Sadece İzmir’in dağlarında çiçekler açmaz,  görüyoruz ki meclisin hanım milletvekilleri arasından da çiçekler açıyor. Şimdiye çoktan bağlar yeşermeli, çiçekler açmalıydı. 

Geç geldi ama iyi geldi...
Anayasayı değiştirmeden, kanun çıkarmadan, tüzük yapmadan örtünme yasağı şimdilik rafa kaldırılmış durumda. İnşallah ilerideki günlerde başına bir kaza gelmez...
Hem bu örtünme neden yasak?
Çünkü bu ülke “inkılaplar” diyerekten başından beyninden yediği vurgunun eşiğinde nadanlar tarafından tarihi asimilasyona tabi tutuldu.
Lozan hezimeti gereği, her şey tepeden tırnağa değişecek...
Yazı değişecek, tarih değişecek, kıble değişecek.
Bu sahada görev CHP’nin... Laikliği bu ülkeye CHP ithal etmiştir.
Laik olan örtünemezmiş.
Tek adamın tanrı buyruğudur, her hatun kişi mal meydanda açık gezecek!
Sosyal yaşantımıza tesettür karışırsa ne olur biliyor musunuz? Hızlandırılmış trenler yavaşlar, denizin 61 metre derinliğindeki geçişler çöker, uçak fabrikaları sekteye uğrar, trafik karışır...
Bir asırdır CHP bu kafa ile milleti avutuyor. 
Örtünme gericilikmiş...  
Millet 2002 seçimlerinde uyanınca ne görsün, kazın ayağı hiç de öyle değilmiş. Laiklik bir Fransız (eli kanlı jakoben) yapımı olup, tarihi kilise ile bilimin çatışması sonucu doğmuş bir model. 
Daha Türkçe’si Gavur işi... Müslüman işi asla değil.
Çünkü bu cahiller bilmiyorlar ki, Kur’an İncil ve Tevrat gibi değildir.
Hıristiyan veya Yahudi laik olur ama Müslüman olamaz. 
Nedeni ise, Kur’an kâinatın her alanını ilkeler bazında düzenlemektedir.
İlkeler onun, bulmak buluşturmak senin. 
En basitinden Kur’an, insanın atık bir sudan yaratıldığını ilke olarak ortaya koyunca, bize düşen bu suyu laboratuvarlarda inceleyip sonuca varmaktır, anlamaktır. 
“Bu iş vicdan işidir” demek gibi cehalete kaçan bir keyfiyetimiz yok.
Her kademede ateist olduğunu söyleyen Aziz Nesin demek ki kişi olarak daha seviyeli. 
İnanmamakla beraber o da aynı şeyleri söylüyordu, diyordu ki, “Müslüman laik olamaz....”
Şimdi geldik meclis çatısı altına, örtünmek istedikleri halde dayatmalar yüzünden yıllardır örtünemeyen milletvekillerinin hac farizası dönüşü örtünmeleri cumhuriyet tarihinin bir dönüm noktası sayılır. Esaretin kelepçelerini kıran bu vekil kardeşlerimi kutluyorum.
Her ne kadar bu eyleme “simge” deseler de örtünenler, “biz inancımızın gereğini yapıyoruz” şeklinde cevap vermeleri en doğrusu. İnsan inandığı gibi yaşamıyorsa hür değildir. 
Simgeye sıra gelince hangisi simge değil?
Öyle inandığı için açık giyenlerin de kıyafetleri simge değil mi?
Buradan tutturamazlar da olayı Mustafa Kemal’in şahsına götürür yıkarlar. 
Zaten başka türlüsü de kurtarmaz.
Çünkü o cenahta cumhuriyet denilince birinci maddesi kadının açık gezinmesidir.
Açık olmayan kadına çağdaş demiyorlar, cumhuriyet demiyorlar.
Umarım CHP bu olayda yine de sınıfta çakmaz.
CHP içerisinde örtünme olayına “kadın hakları” açısından bakanlar olduğu gibi, zinhar teşhirsiz çağdaş kadın olamaz şeklinde bakanlar da var....
Bu iki farklı görüş CHP’nin geleceği açısından çatışırlar mı, barışırlar mı ileride göreceğiz.
MHP’ye gelince, bu parti asıl imtihanı Merve Kavakçı olayında veremeyince şimdiki ahvalde aynı hataya düşmemek için dikkatli. En azından eleştirili destek veriyor...
Türkiye halkı 11 yıldır kapılarda kaldı.
Geç de olsa meclis çatısı altında açan çiçekler ayrıcalığı birkaç kişiye nasip oldu. Umarım bu çağlayan diğerlerine de sirayet ederek halkın hafızasındaki zincirler kırılmış olur.
Artık Müslüman halk örtüsü yüzünden orada burada dışlanmaz.
Bu yönü ile belki de diktadan demokratikleşmeye ilk adım atma olgusunu yakalayan ülke biz olmuş oluruz... Diğerleri gibi Irak’ı işgal edip, dönüp demokrasi demeyiz.
Olmaz da yine de hatırlatmakta fayda var. Duruşumuz samimi, eylemimiz sırf Allah(cc) rızası için olursa bir anlamı olur. Değilse biz de kaybederiz, millet de kaybeder...