ABD’den “tuhaf” durumlar!.
Bir haftayı dolduruyoruz neredeyse, Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ve TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’nun öncülük ettiği grupla ABD’deyiz.
*
Los Angales, San Francisco, Seaatle, Chicago; gece üçte yatıp sabah 8’de harekete hazır hale gelmenin gerektiği çok yüksek tempoda bir program.
Programdaki yoğunluk bir yandan fena halde yorarken, diğer yandan da iyi geliyor.
Biz ne dönemlerde çatır çatır gazetecilik yaptık; o ulusalcı sağ ve ulusalcı solun hükmettiği zamanlardaki ataleti iyi biliriz, depremin yıktığı Marmara’ya üç günde ulaşamayan zamanın ekâbirleri…
Şimdi, böyle koşturulduğunu görünce mutlu oluyoruz, yorgunluk çorbanın tuzu.
*
Neyse, müthiş tempo içinde koştururken dikkatimize takılanlar oluyor.
Şimdi yazmasak bu koşturma arasında unutacağız; oysa unutulmamalı.
DEVLET ÜNİVERSİTESİ’NDE OKUMAK!..
Mesela…
Bir kamu eğitim kurumu olan Ucla Üniversitesi’nin Anderson İşletme Fakültesi’nde sel gibi akıp giden gençlerden bazılarını durdurup, eğitimin kendilerine kaça patladığını sordum.
Yılda 55 bin dolar!..
*
Çoğu part time işlerde çalışıyormuş; kahir ekseriyeti başka ülkelerden, ABD’ye gelip en yüksek standartlarda eğitim alan bu gençlerin hiç de öyle “hoppa, zıppa” takımından olmadığını fark ettim.
Onlar da teyit ettiler bendenizi;
Felaket ders çalışıyorlarmış,
Ders geçmek acayip zormuş,
Bir de masrafın hiç olmazsa bir kısmını çıkartmak için part time iş.
ODTÜ-MODTÜ GÖRSÜN!..
Devlet okulu paralı, ABD’de filan böyle.
Çocuklar, cayır cayır çalışıyor.
Olay çıkartan filan yok; aklı başında gençler, bizim odtü’nün modtü’nün “Gezici takımı” için ders mers yok; nereyi yaksak, nereyi dağıtsak!..
Gecenin üçüne kadar barlarda, akşam üstüne kadar yatak, boş vakitlerde de oraya buraya sataşmak!.
Ya evlat; millet sana “bedava” üniversite imkanı sağlamış, okuyup adam olsana!..
Part time filan çalışıp üç beş kuruş kazansana!..
Yani buralarda, elin memleketinde onca zorluklarla okuyan çocukları görünce kızdım, niye saklamalı!..
YOLLARDA ZIPLA!..
Özellikle Los Angeles’te yolların bozukluğu dikkatimi çekti; hani sanat, sosyete âleminin merkezlerinden filan ya…
Dediler ki; “Ekonomik kriz olduğundan masraflar iyice kısıldı. İyi vergi alınıyor ama hizmetlerde daralma var.”
Gel de Türkiye’nin kıymetini bilme!..
Toplu ulaşımın gayet zayıf olduğunu fark ettim hemen.
Dediler ki; “Karayolu, otomobil lobisi toplu ulaşımın gelişmesine izin vermiyor!..”
Hani gel de Recep Tayyip Erdoğan’a, Binali Yıldırım’a selam gönderme; Kadir Topbaş, Melih Gökçek, Mehmet Özhaseki ve diğerlerinin kıymetini bilme!..
Ya bir de, bizde birileri milletin otobüslerini yakmaz mı...
Vereceksin bunları karayolu lobisinin eline!..
ERKENDEN İŞ’E!..
Bir güzel uygulama var; eyaletlerin çoğunda “İsteyen işe sabah 6’da gitsin, öğle 2’de çıksın!” demişler.
İşe gidip gelirken trafiğe takılmıyorsun, öğlene kadar çocuklar zaten okulda; öğleden sonra çoluk çocukla ilgileniyorsun…
Güne erken başlıyorsun, bolluk bereket!..
¥
Bizde bir ara Enerji Bakanı Taner Yıldız gündeme getirecek oldu da, “Milleti sabah namazına mı kaldırmak istiyon!” diyen “homo-laikus katiyen istemesuz” takımı kazan kaldırdı!..
¥
Demem o ki, bizde ne güzellikler var, ne imkanlar var, lâkin takozlar yolumuza dizili, güç belâ ilerliyoruz.
Kitap okumaz, ders çalışmaz, alın teri dökmez bir azgın azınlık yüzünden muazzam imkanlardan yeterince faydalanamıyoruz.
¥
Bizim memleket gibisi yok; kıymetini bilmeyen taş olur!..