Başbakan mı Barzani’yi, Barzani’mi Başbakanı Ağırladı?!
Yedikleri pilavın içinden taş çıksa Amerika ve İsrail’den bilen ve ülkeyi yönetenlerin hatasızlığı konusunda iflah olmaz kurgulara sahip bağımlı tayfanın, Başbakan Erdoğan’ın 2004 tarihli “Büyük Orta Doğu Projesi’nin Eş Başkanıyım” ve “Büyük Ortadoğu Projesi var ya, bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir... Bir merkez olabilir... Bunu başarmamız lazım” itirafı ile 16 Kasım 2013 tarihli Diyarbakır’da oynanan çadır tiyatrosu arasında ilişki kurmaktan imtina edenler; dokuz aydır yaşananları özgün bir Türkiye projesi ve Barış Süreci olarak millete çakmaya çalışsalar da, Çözüm Süreci’nin BOP ürünü olduğu ile alakalı hükmü ortadan kaldıramıyorlar!
“Vay be… “ diye başlayan “Daha dün…” diye devam eden ve “bir karakol komutanının muhatap aldığı, bizzat Amerikalı politikacıların bile siyasi fahişe diye adlandırdığı, makam odasında arkasında Sivas’a kadar bir Kürdistan haritasının asılı olduğu Barzani’nin gelinen aşamada gördüğü itibara bak!.. Dağdaki PKK’lıların kıyafetiyle geldiği Diyarbakır’da, başından aşağıya dökülen konfetiler bu ülkenin Başbakanı tarafından özenle temizleniyor!” diye süren cümlelerle yüklü ‘nereden nereye gelindi’ muhtevalı düşünceleri teğet geçeceğim!
Neymiş efendim…
Barzani Türkiye’ye ve Ak Parti Hükümetine bağımlı hale gelmişmiş… Süreci yönetenler Kandil ile İmralı’yı rekabete sokmuşmuş… Barzani PYD’nin müstakbel Suriye Kürdistan’ı ile alakalı çabalarına ve PKK’nın tek başına pazarlık masasında hesap kitap yapma işlerine çomak sokacakmış… Öyle bir anlatıyorlar ki, rehine kurtarma işlerinin canlı bağlantılarla diplomatik zafer olarak lanse etmeye çalışan ve yaptığı her hamleye şah çekilen iktidarımız bölgede oyun kurucu olmuşta haberimiz yok! Sanki Amerika Birleşik Devletleri oyunun dışında ve Atlantik’in ötesinde gökyüzünde uçurtma uçuruyor!..’
Neyse…
Gelinen aşamada bu çadır tiyatrosunda oynanan oyunları bir yana koyup, Çözüm Süreci başlığı altında kontrollü bir medya planlaması ve enformatik illüzyonların hedef kitlesi haline getirilen kamuoyundan saklanan bazı gerçekleri Bunları Biliyor muydunuz? ara başlığı ile sizlerle paylaşacağım:
1 ) Hatırlarsanız, Akil Heyet toplantısının sonuç bildirgesinin hazırlandığı son toplantıda, PKK’nın sınır dışına çıkışı Başbakan Erdoğan tarafından rakamlaştırılarak %20 sınır dışına çıktı şeklinde set edilmişti. Gelinen aşamada bu yüzde 20’nin bile abartılı olduğu ortaya çıktı. PKK’nın silah bırakma ve geri çekilme üzerine kurgulu Çözüm Süreci’nde bu şartın görmezden gelinmesi ve eşkıyanın bu şarta riayet etmiş gösterilmesi, Çözüm Süreci ile alakalı hükümet üzerinde bir “baskının” ve “mecburiyetin” varlığına alamettir.
2 ) Bugün Askeri kaynakların bildirdiğine göre; PKK yaklaşık Eylül’de sınır dışına çekilmeyi durdurmuş, Ekim’de sınır dışına çekilmeyi askıya almıştır. Sınır içinde terörist kamp sayısı azalmış olsa da hacimleri genişletilmiştir.
3 ) PKK’ya katılımlar sanıldığı gibi dağdaki kamplara değil, il ve ilçelerdeki konuşlanmış merkezlere kaydırılmıştır. PKK, mevcut siyasi yeni durumda, sınır içindeki silahlı unsuru müdahaleden beri kılınmış ve serbestiyet kazanmış durumdadır. Dağda silahlı unsur serbest haldeyken il-ilçe merkezleriyle güçlenen etkileşimin siyasi ederi açıktır. Bölge halkı PKK’nın baskı ve insafına bütünüyle açık hale getirilmiştir. Hükümet, PKK ile Kürt sivil halkının ayrımını yapabilecek yeteneklerini iyice yitirmiş durumdadır.
4 ) İktidar Partisi PKK’nın sınır dışına çekilmesini askıya aldığını bildiği halde şartlarda direnmemiş, geri vites takmak zorunda kalmıştır. Üstüne üstlük İmralı’dakinin restleşmelerine ve eğer diğer aşamalara geçmezseniz, yaptığımız müzakerenin tavizler bölümünü kamuoyu ile paylaşırız içerikli BDP/Kandil şantajına boyun eğilmiş ve “mecburen” ve “acilen” demokratikleşme paketini açıklanmıştır.
5 ) PKK mevcut durumdan son derece memnundur. Türkiye’nin egemenlik parametrelerini aşındıran Çözüm Süreci’nin kaçınılmaz sonuçlarından olan, Devletin Doğu ve Güneydoğu’da kontrolü kaybetmesi ile ilgili süreci, Barzani hamlesi de yavaşlatmayacaktır.
6 ) Gerek Ak Parti tabanı içerisinde gerekse manipülasyonsuz anketlere yansıdığı üzre, milletin ekserisi içerisinde Çözüm Sürecine ve süreç yöneticilerine bir baskı oluşmaya başlamıştır. Ak Parti içerisinde, sürekli Başbakanı yanlış enforme eden ve geçmişte kredisini tüketen açılımcı tayfa haricinde, sivil ve askeri bürokrasi PKK kazanımlarını geri almak konusunda kendini daha çok zorunlu hissetmeye başlamıştır.
7 ) Çözüm sürecinin gidişatını değiştirmek konusunda her an her türlü sürpriz yaşanabilir.
Hülasa…
Çözüm Süreci diye adlandırılan Apo-MİT Müzakere Süreci; ne Ak Parti Hükümeti’nin iddia ettiği gibi bir devlet projesi, ne de BDP'lilerin iddia ettikleri gibi Apo'nun projesidir. Tamamen BOP ürünü bir projedir ve saat gibi işlemektedir! Hem Ak Parti hem de PKK biliyor ki, bu süreci kim bozarsa tasfiye edilecek. Bu sebeple böylesine hassas dengeler yürütmeye çabalıyorlar. Her iki taraf da birbirini tartıyor. Yani süreci bozan, BOP patronu ABD'yi de karşısına almış olacak. İkisinin de elindeki tek şans Çözüm Süreci’dir...
Ortadoğu'da istikrarsızlıkların en önemli nedenini Avrupalıların gelişigüzel çizdikleri şimdiki sınırlara bağlayan ve BOP projesi mucibince mevcut Ortadoğu haritasını yeniden değiştirmeye başlayan ABD, İsrail’in güvenliği ve bölgede enerji kaynaklarını kontrol edecek kalıcı bir güç yapılanması için müstakbel Kürt Devleti’ne büyük önem veriyor… Resmi ifadeleriyle, Diyarbakır’dan Tebriz’e kadar uzanacak, “Free Kurdistan-Özgür Kürdistan” adıyla kurulacak olan yeni Kürt devletinin Bulgaristan ve Japonya arasındaki “en Batı yanlısı” devlet haline getirmeye çalışıyorlar!..
Anlayacağınız, Başbakan Erdoğan ve elini verip kolunu kaptıran açılımcı şürekânın bu Barzanili ve Şirvanlı Diyarbakır atraksiyonunun bizce “sahici” değeri yoktur! Bu buluşma göstermiştir ki Çözüm süreci diye adlandırdıkları bu sürecin Kürt kardeşlerimizle ve sözde Kürt Sorunu ile hiç ama hiç alakası yoktur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.