Başbakan Erdoğan, belediye başkan adaylarından bir bölümünü dünkü grup toplantısında açıkladı.
•
Melih Gökçek’in adaylığı geçen yerel seçimden önce hayli gecikmeli olarak açıklanmış ve bundan dolayı da elde edebileceğinden bir miktar az oy alabilmişti.
Bu sefer,  özellikle “gezi tezgâhına” direnişte fevkalade etkili olmasından dolayı pürüzsüz bir şekilde aday oldu Sayın Gökçek.
Öyle tahmin ediyorum ki -teşkilat da iyi çalışırsa- seçimi almakta zorlanmayacaktır.
•
Dur, adayları teker teker değerlendirmeyi sonraya bırakırız…
Bugün bir çalışmadan bahsedelim.
AK Parti için “nabız” tutan bir “Think Tank” kuruluşu yerel seçimler öncesinde illerdeki durumlara bakmış…
Kesin olarak kazanılacak yerler, zorlanma ihtimalinin olduğu yerler, CHP’nin ve az sayıda da olsa MHP’nin favori olduğu yerler.
•
Her üç gruptaki yerlere ilişkin ortak değerlendirmeler dikkat çekici…
Özetle ve mealen:
-İl ve İlçe Başkanlıkları arasındaki ilişkiler son derece zayıf,
-Teşkilat ile milletvekilleri arasındaki ilişki çok zayıf hatta yer yer “çekişme” düzeyinde,
-Başkanlarla çoğu vekil arasında sıkıntılar var.
•
Birçok ilde böyle bir durum…
Sayın Başbakan bunun elbette farkında; bundan dolayı zaman zaman il yönetimlerini, vekilleri, başkanları uyarıyor.
•
Geçtiğimiz günlerde bir grup gazeteci arkadaşla birlikte AK Parti’nin elindeki şehirlerden birinin AK Partili vekiline ziyarette bulunmuştuk.
Bana, “Başkan beyle aranız çok iyi galiba!” deyişindeki “iğnelemeye” takıldım.
“İyi” dedim;
“Bu sizi memnun etmez mi?..”
•
Dedi ki;
“Onunla ne bu dünyada ne de öbür tarafta bir araya gelmek isterim!..”
•
Haydaaa…
Bu sözler bir grup gazetecinin önünde söylendi.
Fazla uzatmak istemedim ama karşımdaki muhterem kardeşim ısrarlıydı:
“Başına buyruk. Hiçbir konuda bizimle istişareye önem vermez. Sürekli olarak kendi reklamını yapar. Seni de iyi kafaya almış!..”
•
Bizde şafak attı…
“Başkan Bey’i Sayın Genel Başkanınız da başarılı buluyor. Gittik, gördük, çalışmalarını beğendik ve beğenimizi ifade ettik. Bunu yapmadan önce zât-ı âlinizden izin almamız gerekiyordu ise,  ihmalimizden dolayı lütfen mazur görünüz! Bunca basın mensubunun bulunduğu bir ortamda, partili belediye başkanınız hakkında bu tür ifadeler kullanmanızı yadırgadığımı ifade etsem umarım alınmazsınız.…”
Böyle dedik ve izin isteyip ayrıldık.
•
Geçtiğimiz günlerde yine AK Parti’nin elindeki bir ilden aradılar.
Parti yönetiminden arkadaşlar, o ilden başkan adayı yapılması kuvvetle muhtemel olan bir “Bakan” hakkında bilgi “arz etmek” istiyorlarmış.
Bilgi dediklerini aldık, bir dolu iddia!..
•
AK Parti’nin bir yerlere taşıdığı adamlardan biri var; birkaç da gazeteci…
Bir AK Partili Belediye Başkanı hakkında atıp tutuyorlar…
Baktık ki çok haksız noktalardan yüklenmekteler, usulünce bir şeyler söyledik…
Bizim “AK Parti faydalananı” da sözüm ona söylediklerimize destek verdi:
“Beni bu adamı (AK Partili başkanın ismini veriyor burada) savunmak durumunda bırakmayın. Bu adamı sevmem ama Serdar Bey çok da yanlış konuşmuyor!..”
ÇALIŞMAK ŞART!..
Malûm; siyasetteki kutuplaşma bir hayli keskinleşmiş durumda.
Bu, AK Parti’nin elini güçlendiren bir durum gibi…
Böyle olmakla birlikte, teşkilat sağlam çalışmaz, birlik ve bütünlük sağlanmaz ise arzu edilen sonucu elde etmek güçleşir.
Önemli oranda oy kaybının yaşandığı geçen yerel seçimlerden önce, finale birkaç hafta kaldığı halde bazı teşkilatlara gelen tanıtım dokümanlarının paketlerinden çıkartılmadığını görmüştüm.
Hiç kimse “üzerine vazife olmayanı” yapmak istemiyordu adeta.
Gayret, cehd yok gibiydi.
•
Bu seçimde bütün muhalefet partileri azami gayret gösterecek.
“AK Parti’yi yıkabilmek için, O’nu en fazla zorlayan partinin adayına destek vermek!” gibi arayışlar içine girilecek.
Bazı gruplar, beklentilerinin karşılanması ve zararlarına olanların yapılmaması için “yerel seçimde şefkat tokadı atma” çabası içinde olacak.
Sayın Erdoğan’ın liderlik gücü ve bu alandaki rakipsizliği elbette çok önemli ama teşkilat, vekiller, başkanlar, parti çevresindeki herkes gayret göstermezse zorlanmanın boyutları tahminlerin üzerinde olabilir.
•
Bütün AK Partililerin elleri taşın altına!..