Selam Bayrağı Burcuna Taşıyanlara
Kızlarımız başörtüsü mücadelesi ile destan yazdılar. Yarınki Türkiye’nin inşasında bu hareketin müstesna bir yeri vardır.
Ben bu mücadeleye hep hayranlık ve gıpta ile baktım. Bir erkek olarak o mücadele karşısında ezildim, utandım, yer yer ağladım. Yazdığım yazılar birkaç kitap eder belki bu konuda. Bir şey daha yapalım diye teklif ettim erkek arkadaşlarıma, ama iltifat görmedim. Burda da yazdım bunu: “Gelin biz de sakal bırakalım.” Bu mücadelede yalnız bırakmayalım kardeşlerimizi demiştim. Nihayet sakal bırakmak dinimizin kimi alimlere göre bir emri, kimilerine göre de tavsiyesi. Ama dinletemedim.
Şimdi “Demokratikleşme Paketi”nin ardından sorun çözüldü. Tek tük direnen kelaynak yöneticiler de bitmeye mahkumdur. Kamusal alanda da başörtüsü rahatlıkla takılıyor artık isteyenlerce.
Acaba “yasamanın merkezine”, yani Meclis'e başörtüsü ile girilecek mi?
Bu soruya cevap vermeden önce muhtereme Merve Kavakçıya selam olsun derim. İlkler asla unutulmazlar. Kıdem hakkı saygı görmelidir. Siz çok yaşayınız Fatma Babacan’lar, Merve Kavakçı’lar!
Mecliste başörtüsü konusu uzun süre gündemi meşgul etmişti. Siyasi partilerin Meclis'te "başörtülü vekil" konusuna olumlu yaklaşması, Başbakan ve kurmaylarının "Başörtüsü ile Meclis'e girilmesinde hiçbir sakınca olmadığını" ifade etmesi üzerine yeni yasama yılında TBMM'de başörtülü vekilin olup olmayacağı merak ediliyordu.
"Bazı milletvekilleri Meclis'e başörtüleriyle girecekler" denilirken AK Parti'nin Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Beyazıt Kaçar, Meclis'e başörtülü gideceğini ifade etti. Sevde Beyazıt hacca gittikten sonra Haccın kendisini çok etkilediğini ve orada taktığı başörtüsünü çıkartmayacağını söyledi.(https://www.habervaktim.com/haber/348630/ak-partili-vekil-meclise-basortusuyle-girecek.html)
Zaten ilke de bu değil mi? Bir kere takıldı mı artık çıkarılmamalı. Sakal da öyle. Bir kere bırakıldı mı bir daha kesimemeli. Burca dikilen bayrak bir daha inmemeli. Bunlar oyuncak değil, kişiliğin ciddi parçalarıdır. Tak çıkar, kes bırak, bir Müslüman için ruhsal dengesizliktir, kalpte ritim bozukluğudur, kişilikte parçalanmadır, yaşama biçiminde bir dengesizliktir, halet-i ruhiyede bir müzepzepliktir. En azından laubaliliktir.
31 Ekim günü Meclis'e başörtülü olarak gireceğini ifade eden “Sebep Ey” şairi Erdem Beyazıt'ın kızı olan Sevde Beyazıt, bir kere daha hemşehrisi Sütçü İmamı rahmetle yâd etmemize sebep olmuştur. Umarım gazimizin ruhu şâd olmuştur.
Biz de bir hemşerisi olarak kendisini tebrik ederiz. Demek bayrağı burcuna dikmek ona nasipmiş. Umarım bunu yaparken başka bilekler de bileğine destek verirler. Umarım dayanışmanın gücünü ve mutluluğunu bize bir kere daha yaşatırlar.
Bu yazıyı yazıp bitirdikten sonra şu haberi okuduk ve sevindik: “AK Parti Konya Milletvekili Gülay Samancı, "Hac dönüşünde tesettüre girme noktasında bir karar aldık. İrademizi ortaya koyduk ve bundan sonraki Meclis çalışmalarında başörtülü bir şekilde devam etmeyi düşünüyoruz, inşallah başörtülü bir şekilde gireceğiz" demiş. Tebrik ederiz.
Meclis bizim için “Daru’n Nedve” gibidir. Ancak kendisine değil, işlevindeki usullere, ilkelere reddiyemiz vardır. Yoksa biz Meclise ve yasamaya karşı değiliz. Şûrâ, istişare, danışma, içtihat, hüküm istinbat ve istihracı bizim nizamımızda en temel özelliklerimizdendir. Ama bu işlem laik Anayasa çerçevesinde değil, Kur’an-ı Kerîm’in ve Sünnet-i Seniyye’nin ilkeleri ışığında yapılır, o kadar. Asıl olan isim değil müsemma, kurum değil, muhtevadır, içeriktir.
Bunu niye yazdım?
Her yazının bir amacı vardır ve o amacı kuşatacak kadar bir hududu vardır. Yani alanı sınırlıdır, o kadar mekan kaplar. Bunun ötesinde bir sürü alan, ahkam, zaruret, azimet ve ruhsatlar vardır. Bunları bir yazıya sığdırarak konuşmak maksadı aşmaktır. Bu yüzden dikkat çekiyoruz. Sütten ağzımız çok yanmıştır da yoğurdu üfleyerek yemeye çalışıyoruz.
“Ne demek istiyorsun? Açık söyle arkadaş” diyenlere, “peki” diyor ve açıklama yapıyorum:
Şimdi bu yazıyı yazdık ya, kimse bize “sana ne bu sistemin yasama meclisinden? Şirke battıktan sonra kim nasıl giriyorsa girsin, bizi ilgilendirmez” demesin.
“Bana siyasetle çözülen bir mesele söyleyin, Cumhuriyet tarihi boyunca oy verdiğiniz partilerin bir müsbet icraatını gösterin, siyasete toptan karşı olmaktan ben de vaz geçeyim” diyen sevgili hocalarımız veya modern tabirle kanaat önderlerimiz var. Saygı duyuyor ve yeni bir tartışmaya girmek istemiyorum anlayacağınız.
Ama biliyorum ki bazıları çıkacak ve Meclise başörtülü girenleri tebrik ettiğim için, “laik yasaların merkezi olan Meclisi savunduğum” gerekçesiyle, evet, sırf bu yüzden şirke düştüğümü söyleyecektir.
Sana sığınırız ya Rabbî…