Şimdi de Dersimiz Demokrasi
“Demokratlar Birliği” sitesinde gördüm.
21 Ağustos 2013 tarihli makalesinde, demokrasi ile İslam’ı aynı kategoriye koymamamızı şedit ve de mıncıklayıcı kelimelerle eleştiri konusu yaparak okuyucularına bilinen mesajlardan veriyordu Celal Çetin. İslam için “ilkeler” demiyor da “akıl dinidir” diyor.
Bu sayın yazara cevap nevinden yazdım, ne var ki sitesi ismine yakışır şekilde davranarak yazıyı okuyucusuna sunmayı göze alamadı.
Korktu mu, ürktü mü söylesin.
Ne diyelim, çağımız bilgi çağı olmasına rağmen “inkar” denilen melanet araya girince, bilenlerle bulanlar işi bir başka yokuşa sürerek ucuzundan demokrasi sokağına sapıyorlar...
İnsanlık artık inkar dersinde boğulmak üzeredir.
Öncelikle bilmek zorundayız, Kur’an şimdi ki halleriyle ne İncil’dir, ne de Tevrat.
Yani, birileri “din hürriyeti” diyorsa da, bu çakma sözün asla ve katta İslam ile uzaktan yakından alakası yoktur. Aynı şekilde, başına “İslam’ı” getirmediğiniz taktirde salt “din” deyimi insanlık için bir şey ifade etmez.
Müspet ilim- din ilmi derseniz bu sizi ya kilisenin, veya havranın çorak duvarlarına çarpar, orada sakız gibi yapışır kalır bu tarafa sittinsene gelemezsiniz...
Öylesi ayrımcı ve de inkarcı kavramlar Kur’an’ı literatürde yoktur.
Yaratan müspet ilim, din ilimi diye ikiye ayrılmaz.
Güneş ile yer çekimi gibi esaslar Allah’ın(cc) birer ayetleridir...
Şimdi bana kim söyleyecek, fizik ilmi için hürriyet gerekir mi?
Yıldızı, güneşi, yedi kat göğü inceleme hakkını elimden kim alabilir?
Kâinatın kurallarını ayet ayet koyan İslam’ın kurallarını da koydu. Kainat ney sesi gibi Yaradan’ını zikrediyor, hayat, ölüm, dirilme onun emrinde...
O yaratır, bilim adamı bulur...
Hegel’in deyişi ile: “Devlet, ilahi iradenin yeryüzünde gözükmesidir.”
Demokrasi beşeri aklın ürünü, milletin iradesini esas alan bir ideoloji.
Kâinatın iradesi ise kayıtsız şartsız Allah’a(cc) aittir. Bir Müslüman “din vicdan işidir” diyemez, derse Allah inancında bir sakatlık vardır.
Basite indirgersek, pilota güvenmeyip de pilotluk yapmaya kalkışırsanız uçağınız düşer.
Bizler bu kâinatın birer yolcusuyuz, kısa bir süre sonra her birimiz ayrı bir durakta ineceğiz...
Ne demek istendiğim sanırım az çok anlaşılmıştır...
Yanılgı; Kur’an ayetlerinin fizik, kimya, astronomi, tarih, sosyal bilim, devlet, hukuk gibi bilim dallarından soyutlayıp kilise/havra anlamında salt din vukuatından kaynaklanıyor...
Tanzimat denilen layiha da bu anlayışın temelde saptırmasıdır...
Bir başka vurgu ise, ister çirkin olsun, ister haram olsun, ister toplumun yargılarına aykırı olsun, demokrasi her olguya liberal bakışıyla hürriyetler adına insan hakkı demekten utanmaz.
Ama İslam öyle değildir...
İlkeler gereği çirkinliklerden, toplum karşıtı davranışlardan, haksızlıklardan, ezmekten, ezilmekten, sömürmekten, sömürülmekten utanır, haya eder, men eder, alıkoyar...
Ver İslam’ı al demokrasiyi...
Yok öyle yağma...
“Başını vücudundan ayırdı, tekbirlerle yüreğini çıkardı” safsataları işgal ve sömürü zihniyetinin yalanlarıdır. İşgali, vahşeti, sömürüyü, terörü yapanlar da yaptıranlar da kendileri...
Terör neden Avrupa da değil de hep İslam aleminde, sorusunun cevabını ittihatçılar versin.
Her şeyimizle Avrupalı olacağız diye Osmanlı gibi bir gücü İngilizlerle bir olup yıktılar, düşmanın Anadolu’yu işgal etmesine onlar sebep oldu...
Geri kalmışlığımız onların ve onların yolunda gidenlerin eseri.
Bir asırdır başsız dolaşıyor İslam alemi...
Papalık ayakta, hilafet esarette...
Haramiler bir gece baskını ile senin yüreğini deştiler, kanını içtiler de hala doymadılar.
Şimdi de petrolünü, yer altı zenginliklerini sömürmek için seni sana kırdırıyorlar...
Kurt dumanlı havayı sevemez mi?..
Duman olmadan parçala yut da olmaz...
Öyle ya sen işgal edersen demokrasi, ülkesi için direnenler terörist!
Allah(cc) akıl ve fikir versin başka ne diyelim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.