Şafak Sökerken
TBMM, dün en normal, en olağan günlerinden birini yaşayacaktı. Bütün konuşmacıların konuşmalarında bu vurguyu hissettim.. Önce 700 küsur kelimelik bütün konuşmacıların sözlerini eleştiren bir yazı yazmıştım.. Ama Şafak Pavey’in konuşmasını dinleyince tamamını çöpe attım.. Tek başına sadece Şafak Pavey’in ve sadece birkaç ifadesini (yerimiz dar olduğu için) değerlendireceğiz müsaade varsa..
BİZ’İ YAKTILAR SİZ MAĞDURSUNUZ
“Biz Gezi’de vurulan Sivas’ta yakılanız ama nedense hep kronik mağdur sizsiniz”.. Gezi’de vurulan meselesi daha yeni bir mesele olduğu için üzerine uzun uzun konuşmaya bile gerek yok. Ortada ciddi bir faşist kalkışma vardı. Ve Pavey’in, İstanbul cadde ve sokaklarından daha iyi bildiği batılı demokrasilerin işletildiği bütün ülkelerde, en hafif şekilde böyle bastırılırdı kalkışmalar.. Türkiye, bunu en tavizkâr biçimiyle yaşayan ülke olarak ciddi anlamda kaybetti bile.. Sivas Olayları’na gelince.. “biz yakılanız” diyerek, insanları nasıl ayrıştırdığınızı, kamplaştırdığınızı, kutuplaştırdığınızı söylemeye gerek var mı? Sivas’ta eğer biri yakıldıysa o “siz” değil, “biz”iz.. Aralarında sizin de olduğunuz, bizim de olduğumuz hepimiziz.. Başörtülüsüyle, ateistiyle, Türk-Kürt ya da başka bir takım etnik aidiyetleriyle bu toprakların tümüydü yakılanlar.. Eğer öyle değilse, bu defa birileri de çıkar size der ki; “Başbağlar’da katledilenler biziz”.. O sözün altında kalırsınız...
BU HANIMA HADDİNİ BİLDİRİNİZ
“Turist olarak bile gitmediğiniz coğrafyalarda yıllarca türban takmak zorunda kalmış biri olarak sesleniyorum. Mecliste pantolon giymesi engellenmiş bir kadın vekil olarak yapıyorum...” Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, Afganistan’dan söz ediyor Pavey.. Orada zorunlu olarak başını örtmek durumunda kaldığını bilerek mi söylemiyor acaba?.. Yoksa “benim anneannem de başörtülü” edebiyatının bir başka türü müdür bu?.. Sn. Pavey’in geçirdiği elim kazaya gelince.. Acaba Sn. Pavey, doğrudan TBMM’ye pantolon giyip gelseydi, bir milletvekili çıkıp da; “Şu Hanım’a haddini bildiriniz” mi diyecekti..
BAŞÖRTÜ NASIL İTİBARSIZLAŞTIRILIR?
“Çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla Çamlıca’da kuytuda sevgilisiyle öpüşen genç kız, özgürlüğünü Mustafa Kemal’e borçlu” Neresinden başlasam nasıl anlatsam bilmiyorum ki.. Bu düpedüz algı operasyonu.. Çiçekli başörtüleri olan ve dar pantolon kızlar, Çamlıca’da kuytuda öpüşür. Sn. Pavey, zihinlerde böyle bir algı oluşturmaya yönelik bir düşüncenin söylemini yükseltiyor. Bu aynı zamanda, başörtüsünün aslında dini, mütedeyyin insanları, muhafazakâr düşünceyi, ahlâk toplumunu sembolize etmediğine yönelik bir operasyonel cümle.. Tevili mümkün değil. Anlaşılması güç.. En hafif tabir ile Sn. Pavey’in sözleri çok ayıp.. Başkaldırdığın, meydan okuduğun bir haksızlığa bir başkasına reva görmek.. Akıl alır gibi değil...
SEKÜLER TÜRKİYE
“..Ortadoğuda bizim seküler topluluğumuz pırlanta gibi parlıyordu...” Bu sözün de cehaletten kaynaklandığını düşünmüyor aksine kasten yapılmış bir çarpıtma olduğuna inanıyorum.. Ortadoğu’da parlayan seküler yıldız Türkiye’nin, sekülerizmine gölge düşmemesi adına TBMM’den kovduğu Merve Kavakçı’yı hatırlıyorsunuz değil mi? Peki o gün o tavrı gösteren DSP nerede şimdi?.. Şafak Hanım’ın atladığı en önemli gerçek şu ki; AK Parti’nin oyu % 50.. MHP’nin de % 14-15’ler bandında bir dînî hassasiyetleri taşıyan seçmeni olduğunu düşünün.. BDP bana sorarsanız % 7 blok olarak özgürlükçü tavrıyla ortada duruyor. Ama hadi onu da % 4 olarak kabul edelim.. CHP’nin bile en azından bir % 7’si 8’i vardır.. Uzaydan gelmiş gibi marjinal kalan burada çok açık ki Şafak Pavey ve onun gibi düşünenlerdir.. Daha çok su kaldırır bu konuşma ya. Bakalım CHP’nin sözcüleri bu sözlerin altına imza atacak mı, onu bekleyip görmek istiyorum. Sahip çıkmazlarsa bu sözlere, ben de fazla devam etmeyeceğim. Kalın sağlıcakla.