Murat Karayalçın “ODTÜ yolu gereklilik” demiş.
Genç okuyucularımız şimdi “gereklilik” de ne demek ve “bu da kim?” diyebilir...
Haklılar… Hazret bir dönem çok popülerdi. Ankara belediye başkanlığından bakanlığa, parti başkanlığına kadar gitmişti. Başbakanlığına ramak kalmıştı. Sonra partisi irtifa kaybetti, kendisi de unutuldu.
Fakat onu hâlâ “gereklilik” olarak gören birisi vardı...
Biz unuttukça o hatırlattı.
Selefi (burada Karayalçın oluyor) hakkında söylemedik şey bırakmayan, halef (burada Gökçek oluyor) ne yapar yapar, onu gündeme getirir. Bununla da kalmaz, ille aday olmasını sağlar.
Son seçimde de öyle oldu...
Karayalçın mağlubiyete doymayan pehlivan olarak ringdeki köşesine çekildi. Bir daha piyasaya sürülebilir mi?
Yok artık!
Ankara’nın değişmez Büyükşehir başkanı bir daha seçilmek istiyor. Değil üç, bu dört olacak! Herkesin ilk tepkisi şu oldu: Karayalçın’ı ne zaman piyasaya sürecek?
Öyle anlşılıyor ki, artık Karayalçın’ı rakip aday olarak ortaya çıkarmak milletin zekâsıyla alay etmekten başka bir şey değil. Fakat Karayalçın  bir şekilde işte gündemde: “ODTÜ yolu gereklilik” demiş!
Bu yolun ihtiyaç olduğundan şüphe eden mi vardı? Asla! Anadolu Bulvarının nasıl ODTÜ duvarına dayandığını bütün Ankaralılar bilir. Bu duvar çoktan aşılmalıydı. Öncelikle Karayalçın aşmalıydı. Hadi diyelim ki o ihmal etti. Melih Gökçek kaç yıldır iktidarda kuzum?
Bu iş çoktan halledilmeli, bölgedeki trafik darboğazı aşılmalıydı.
Neden bugünler beklendi?
Mahalli seçimlere şunun şurasında ne kaldı?
Ortalık aday adaylarından geçilmiyor. En kritik yerlerden biri Ankara Büyükşehir belediyesi... Hatta İstanbul’dan daha kritik.
Ankara Büyükşehir vitrininin yeni ve güzel görünümlü bir başkana ihtiyacı var.
Gökçek “ben ebedî güzelim, soyadım buna hüccet” diyebilir. Malûm gökçek “güzel” demek!
Tamam, soyadı bile güzel. Fakat yeni değil.
Efendim “tecrübeli” diyenler çıkabilir. Elbette tecrübeli. Fakat geçen zaman içinde Ankaralının zihninde oluşan görüntü “güzel” mi? Yıprak mı?
Şimdi efendim “şunları yaptı, bunları yaptı...” denilebilir. Belki anlatılanlardan fazlasını yapmıştır!
Fakat artık Ankara’nın yapıları, sistemleri alarm veriyor. Ankara’da oturan bir dostum, “Melih metro inşaatlarını bitiremedi, Hükümet üstlenmeye mecbur kaldı, bu ayrı fasıl. Fakat mevcut metroyu her an bitirebilir” demesin mi?
Bu ne demek yani?
Metro artık köhnemeye başlamış. Doğru dürüst bakım yok. Asma tavanlar dökülüyormuş. Eskinin saat gibi işleyen trenleri artık bozuk saat gibi çalışıyormuş. Gacurtular gucurtular almış başını gidiyormuş. Kızılay’ın çok işe yarıyan yürüyen merdivenleri aylardır yürümezlermiş. Birçok istasyonda yürüyen merdiven inşaatı yapılacak diye yıkımlar yapılmış. Fakat altı aydır yürüyen bir şey yokmuş!
Bir taraftan Ulaştırma Bakanlığı bitmeyen metro inşaatlarını bitirmeye çalışıyor, diğer taraftan metro yapmamaya yeminli Gökçek, değil metroyu, merdivenleri dahi bitirmeye yanaşmıyormuş!
Okuyucularım benim ODTÜ olayına farklı baktığımı bilirler. Elbette ODTÜ yolu bir ihtiyaçtır (gereklilik filan değil!). Fakat zamanlaması politiktir. Mevcut başkan bir daha seçilmek için bu flaş işe girişmiştir. Yerlerde sürünen prestijini kurtarması mümkün değildir. Ancak, Ankaralı seçmen, “lânet olsun! Bir daha Gökçek” diyebilir! Bu da ancak solun her türlü müptezel fraksiyonunun caddeleri, sokakları savaş alanına çevirmesi ile olur!
Sade seçmen değil, parti yönetimi de, “ne yapalım, şimdi bu adamı aday yapmasak, onların haklı olduğunu kabul etmiş gibi oluruz” diye düşünebilir...
Düşünür mü?
Göreceğiz. Fakat görünen köy şu: Otuz yıldır Ankara’da mukim bir hemşehri, birincisinde Gökçek’e kendiliğinden oy vermiş. İkincisinde maslahat icabı. Fakat üçüncüsünde neredeyse ikna için şakağına tabanca dayanmış. Şimdi diyor ki: “füze atışına maruz kalsam, asla!”
Benden hatırlatması....