Sorun Sistemde
CNN Türk ekranlarına konuk olan Sabah yazarı Nazlı Ilıcak, şöyle diyor:
"Kişilerin kaldığı özel evlere ihbar üzerine müdahale bir seçim yatırımı olsa dahi hoş bir şey değil. Bir yandan kendine demokrat diyeceksin, sonra da özel hayata müdahale edeceksin. Bu bir seçim yatırımı olarak düşünüldüyse daha da kötü. Kendi değerleri çerçevesinde dünya görüşleri böyle olduğu için bu durumu normal karşılıyorlar… Buradan oy gelecekse hiç gelmesin. Ben buna üzülüyorum. Türkiye'ye hizmet eden bir Erdoğan var. Ben her zaman göğsümü gere gere 'Erdoğan'a oy verdim' derim. Ama şimdi ben utanıyorum. "
Basından öğrendiğimiz kadarıyla Başbakan’ın önündeki raporda yer alan bilgilere göre, vatandaş kızlı-erkekli karışık öğrenci gruplarının kaldıkları “öğrenci evleri”nden rahatsız.
Buralarda kalan öğrencilerin aile ortamına yakışmayan davranışlarda bulunabildiklerinden, çocukları için kötü örnek oluşturduklarından şikayet eden vatandaşlar, devletin ilgili kurumlarına müracaat ederek önlem alınmasını istiyor. Anne-babalar da, başka şehirlerde okuyan çocuklarının emin ellerde olması noktasında devletin tüm imkanlarını seferber etmesini talep ediyor. Bu hususta vatandaşlardan, anne-babalardan devletin ilgili birimlerine çok sayıda şikayet ve talep geliyor. Zaman zaman basında yer alan “Üniversiteli kızları fuhuşa zorlamışlar!” şeklindeki haberler bu ailelerin endişe ve tepkisini katlıyor.
Devletin disiplin ve gözetiminden uzak “öğrenci evleri”nin ayrıca marjinal örgütlerin hedefinde olduğu belirtilirken, buraların kolayca “örgüt yetiştirme evi”ne dönüştürülebileceği kaydediliyor.
Hükümetler niçin vardır? Halkın sorunlarını çözmek için değil mi? Öyleyse bunun gündeme gelmesi neden rahatsızlık doğuruyor?
Bu batıcı laikçi aydınlar zaten halkın daima karşısındadır. Şimdi bu hükümet vatandaşından gelen şikâyetleri dinlemeyecek de üç beş aydın geçinen bu milletin değerlerinden kopmuş insanları mı dinleyecek?
İşte Türkiye’nin çelişkisi burada yatmaktadır. Halk Müslümandır ve sorunlarına Müslümanca çözümler istemektedir. Kitle partileri bunu görerek halka seçim öncesinde bu türden muhafazakar sözler vermekte, İslam’ın yaşanmasında engel olan yasaların bertaraf edileceğini vaat etmektedirler.
Fakat iş başına geldiklerinde beton gibi İslam’a karşı vaziyet almış bir sistemle karşı karşıya kalmaktalar. Bu sistem İslam’ı yıkarak gelmiş, kendisini de onun yıkacağından korkarak ona karşı bir sürü akıl almaz önlemler almış, ona hayat hakkı tanımamıştır.
Batı medeniyetine giriş de bunların başındadır. Bütün yasalar bunu amirdir ve buradan verilecek bir taviz içte ve dışta “eksen kayması”, “yeniden Osmanlı”, “şeriata dönüş”, “fundamantalizm” gibi suçlamalarla yok edilmeye çalışılmaktadır. Bütün yasal düzenlemeler bu durumu korumak için yapılmıştır. Bu yüzden kaç partinin kapandığını da tarih kaydetmektedir.
İşte sorun bu hürriyetsiz ortam ve bu bozuk düzendir.
Peki, madem durum bundan ibarettir, o halde devlete ve yönetime talip olan Müslümanlar (İslamcılar) ne yapacaktır?
Cevap gelecek yazıda arayalım inşallah.