Bedelli Askerlik… Tam 600 Bin Genç!.
Askerlik şubesinin duyurusuna baktım…
Diyorlar ki:
“Asker ocağının sıcak ve samimi ortamında vatan evlatlarının, Atatürk ilke ve idealleri doğrultusunda eğitilmesi görevinde başarılar dileriz!..”
•
Bugünlerde memleketin “yoklama kaçağı” statüsündeki yüzbinlerce evlâdı “GBT’ye takılmama” telaşında.
Otelde, kahvede, şurada burada “yakalanacak” olursan ayva!..
Evde çoluk çocuk, ana, baba, kardeş varmış, ev sahibi kapıya dayanmış GBT dinlemez!..
Memura zimmetlisin, çaresi yok alıp götürecek, gerekli işlemleri yaptıktan sonra en yakın askerlik şubesine teslim edecek….
Mevzuatın ayrıntıları var ama boş ver, hülâsası böyle.
•
Yüzbinlerce dedik, tam 600 bin genç!..
Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhuriyet’i emanet ettiği ve ölesiye güvendiği gençliğin bu kadar büyük bir bölümü “kaçak” durumundaysa ortada çok büyük bir sıkıntı var demektir.
Geçim zor arkadaşlar; ortalama eğitimli bir gence gidiş geliş yol parası, yemek parası, üç beş kuruş da cep harçlığının fazlasını pek vermiyorlar.
Eve para götürmedim mi, ebeveynlerin bile yüzü asılabiliyor icabında…
Bir de evlenecen değil mi; harama meyil yok, her şey usul, erkân ve edebince…
Edebince de nasıl?..
Bitmek tükenmek bilmeyen faydasız okul yılları, kpss, ohsss, dgs, ygs, mgs filan derken geçti ömrün ilkbaharı.
İşe gir, kendini kabul ettir, üç beş kuruş biriktir derken gençlik handiyse bitti.
•
Askerlik şubesinin duyurusuna baktım…
Diyorlar ki:
“Asker ocağının sıcak ve samimi ortamında vatan evlatlarının, Atatürk ilke ve idealleri doğrultusunda eğitilmesi görevinde başarılar dileriz!..”
Tamam da;
O ilke ve idealler arasında “patates soğan soymak” da mı var?
Çay getirip götürme, patates soğan doğrama, vs. işlerinin Atatürk İlke ve İnkılapları ile alâkası ne?..
Bu işlere böyle ideolojik açıdan bakılacağına, silah kullanma, yatma, kalkma, sürünme, çay getirip götürme, patates soğan doğrama işlerinde tecrübeli olan, bu tür faideli eylemleri profesyonel olarak yapmaya hazır vatan evlatları “istihdam” edilse ya…
Böylesi muktezayı hal ve makama çok daha muvafık olmaz mı?
•
Anayasa’nın “Vatan Hizmeti” başlıklı 72. maddesi der ki:
“Vatan hizmeti, her Türk’ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.”
•
“Vatan hizmeti eşittir askerlik” denebilir mi?..
Niye, polisin yaptığı vatan hizmeti değil mi?..
Doktor ne hizmeti yapıyor?..
Ya da Öğretmen?..
•
Benden müzisyen olmaz, ressam olmaz, askerlik hayatımda, yani onbaşılık günlerimde hayli başarılıydım ama o benim gibi bu alanda yetenekli olanlara has bir durum.
Herkes asker olamaz ki…
Bırak, istemiyorsa ya da yeteneklerine uygun bulmuyorsa giymesin o seçkin, saygın üniformayı.
Elde ettiğim son bilgilere göre bizim Askeriye’de 269 bin 362 profesyonel ve 378 bin 359 amatör var; amatör, yani er, erbaş…
Enselenmeyi bekleyen genç sayısı da 600 bin.
•
Bırakınız lütfen, bedelli olacaksa olsun.
Neredeyse 400 bin genç; bunların yediği, içtiği, giydiği, çalışmayıp için kazanamadığı, kazanamadığı için vergi olarak hazinemize kazandıramadığı paraları hesap edin…
Helali hoş olsun; yurtdışında çalışan evlatlarımız için “askerlik” konusunda her türlü kolaylığı sağlıyoruz da yurtiçinde çalışana niçin sağlamıyoruz?..
Coni’nin emrinde çalışan –yine helali hoş olsun- bu kolaylıklardan istifade ediyor da Mehmet’in yanında çalışan niye edemiyor?..
•
Kimse çamur yapmaya kalkmasın; vatan-millet dedim mi benim için akarsular durur.
Öyle “Türk yoktur!” masallarına da itibar etmem.
Türk de vardır, Kürt de…
Bendeniz bir Müslüman Türk’üm.
Müslüman Kürtler de kardeşimdir!..
Bizim milli takım isterse Malta’ya gol atsın enginlere sığmam taşarım.
Amma velâkin, vatana hizmetin tek yerinin “askeriye” olduğuna dair bir yaklaşımı da doğru bulmam.
Herkes işini yapsın ve en iyi yaptığı işi yapsın; böylesi çok daha iyi değil mi?