Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Kâfire karşı şedît kendi aralarında merhametli!..”

“Kâfire karşı şedît kendi aralarında merhametli!..”

Tefekkür tefekkür…
Fetih Sûresi 29. Âyet:
“Muhammed Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı şedit, kendi aralarında ise merhametlidirler.”


Emaneti üstlendik; dağların üstlenmekten kaçındığı büyük emaneti…
Şimdi buradayız, çetin, zorlu ve riski büyük bir imtihandan (fitne ve belâdan) geçiyoruz. İyi düşünmemiz gerekir, karar-ı mekîn olan annemizin karnını terk ederek, havayla ilk temas ettiğimiz andan dokuz ay öncesine kadar bu âlemde yoktuk. Biz burada yok iken dünyanın milyarlarca yıllık geçmişi vardı. Bilim adamlarının hesapları doğru ise, bu yaşlı gezegende 300 milyon yıldır yaşıyoruz. Bugün yeryüzünde yedi milyar insan yaşıyor… Bizden önce nice insanın bu dünyadan gelip geçtiğini iyi düşünmemiz gerekir. Demek ki herkes için mukadder olan bizim için de el-hak mukadderdir. Madem ki takdir böyle, öyleyse elimizdekilerle sevinip övünmeyelim, elde edemediklerimiz için de üzülüp yerinmeyelim.
Ne kimseye rakip olalım ne de kimseyi rakip görelim.
Afâki rekabet, hasedin ürünüdür, “Hased ateşin odunu yemesi gibi iyilikleri yer bitirir.” Bizim rekabetimiz kendi nefsimizledir. Ölüm herkes gibi bizim de gerçeğimizdir. Herkes bu gerçeği kabul eder ama nedense düşünmek istemez. Hz. Ömer ne güzel demiş; “Ölümden daha iyi öğretmen yoktur.” Peki, bir yere gitmek üzere bir vasıtaya binmiş olanın gideceği yeri düşünmeyi reddetmesi akıl kârımıdır?


Bundan anlaşılan şu ki, dünyaya akıl hükmedip akıl yön vermiyor.
İnsanların övünçle akleden varlıklar olduklarını söylemeleri, kendi aralarında inanıp yaydıkları bir şayiadır.
Çünkü hakikaten akledenin hali bu olamaz. Okul ve üniversitelerin birer zekâ hârikası olarak eğittiği bu insanların aklı yoktur.


Modern hayat ve arkasından sökün eden postmodernizm, bireyin ruhsal kişiliğini parçaladığı gibi, birbirine sahici elementlerle bağlı olan beşeri hayatın organik yapısını da parçaladı. Hedonist, bencil ve bize kendimizi dünyanın merkezinde yerleştirme telkininde bulunan hâkim kültürün dünyasında yapayalnız, korumasız ve mutsuz yaşıyoruz.


Zâhirdeki aldatıcı rahatlığa rağmen psikolojik yönden “kabz hali” yaşıyoruz adeta. Tasavvufun önemli anahtarı olan kabz; ruhun kapanması, iç dünyanın daralması, kalbin sıkışması demektir. Zihnin ufukları kapanmışsa, dünya da küçülür. Yürekleri küçük olanların dünyaları da küçücük olur. Zihnin uğrayabileceği en büyük afet, kaskatı bir blokaj altında olma halidir. Zihinler üzerindeki katı blokajlar kalkmadıkça özgürleşmek mümkün değildir.
(Post Modern Kaosta Kıble Arayışı, Ali Bulaç)


Tefekkür tefekkür…
Fetih Suresi 29. Ayet:
“Muhammed Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı şedit, kendi aralarında ise merhametlidirler.”


Enfal Sûresi 46. Ayet:
“Allah ve Resûlü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider.”


Bakara Sûresi 191. Ayet:
“Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür.”


Hazret-i Peygamber (S.A.V.) buyuruyor:
“Birbirinize haset etmeyiniz!..”
“Birbirinize darılıp yüz çevirmeyiniz!..”
“Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz, çünkü Müslüman Müslüman’ın kardeşidir.”


İlâhi Emir, Hucurât Sûresi 10. Ayet:
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah’tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz.”


Tefekkür, tefekkür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi