğunu çok iyi anlıyoruz.. Hepsi birer birer deşifre oldu.. Kimi yargılandı ağır cezalar aldı, kimi nadim oldu; hükümete, Erdoğan’a, herkese yağ yakmaya başladı.. 27 Nisan’da, Erdoğan ve arkadaşları, e-muhtırayı uçak yapıp geri yolladılar.. O gece valizini hazırlayan korkaklar ise 28 Nisan sabahı, Erdoğan’ın eteğinin altına saklanıp büyük büyük laflarla demokrasi savunuculuğu pozlarına büründüler.. Ve o gün, bir dönem kapanmış, Adnan Menderes’e yarım bıraktırılan demokrasiye geçiş, resmen başlamıştı… 

PAKET DEĞİL SÜREÇ

Bugün belki de siz bu yazıyı okuduğunuz saatlerde, Başbakan Erdoğan, önümüzdeki dönemin demokratikleşme vizyonunu ortaya koyan paketi duyurmuş olacak.. Herkes içinden geçmekte olduğumuz barış süreci ile ilişkilendiriyor bugünkü paketi.. Ama yukarıda uzun uzun izah ettim.. Ne PKK ile ne Cemil Bayık ile ne Abdullah Öcalan ile ilgili bir şey bu paketler.. Tamamen 52 yıl önce ara verilen sürecin tamamlanmasını içeren bir program.. KCK’dan gelen çekilmenin durduğu yönündeki açıklamayla hükümet işte bu yüzden ilgilenmedi..
Çünkü (moda tabir ile söyleyecek olursak) mesele o değil, siz hâlâ anlamadınız mı?

NELER OLDU NELER OLACAK?

Bugün açıklanacak olan paketi anlamak için, Türkiye’nin 11 yıllık dönüşümünü anlatan “Sessiz Devrim” adlı kitaba bakmak yeterli.. 30 kasım 2002’de Olağanüstü Halin Kaldırılması ile başlayan, ardından Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılması ve MGK’nın sivilleşmesi ve bugünkü haline getirilmesi ile süren bir dönemin içindeyiz.. Ağustos 2009’da Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’nin Başlatılması, vatandaşlıktan çıkarılanlara haklarının iadesi, eski yer adlarının yeniden verilmesi, EMASYA Protokolü’nün kaldırılması, YAŞ Kararlarına karşı yargı yolunun açılması, 12 Eylül ve 28 Şubat darbecilerinin hakim önüne getirilmesi, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı getirilmesi, HSYK’nın ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesi vs.. Hepsi bunun içinde.. Buna, isteyen; Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılacak olan değişiklikleri, anadil ve lehçelerde eğitim ve öğretim gibi süreçle ilgili değişiklikleri de katabilir.. Ama yine de bu bir paket değil topyekün sürecin bir başka adımı olarak kalacaktır.. Kalın sağlıcakla.