Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı paket, beklentileri karşıladı mı?..
Bu bir süreç.
Sayın Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden zaferle çıktığında hak ve özgürlük alanını kısa sürede epeyce genişletebileceğini düşünüyordu.

İş başa düştüğünde, Sayın Başbakan da, “sabırsızlanan” bizler de gördük ki, gelişimin, değişimin önündeki takozlar sanıldığından da büyük.

Hükümeti, “Yüzde 99’la da seçilseler iktidar olamazlar!” noktasına doğru sürüklemek, etkisizleştirmek için ellerinden geleni yaptılar.

Başbakan Erdoğan konuşmasının paketi sunum bölümünde, yapılanların bir kısmını ifade etti….
“Darbe senaryoları, tertipler, kapatma tehditleri, tahrikler, kanlı provokasyonlar, AK Parti’ye yönelik direkt terör eylemleri…”
¥
Geldiğimiz noktada her şey yerli yerine oturuyor; AK Parti de öyle…
İktidar partisi şu anda Erdoğan’sız da yola devam edebilecek durumda mı, tartışmalı.
Türkiye de, Erdoğan’sız ne yapar, o da meçhul.
Meselemiz kurumsallaşma.
¥
Erdoğan’ın açıkladığı reform paketi, öncelikle siyaseti yerli yerine oturtmayı, siyasetin yönetebilme kabiliyetini arttırmayı hedefliyor.

Çok önemli bir mesele; yüzde 7’den az oy alan parti hazine yardımından tek kuruş pay alamıyordu.

Reformla bu oran yüzde 3’e çekilmiş oluyor.
Bu, “oy oranı görece düşük” ama özgül ağırlığı büyük Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi gibi siyasi oluşumların nefes almalarını sağlayabilecek bir adım.
¥
Baraj meselesi de önemli; Başbakan Erdoğan içinde “Şimdiki gibi devam”ın da yer aldığı üç model ortaya koydu.
Bu konuda bir karara varılmış değil.

(Barajın olduğu gibi kalması ve AK Parti, Saadet, BBP dayanışmasının sağlanması yönündeki görüşlerimi daha önce dile getirmiştim. AK Parti’deki genel eğitim ise yüzde 5 baraj ve daraltılmış bölge sistemi yönünde.)
¥
Kamuda başörtüsü yasağını “büyük ölçüde” ortadan kaldıracak bir düzenlemenin yapılacağını biliyorduk.

Avukatlar, öğretmenler, hekimler vs. başörtüsü ile görev yapabilecek; polis, asker, hakim, savcı için eski model geçerli.
¥
Dini inançların gereğinin yerine getirilmesini engelleyenlerin ciddi cezalara çarptırılacak olmaları önemli bir adım.

Hükümet böyle bir düzenleme yaparsa, hangi iktidar gelirse gelsin bunu kolay kolay değiştiremez.
¥
Erdoğan’ın açıkladığı pakete, ırkçı oluşumlar “peşinen” saldırmıştı.
İlkokullardaki “Andımız”ı putlaştıran Türk Irkçıları ile Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açılmasını bile yeterli görmeyen Kürt Irkçıları, paketin açıklanmasından sonra da hücumlarına devam etti.

Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kurulmasına pek itiraz gelmedi ama “Kürt”lerin kendi dil ve lehçelerinde özel eğitim görmelerine bile her iki ırkçı kanattan tepki var.
Bunları normal karşılamak lazım; politikalarını “ırk” esasına yaslandıran yapılar, ellerindeki “az”ı da kaybetmemek böyle yapmaya mecburlar.
¥
Açıklanan pakette, Ruhban Okulu, Aleviler, Cemevi, KCK davalarını doğrudan etkileyecek düzenlemeler ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı gibi “çok netameli” bir takım konular yer almıyor.
¥
Geçtiğimiz günlerde, reform paketine ilişkin ön değerlendirmelerimizi ifade ederken, “Siyasetlerini PKK’ya yaslayan sağ ve sol Kemalistler, Kürtçü ve Türkçü faşistler hep birlikte saldıracaktır… Ama umdukları kadar da malzeme bulamamanın sıkıntısını yaşayacaktır.” demiştik.
Öyle oldu.

Paket hazırlanırken, “güvenlik birimleri”nce dile getirilen tereddütlerin de dikkate alındığı ortaya çıktı.
¥
Başbakan’ın reformu sunuş konuşmasında tekrar tekrar dile getirdiği “Bu bir başlangıç değil, son da değil.” vurgusu önemli.
Reformlar devam edecek…

“Darbecilerin” değil de “Milletin yanında” olan gerçek sivil toplum örgütleri katkı sunmaya devam etsin.